Hepimiz sınavdayız. Hem de son nefese kadar bitmeyen bir sınavda. Üstelik sınava tabi tutan ilahi güç/otorite olan Allah(cc) sinelerin özünü biliyor. Bize şah damarımızdan daha da yakın.

Kimimiz inancımızın gücü ile bu sınavlarda zirvelerde yer alacağız. Kimileri ise küfürlerinde inatlaşarak sınavı kaybedenlerden olacak.

Kimimiz yaptığımız iyiliklerle bu sınavı başarıyla geçenlerden olacağız. Kimileri ise yapması gerekirken yapmadıkları ile bu sınavı kaybedenlerden olacak.

Kimimiz kolaylaştıranlardan olacak kazanacağız, kimileri de zorlaştıranlardan olacak ve kaybedecekler.

Müjdelemek varken, korkutmakta neyin nesi?

Sevdirmek varken, nefret ettirmek yakışır mı bir Müslüman'a?

Aklederek, fikrederek, şükrederek kazanmakta var, aklını kiraya vererek şükürsüzlük ederek, tefrikalara sürüklenerek kaybetmekte var.

"Yaratan (yarattığını hiç) bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır!" Mülk sur, 67/14

Yaratan, yarattığı kulunu hiç başıboş bırakır mı?

İnsan yeryüzünde yaşarken başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Hiçlik üzerine yeryüzüne gönderildiğini mi sanıyor? Böyle bir şeye nasıl inanır? Bu konularda hiçbir delili yokken nasıl bu kadar kesin konuşur? Kıyametin yokluğundan söz edip nasıl ahireti inkâr eder? Verdiğimiz aklı niçin kullanmaz? Düşünmez mi? Görüp görmediği, bilip bilmediği varlıkları yaratan Allah, bütün bunları boş yere yaratır mı? Elbette Rabbinin bütün bunları yaratmasının bir nedeni vardır. Rabbin ayetleriyle bunlardan bir kısmını insanlara açıklar. Ama insan kibrinden beğenmişliğinden açıklananları dinlemez. Üstelik inkâr eder. İnkârı yetmez şımarıklık yapar. Şımarıklığı yetmez inananlara musallat olur. Musallat oluşu yetmez zulmeder. Gücüne, taraftarlarına güvenerek insanların haklarına saldırır. Haksızlık yapar.

Kimisi nefsini temizler kurtuluşa erer. Kimisi de nefsinin esiri olur bataklığa saplanır.

Kimisi kendi kendine yettiğini zanneder ve ziyana uğrayanlardan olur. Kimisi de kendini bilir, haddini bilir, Rabbini bilir kurtulanlardan olur.

Kimisi güç zehirlenmesi yaşar, güç sarhoşu olur, gücün esiri olur, güçlünün sözcülüğünü yapar ve kaybetmeye mahkumdur. Kimisi de hak ve hakikatten yana taraf olur, güce teslim olmaz sürekli kazanır.

Kimisi dünya ve ahiret dengesini gözeterek yola revan olur, ahiretin varlığı bilinci ile hareket eder ve kazananlardan olur. Kimisi de tek kanatlı kuşun uçamayacağı gibi sadece dünyaya aşırı meyleder ve yatırımlarını dünyaya yapar ve kaybeder.

Kimisi ele verir telkini, kendi yutar salkımı misali hep kendine yontar ve kaybedenlerden olur. