Stephen William HAWKİNG
 
8 Ocak 1942'de  İngiltere Oxford'da doğdu. 8 yaşında iken gittiği,  kuzey Londra'nın  20 mil uzağındaki St Albans'ta, bu yerin adını taşıyan okula kaydoldu.  Bu okuldan mezun olduktan sonra, babasının eski okulu olan  Oxford üniversite'si kolejine devam etti.
 
Babası, Hawking'in  tıpla ilgilenmesini istiyor Ancak,   o matematiği seviyordu. Okulun matematik  bölümü mevcut  olmadığı için, fizik okumaya başladı. Üç yıl sonra tabiat  bilimlerinde birinci sınıf onur madalyasıyla ödüllendirilen  Hawking, daha sonra Kozmoloji, yani  (Evrenbilim) üzerinde  çalışma yapmak  için Cambridge'e gitti. O zamanlar Oxford'da evren bilimi üzerine henüz bir  çalışma yoktu.
 
Doktorasını aldıktan sonra, ilk önce araştırma asistanı, ardından  Gonville and Caius College'de profesör asistanı oldu. Stephen Hawking 1960'ların başında tedavisi olmayan Amyotrofik lateral skleroz, tıb dünyasında kısaca (als) olarak anılan hastalığa yakalandı.
  “ALS”, ilerleyici bir sinir sistemi hastalığı olup, omurilik ve beyin sapındaki motor sinir hücrelerinin kaybından kaynaklanır. Bu kayıplar, kaslarda kuvvet eksikliğine ve daha sonra da erime ve incelmeye sebep  olur. Hastanın, zihin ve hafıza  gibi   entellektüel fonksiyonlarında azalma meydana gelmez. Bunama, hastaların sadece yüzde 5’inde görülür. Hastalık ilerleyici ve yayılıcıdır.
 
Bu hastalık  Hawking’de, 1963'de kolejde semptomlar göstermeye başladı. 1974'ten itibaren ağırlaştı, 1980'den sonra bakıcılara muhtaç hale geldi. hareket edebilmek için  elektrikle kumanda edilen bir tekerlekli sandalye ve iletişim için çene kasları ile idare edilen bir konuşma cihazından destek almakta olan Hawking,   motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden;ancak beynin zihni faaliyetlerine dokunmayan bu hastalığı yüzünden  tekerlekli sandalyede yaşamaya mecbur kalmıştır.
 
Ünlü bilim adamı, 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiş olduğu için, koltuğuna yerleştirilen  ve  yazıları sese dönüştürebilme özelliğine sahip olan   bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabilmiş, yılmayan hayat mücadelesini, bilimsel çalışmalarını tüm bu güçlüklere rağmen yılmadan sürdürmüş ve bundan sonra da yeni başarılar elde etmiştir.
 
1973yılında, Astronomi Enstitüsünden ayrılarak  Uygulamalı matematik ve teorik  fizik bölümüne geçen Hawking,  1979 yılında, matematik bölümünde Lucasian profesörü oldu. Bu profesörlük, 1663 yılında üniversite parlemento üyesi olan Henry Lucas tarafından kurulmuştu. İlk olarak, Isaac Barrow,  1669'da da ünlü fizik bilgini  Isaac Newton'a verilmişti. Çalışmalarını, kainatın meydana gelişine dair  temel prensipler üzerinde yoğunlaştıran Hawking,  Roger Penrose ile birlikte Einstein'ın Uzay ve Zamanı kapsayan Genel Görelilik Kuramının Big Bang'le başlayıp, kara deliklerle sonlandığını gösterdi. Bu sonuç Kuantum mekaniği ile Genel Görelilik Kuramı'nın birleştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyordu. Bu iki teorinin birleşmesinden, kara deliklerin aslında tamamen kara olmadıkları,  radyasyon yayıp buharlaştıkları için   görünmez hale geldikleri sonucu ortaya çıkmış oluyordu. Bu, yirminci yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşen en büyük buluşlardan biriydi.
 
Diğer bir sonuç da, evrenin bir sonu ve sınırı olmadığıydı. Bu da kainatın tamamen bilimin kuralları çerçevesinde oluştuğu  anlamına geliyordu. Kainatın meydana gelişine dair "Büyük Patlama Kuramı" atomaltı dünyanın gücü ve uzayda ışık yutan karadelikler üzerine uzman olan Stephen William Hawking, başka gezegenlerde insandan daha fazla gelişmiş bir ırk bulunması ihtimali  olmadığını söylemektedir.
 
