GÖRMEMEKMİ DAHA ZOR YOKSA NANKÖRLÜKMÜ
GÖRME KAYBI OLAN GAZETECİDEN ÖĞRENCİLERİNE ÖRNEK ALINACAK HAYAT DERSİ
Profesör page pitt'in hayat hikâyesi çok ilginçtir… yüzde üç oranında gören pitt'in hayatı da zorluklarla doludur. Görme yeteneğinin yüzde doksan yedisini 5 yaşında bir hastalık neticesinde kaybetmiş, ilkokula da 12 yaşında başlayabilmişti. Buna rağmen pitt yazları kömür madeninde çalışıyor, evindeki eşyaları görebilmek için yirmi kuvvetinde teleskop kullanmak zorunda kalıyordu. Bu adam gazetecilik öğretmenliğinde o kadar başarılı olmuştu ki, otuz yıl bodrum katında tutulan gazetecilik okulu, sekiz katlı üniversite binasında iki katlı bir bölüm haline getirilmişti. Ders verdiği sınıflarda yıllarca hep aynı sözlerle başlamıştır : - Sizi bir habere gönderdiğimde bacağınız kırılır da hazırlayamazsanız, ambulans gelmeden beni haberdar edin. Yoksa asla sizi affetmem. Hayatta önemli olan mazeretler değil; neticelerdir. Bana mazeret söylemeyin. Bir öğrencinin “size körlük mü daha zor, gelirdi sağırlık mı? Yoksa bacağınızın olmaması mı?" sorusuna bağırarak verdiği cevap enfesti: - Hiçbiri… gerçek sakatlık; gaye yokluğu, sorumsuzluk ve uyuşukluktur. Sekiz silindirden sadece ikisi ile hayatlarını sürdüren insanlar acınacak insanlardır." diyerek gerçek azmini gösterir pitt.
Osmanlının son dönemlerinde yaşamış pehlivanlığıyla müsemma koca padişah Sultan Abdülaziz, tahttan darbeyle indirildiği zaman kendisini kayık ile götüren muhafızlarından iri kıyım, azametli yeniçeri çavuşuna bakıyormuş. Yeniçeri çavuşu padişahın lütfûna mazhar olmuş, birçok iyiliklerini görmüş bir yeniçeriymiş. Hayretle gözlerini kendisinden ayırmayan padişaha dönerek; ‘’-Ne bakıyorsun öyle, inanmadın mı benim işte” demiş. Tarihte birçok örneklerini gördüğümüz bu vakıalar Roma İmparatoru Sezar’ın “Sen de mi Bürütüs” ifadesiyle tarih boyunca tekerrür ettiğini görüyoruz. Bu söz nankör, riyakar iki yüzlü insanlara darb-ı mesel olarak kullanıldığından beri tarihte bu olayların vakî olduğuna şahit oluyoruz. Aristo’nun “Dünyada iyilik kadar eskiyen hiçbir şey yoktur” sözü meşhurdur. Birçok tanıdıklarımızdan sık sık işitmişizdir. “Filan kişiye ne iyilikler ettim ama şimdi kafasını bile çevirmiyor.” Üstad M. Akif’in ifade ettiği gibi: “Yüzsüzdür insanoğlu kimse bilmez fendini, kime iyilik yaptıysan ondan koru kendini” Kadirşinas, hatırşinas üstün insan vasıflarıdır; Ancak genellikle, insanlarda iyilik edene karşı bir çeşit aşağılık duygusu belirir. Bu duyguyu eline geçiren fırsat geçirmiş gibi kibirli ve azametli olur. Aslına bakılırsa nankörlük insanın fıtratında vardır. Fakat terbiye, ilim ve en önemlisi Allah korkusu onu takviye eder. Yani kibir ve azameti olumlu manada azaltır. Kuran-ı Kerim’de birçok ayette “Andolsun ki şu insanoğlu çok nankördür.’’Yaptığı iyiliklerin karşılığını bir tek Allah’tan bekleyenler nankör insanlara karşı kırılmazlar. Kötülüğe karşı minnet ve şükran ifade eden hallere devam etmek suretiyle karşısındaki insanları ziyadesiyle üzecektir. Zira Allah rızası da bunu gerektiriyor ki büyük mütefekkir, ilmin kapısı Hz. Ali şöyle der: “Nice kimselere vefa ve dostluk elimi uzattım fakat onlardan hiç vefa göremedim, böyle olmakla beraber yine vefa göstermekten vazgeçmedim.” Varlık zamanlarında kul köle olanlar, yükseliş döneminde sadakat göstererek maddi gücü iyiyken el etek öpenler nankörlük hislerini köreltecek olgun ruh seviyesine erişememişlerse, en küçük bir fırsattan yararlanarak kaplan kesileceklerdir. Fakat insan yardım elini uzatırken “İyilik yap; denize at; balık bilmez ise hâlik bilir.” atasözündeki gibi Allah rızasını ön plana alacak seviyeye erişmişse, nankör insan onu derinden üzmeyecektir. Hallacı Mansur celladına birçok iyilik yapmış. İdam edilmek üzereyken bu iyilikleri düşünerek celladın yüzüne derin derin bakmış; - Yaptıklarım yazık oldu diye düşünüyorsun değil mi? Hallacı Mansur; -Hayır, yaptıklarımı Allah şahit ki O’nun rızası için yaptım, inşallah yazık olmasına imkân yok; fakat bakıyorum senin ruhun vücûdunun azalarına nankörlük ediyor, zira ruhun çok çirkin ama güzel bir görünüşün var.” demiş. Büyük erenlerden Pir Sultan Abdal'ın şu ifadesi bu hususta derin bir mana barındır “Asıl körlük nankörlüktür.”