Rahmetli Hasan Pulur’u özlediğimizi hissettik bir anda. Basınımızın anıt adamıydı o, ilk okuduğumuz köşe yazarımızdı, yazılarında “ben” değil “biz” derdi daima. Çok bilinen, neredeyse ezberimizdeki bir hikâyesi ile analım istedik:

Adamda,  her türlü habaset (kötülük- alçaklık) var. Akşamları eve gelince, (günün anısına) bahçenin ahşap kapısına bir çivi çakar, içeri öyle girermiş. Giderek elden ayaktan düşmüş, kendini ibadete vermiş, sevap işlerine adamış! Bu sefer akşamları eve gelince, o çivilerden birini söker öyle girermiş… Karşı evde oturan komşusu, nur yüzlü nurani bir dede varmış. Yıllarca seyrettiği tablonun terse döndüğünü görünce sormuş: “Evladım, bir zamanlar her gece kapıya bir çivi çakardın,  şimdi gördüm ki o çivileri tek tek söküyorsun, niye?”  “Bey amca, onlar günah çivileriydi, şimdi sevap işliyorum, çivileri söküp atıyorum!”  “Yani günahlarından kurtuluyor musun?”  “Herhalde” Dede başını sallamış: “Peki o söküp attığın çivilerin kapıda kalan delikleri ne olacak?”  Günah çivilerini sökerek kendilerini akladıklarını sananlar; çivi delikleri hep kalacaktır bilginize!…

DİPNOT: Aşağıdaki resim, Cumhuriyet Üniversitesi’nin (C.Ü.) yurtlar tarafına ait. Fakülte ve yüksekokulların açılmasıyla birlikte, neredeyse ikinci bir Sivas, bir uydu kent görünümü arz eden bu bölgede, başta trafik olmak üzere birçok sorunun olduğunu ve acil önlemler alınmaması durumunda her an vahim hadiselerin olabileceğini, altını kalınca çizerek söylemiş olalım. Bir defa, bu bölgenin giriş kısmındaki kavşak son derece yetersiz olup trafik lambalarının derhal faaliyete geçirilmesi elzemdir. İkinci husus, Polis Okulu, KYK Yurtları ve yeni yapılan hastane bu güzergâhta olup, mevcut yolun fiziki yapısı bu yoğunluğu kaldıracak nitelikte değildir. Yolun asfalt kaplaması son derece kötü; yol tabelalarından tutun, yolların gidiş-geliş istikametleri belirsiz! Ayrıca, KYK (Kız) Yurtlarının açılmasıyla birlikte, bölgede ne idüğü belirsiz onlarca araç (camlar ve müzik sesi sonuna kadar açık), sanki devriye gezer gibi bir aşağı-bir yukarı dolaşır dururlar! Bu kişilerin içinde kötü niyetli olanlar olabilir, dolayısıyla emniyet birimlerinin bu bölgede varlığını hissettirmesi caydırıcı ve önleyici unsur olacaktır.

Whatsapp Görsel 2024 09 22 Saat 12.10.48 9A76Fd77

NOT 1:Yavuz Sultan Selim; 9. Osmanlı Padişahı, Mısır fatihi. İlber hoca’nın ifadesiyle, o bir muhteşem komutan ve devlet adamı. 22 Eylül, 504. vefat yıldönümünde anıyoruz. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun

NOT 2: Salvatore Schillaci; Lakabı “Toto”, gizemli Sicilya-Palermo doğum yeri. Omzunda 90 Dünya Kupası gol kralı (6 gol) apoleti var ki, onu hiç görmeyen-tanımayanlar bile hep saygıyla hatırlayacaklardır. Geçtiğimiz 18 Eylül günü kaybettik kendisini, henüz 59 yaşındaydı. Ruhu şâd olsun…

FİLM: Hababam Sınıfı. Yönetmen: .Ertem Eğilmez. Senarist: Umur Bugay. Başrollerde:.Kemal Sunal, Münir Özkul, Tarık Akan, Halit Akçatepe, Adile Naşit Yapım yılı: 1975 Rıfat Ilgaz’ın aynı adlı eserinden sinema ’ya uyarlanan bir “Yeşilçam” şaheseri. Bugünün çocuklarının bile hayranlıkla seyredebildiği, tadına doyamadığımız bir sinema klasiği. 21 Eylül 35. Vefat yıldönümünde, saygıyla, özlemle andığımız Ertem Eğilmez’in anısına i