Kuantum fiziği ve kara deliklerle ilgili iddialarıyla, bu yüzyılda yaşayan bilim adamları arasında dünyada en çok tanınan isimdir. Astrofizik alanındaki çalışmalarını,   dünyanın çeşitli yerlerinde tertiplenen konferanslara katılarak ve yazılı eserler vererek sürdüren  Stephen Hawking,  neslinin devamı için, insanoğlunun uzaya yayılması gerektiğini savunmaktaydı. Hawking, insanoğlunun 20 yıla kadar Ay’da, 40 yıla kadar da Mars’ta insanlı uzay üssü kurması gerektiğini vurguladı.
 
Günümüzün ünlü astrofizik adamı HAWKİNG, Hong Kong’ta yaptığı bir konuşmada  “Gelecek 100 yıl içinde büyük bir devrim yapar ve birbirimizi öldürmekten vazgeçersek,  diğer gezegenlere yayılabiliriz. Zamanla Dünya’ya olan bağımlılık azalacak. Başka bir güneş sistemine gitmeden, Dünya kadar güzel bir gezegen bulamayız” dedi.  Hawking, ayrıca  insan eliyle meydana getirilen  facialara da  dikkat çekerek, insanlığı bekleyen başlıca tehlikeleri, nükleer savaş, küresel ısınma, genetikle oynanmak suretiyle üretilen   virüs salgınları olarak sıraladı. 
 
Kitapları, 40 dile çevrildi. Bu Kitaplar, evrenle ilgili çılgın teorik bilgilerini popüler hale getirmek için gereken maddi bağımsızlığı sağlayacak ve Cambridge Üniversitesi'ndeki uygulamalı matematik ve teorik fizik laboratuvarını geliştirecek kadar da çok sattı. Hawking,hastalığının getirdiği engelli haliyle esrarlı  bir kişilik oluşturmaktadır. “Ceviz Kabuğundaki Evren” adını taşıyan son kitabında,  dünyanın büyük bir felaket ile karşı karşıya kalabileceğini belirterek, uzayda insan kolonileri kurulmasını gündeme getirmişve  bu teklifiyle de profesör Yaşar  Nuri Öztürk tarafından Dabbetü’l–Arz yani kıyameti haber veren yaratık olarak nitelendirilmişti. Bir fenomen haline gelen ve milyonlarca satan “Zamanın Kısa Tarihi” adlı ilk  kitabı, Hawking'e asıl şöhreti getirmişti. İlk eserinin  yayımlanmasından bu yana gerçekleşen önemli buluşların ardındaki sırrı açığa çıkaran “Ceviz Kabuğundaki Evren”, isimli kitabı,daha evvel yazdığı    “Zamanın Kısa Tarihi” adlıkitabının  bir devamı sayılabilir. Yeni kitabıyla astrofizikçi  yazar, okuyucuyu  çoğu kez gerçeklerin kurmacadan daha şaşırtıcı olduğu, teorik fiziğin en  üst noktalarına çıkarıyor ve evrenin temel ilkelerine dair anlaşılır yorumlarda bulunuyor. Görelilik kuramından zaman yolculuğuna, süper kütle çekiminden süpersimetriye, kuantum teorisinden M-Kuramı’na ve bütünsel beyin algılanımına kadar, evrenin bilinen en kışkırtıcı sırlarına kapı aralayan kitap, Einstein’in “Genel Görelelik Kuramı” ile Richard Feynman'ın çoklu geçmiş düşüncesini birleştirerek evrende olup bitenleri tanımlayabilecek eksiksiz ve tek bir teori geliştirmeye çalışıyor. Okur, kitabı bir bilim eseri olarak algılayabileceği gibi, rahatlıkla bir bilim–kurgu romanı gibi de değerlendirebilir. Hawking'in “karmaşık önermeleri günlük hayattan çekip aldığı  analojilerle resmetme becerisi” buna imkan tanımaktadır.
 
Stephen Hawking, Einstein’dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilmektedir. 12 onur derecesi almıştır. 1982'de CBE ile ödüllendirilmiş, bundan başka birçok madalya ve ödül almıştır. Royal Society'nin ve National Academy of Sciences (Amerikan milli bilimler akademisi), ayrıca, (N.A.S.) adlı kuruluşun da  üyesidir.
 
14 Mart 2018’de hayatını kaybeden Stephen Hawking, Engelliler olarak hayat mücadelemize rehber edinmemiz gereken ünlü ve başarılı bir bilim adamı ve yılmayan bir engellidir. O’nun yılmayan hayat ve bilim mücadelesini ve başarılarını gururla selamlıyor ve alkışlıyoruz.