"Neye yarar insan dünyaları kazanıp da ruhunu kaybettiyse?" diyor Shakespeare

 2 yıl süren pandeminin tüm dünyayı etkisi altına alması ile sarsıldık. 13 yıl süren Suriye savaşı hepimizi etkiledi. Aylan bebeklerin görüntüleri hala gözümüzün önünden gitmiyor. 6 Şubat’ta 11 ilin etkilendiği 7,4 şiddetindeki deprem çok şeyimizi götürdü. Gazze’de onbinlerce insanın kadın çocuk yaşlı hamile demeden adeta bir soykırıma uğraması ve milyonlarca insanın evinden yurdundan edilmesi yüreklerimizi dağladı. PKK terörü 40 yıldır binlerce vatan evladımız şehid edildi. Şimdide Bolu Kartalkaya kayak merkezi'ndeki  bir otel de 76 kişinin ölüm haberi bizi şok etti. Bitmiyor acılar. Bitecek gibi de gözükmüyor. Rabbim görünür görünmez afetlerden belalardan milletimizi ve tüm insanlığı korusun. Amin!..
 Nereye gidiyoruz bilmiyorum!
 Pandemi'den ders çıkarttık mı bilmiyorum. Deprem bize ne ders verdi bilmiyorum. Suriye ve Gazze'de yaşananlar aklımızı başımıza getirdi mi bilmiyorum. En son otel faciasından ders alacak mıyız bilmiyorum. Bu cennet vatanı bize cehennem yapanlar kim onu da bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var ki. Sen, ben, o, biz, siz ve onlar düzelmezse hiçbir şey düzelmeyecek!..
 Günümüz nasıl başlıyor nasıl bitiyor? 
 Uyandığımızda şükrediyor muyuz?
  Kazancımız helalinden mi? 
 Bir gönüle girebildik mi, bir hayır dua alabildik mi, birilerine bir iyiliğimiz dokundu mu?
 Kendimizi hangi tür kötülüklerden koruyabildik? 
Mesela hangi israfı hayatımdan attım yada hayatımda hangi tasarrufa yöneldim?
Gün içerisinde içinde yaşadığımız toplum yararına her hangi bir değer üretebildik mi?
Güçlü, kaliteli bir şahsiyet oluşturmak yolunda bir adımımız oldu mu? 
Mesela empati kültürümüzü geliştirebildik mi?
Akşam yatarken kendi kendimize "Bugün Allah(cc) için ne yaptın?" sorusuna olumlu cevaplar verebildik mi?
Ne Bolu otelinde yanarak yada zehirlenerek ölenler, nede Konya'da çürük binanın altında kalarak ölenler orada öleceklerini bilmiyorlardı. (Not: 76 kişinin dumanda boğularak can vermeleri kader midir tartışılır.) Ölümün sırrı da burada zaten. Bir saniye sonrasına bile hükmedemediğimiz bir hayatın içinde yaşıyoruz. Adam 7,4 şiddetinde sağ kurtuluyor. Gidiyor trafik kazasında ölüyor. Pandemi'den sağ kurtuluyor. Kansere yenik düşüp ölüyor. Dolayısıyla her birimizi neler bekliyor bilemiyoruz. Hatta bizi yıkayacak gassal kim o bile belli değil. Ne sürprizler bizi bulacak belli değil. O yüzden güzel ömür yaşamaya gayret edelim. Kısa ömürde güzellikler biriktirmeye gayret edelim!..
 Rabbimiz(cc); 
 "Her nefis ölümü tadacaktır!" buyurur. Peygamberimiz (sav); "Ölüm susan vaiz, Kur'an ise konuşan vaizdir!" buyurur. Ders almak ibret almak gerek. 
 Büyüklerimizde der ki; "Dünya ile düz yaşayan yok. Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor!" Bütün bunların farkında bir hayat yaşamalıyız. Hayatımızı anlamlı, amaçlı ve ahlaklı kılmalıyız. 
Nerede ne olacak, başımıza ne iş gelecek, nasıl öleceğiz, nelerle sınanacağız bilemiyoruz. Bütün bunlar bizim elimizde değil. Ama insanca yaşamak, insanca değer üretmek ve insanca davranmak elimizde.  
Şu soruyu bizde kendi kendimize soralım;
"Neye yarar insan dünyaları kazanıp da ruhunu kaybettiyse?"
 Duamız o ki;
    Rabbim cümlemize güzel ömür, güzel ölüm nasip etsin. Amin!..