Albert Einstein’a sorarlar, “3. Dünya Savaşı hangi silahlarla yapılacak?” Geçtiğimiz yüzyılın dahi insanı cevap verir: “3. Dünya Savaşı’nın hangi silahlarla olacağını bilemem, ama 4. Dünya Savaşı’nın hangi silahlarla olacağını söyleyeyim: taş ve sopalarla!..” Anlaşılacağı üzere, geçtiğimiz hafta İsrail Gizli Haber Alma Teşkilatı MOSSAD’ın (resmi üstlenme olmasa da) Hizbullah üyelerine düzenlediği “çağrı cihazı ve telsizleri patlatma” operasyonu ve bunun dünyadaki yankılarından bahsetmeye çalışıyoruz. İşin teknik yanını bir tarafa bırakırsak, şu anlaşıldı ki “Panoptikon” artık sınırları olmayan, her an herkese ulaşılabilecek bir hale gelmiş durumda. İngiliz bilim adamı Jeremy Bentham’ın 1785 yılında tasarladığı bir hapishane modeli olan “Panoptikon”, kısaca azınlığın, çoğunluğu gözetleme ve denetleme modelidir. Bu modelde, mahkûmlar 24 saat sürekli izlendiklerini, gözetlendiklerini düşünerek en ufak bir disiplin dışı harekette bulunamazlar, en küçük bir kaçma girişimini düşünemezler bile. Bentham’a göre Panoptikon “bir üst aklın, gücü elde etmesinin yeni bir modelidir.” Yine Faucault, Panoptikon’u “bir toplum ve iktidar türünün ütopyası” olarak tanımlar. Bu hadiseden sonra ne Ortadoğu ne de Dünya asla 1 hafta öncesi gibi olamayacaktır. Çoğunluk, azınlığın gözetiminde, hegemonyasında, baskısında yaşamak zorunda olacaktır. Bu tür bir yaşam insanlığı ve bölgeyi nereye kadar taşıyabilir, ne kadar müreffeh hayattan bahsedilebilir, yaşayıp göreceğiz. Bu son hadise de göstermiştir ki, mevcut İsrail yönetimi faşist ve acımasızdır. Bölgenin ve dünyanın huzura ermesi, çocukların ölmemesi için, ruh hastası Netanyahu ve suç ortaklarının derhal tutuklanması, insanlık ve savaş suçlusu olarak yargılanmaları elzem gözükmektedir…
Tasarruf Tedbirleri ve Okullar!
Başta ilkokullar olmak üzere, ortaokul ve liselerde de “hizmet personeli” eksikliği ve dolayısıyla temizlik-hijyen gibi temel unsurların aksadığı gündemin ilk sıralarından birini oluştururken, özellikle ilkokul öğrencilerinin ebeveynleri (haklı olarak) salgın hastalıkların endişesi ve korkusu içine girdiler. Belirttiğimiz gibi, bunun ana nedeni “Tasarruf Tedbirleri” kapsamında, yeterli temizlik personelinin bulunmaması! Hal böyle olunca, çok bilindik bir hikâye geldi aklımıza. Değerli Can Ataklı’nın da köşesinde yazdığı hikâyeyi şöyle bir hatırlamak gerekirse: “Devlet, geniş ve boş olan hazine arazisine gecekondu yapılmasın diye 22 bin TL maaşla bir gece bekçisi istihdam eder. Bir süre sonra, “Peki talimatlar olmadan bu bekçi nasıl iş yapacak?” diye düşünülür ve planlamayı yapmak üzere, 27’şer bin TL maaşla, iki kişi daha işe alınır. Bir süre sonra, “İşleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz?” diye endişe edilir ve ardından 35’şer bin TL maaşla iki denetmen işe alınır; biri denetim yapar, diğeri raporları yazar! Bir süre sonra, “Bunların maaşları nasıl hesaplanıp ödenecek?” diye tartışılır ve 50’şer bin TL maaşla, bir mali müşavir, bir kâtip, bir de istatistikçi işe alınır! Daha sonra, “Bunlardan sorumlu olacak birisi lazım.” diye düşünülür ve 70 bin TL maaşlı bir müdür, 60’ar bin TL maaşla iki de müdür yardımcısı işe alınır! Aradan bir süre geçtikten sonra, ekonomik kriz çıktı denilerek, bütçedeki masrafları kısma kararı alınır! Son olarak tasarruf tedbirleri gerekçesiyle bekçi işten çıkarılarak konu çözüme kavuşturulur!..” Dönemin Maarif Nazırı Emrullah Efendi’yi de anmadan geçmek olmaz; “Maarif Nazırlığı iyi iş ama şu mektepler olmasa…”
Acı Kayıplarımız
20 Eylül günü kaybettik onu. Sadece işiyle meşgul, toplumun tüm kesimleri tarafından sevilen bir sanatçımızdı. Hem de, mesleğini icra ettiği bir anda, sahnede yitirdik kendisini. Bütün sanatçılarımızın kaybında duyduğumuz acının adresi, bu defa Metin Arolat’tı. Yine 22 Eylül günü yüreğimize düşen ateş Pençe- Kilit bölgesinden geldi; Piyade Sözleşmeli Er, Maşallah Abakay’ın şehadet haberi ile sarsıldık. 22 Eylül Pazar gecesini pazartesine bağlayan dakikalarda hemşehrimiz, 27 yaşındaki polis memuru Şeyda Yılmaz’ın görev başında şehit düştüğünü teessürle öğrendik. Kaybettiğimiz değerlerimize, rahmet diliyoruz. Tüm sevenlerinin, ülkemizin başı sağ olsun…