ROMAN: Şehir Mektupları – Ahmet Rasim. İlk Yayımlanma Tarihi: 1910 (21Eylül, büyük yazarımızın 92. Vefat yıldönümü anısına) Üstad Ahmet Rasim’in başyapıtı olarak nitelenen bir edebiyat klasiği. Doğup büyüdüğü, severek yaşadığı şehri sokak ve mahalleleriyle, dükkân ve pazarlarıyla, her tabaka ve her meslekten insanlarının eğlenceleriyle, bayramlarıyla, sohbet sıcaklığında anlatımı ile belgesel niteliğinde bir eser…

ŞİİR: Eskici - Bedri Rahmi Eyüboğlu (21 Eylül 49. vefat yıldönümünde, anısına saygıyla…)

Eskiden yeterdim kendime

Artardım bile

Şimdi ne yapsam nafile

Ve

Kim demiş ‘can eskimez’ diye

Bu can tedirgin tende

Can da eskimiş

Ben de…

 

ATASÖZLERİMİZ: “Ağır basar, yeğni kalkar!” Bilge ve saygın kişilerin davranışlarıyla, tutumlarıyla ve sözleriyle öne çıktığı, saygı gördüğü yerde, sıradan insanlar geride kalır.

 

YANLIŞ: Şemşiye

DOĞRU: Şemsiye (Arapça güneş olan Şems ve güneşten koruyan demek)

GÜNÜN SÖZÜ: “Herkes doğru insanı bulmak ister, yanılmamak için. Oysa kimse uğraşmaz, doğru insan olmak için.” Sigmund Freud (85. vefat yıldönümünde anısına saygıyla…)

OYUN: “İnsanların tamamen yararsız görünen faaliyetlere harcadığı çaba, öngörülemeyecek bir şekilde son derece önemli hale gelir çoğu zaman. Oyun her zaman kültürün ana kaynağı olmuştur.” İtalo Calvino

ARZUHAL: “Arzu sonsuz bir başkalık oyunudur.” Franco “Bifo” Berardi

NORMAL-ANORMAL: Görünmez hale gelmiş baskı ve tahakküm biçimleri var-yeni normal.” Michel Foucault

İNSAN ÜZERİNE: “Tek bir insan yoktur ki dünyasız olsun.” Anne Carson

ÜTOPYA: Zihnini baştan kur, ütopyanı taştan kur!

RÜYA: “Eylemler, düşlerin yapabileceklerini düşleyemez.” E.E. Cummings

YALAN:Zimbabwe’de Robert Mugabe’nin Ocak 2011’de gerçekleştirilen seçimlerde yaptığı hile oldukça ilginç. Yapılan bir soruşturmaya göre, nüfusunun ortalama yaşam beklentisi 43 yıl olan ülkedeki seçmenlerin çoğu 110 ila 120 yaşındaydı. Soruşturma tamamlandığında seçmenlerin en az yüzde 27‘sinin hayatta olmamasına rağmen oy kullanabildiği ortaya çıktı.” Roelf Bolt/Yalancılar ve Sahtekârlar Ansiklopedisi

DELİ: “Demokrasi, barış ve çevre hakları üzerine çalışmaları nedeniyle Kenya hükümetince “deli kadın” diye adlandırılıp hedef gösterilen Wangari Maathai Nobel Barış Ödülü’nü (2004) aldı.” Metis

Whatsapp Görsel 2024 09 22 Saat 12.10.48 F7548075

HAYAT-MEMAT: “Hayat bize hiç yeşil ışık yakmadı, olsun biz de zaten kırmızı ışıkta hiç durmadık.” Kamyon Arkası/Metis

SADî-İ ŞİRAZİ’DEN: Kapıcıların verdiği cefayı çekmektense, vezirin iyiliklerinden vazgeçip mahrum kalmak daha iyidir. Kasapların ağır sözlerini duymaktansa, ete hasret çekip ölmek daha iyidir…

TEBESSÜM: Bir mecliste, gençliğin ne olduğunu münakaşa ediyorlardı. Biri: “Bir insan, hata işlediğini hissettiği sürece gençtir.” diye kendisine göre bir fikir yürüttü. Mecliste bulunan Bektaşi: “Ben aynı fikirde değilim.” diye atıldı ve şu açıklamayı yaptı: “Bir insan işlediği hataların farkına vardığı zaman, gençliği zaten iflas etmiştir!..” Orhan Güzel/En Güzel Bektaşi Fıkraları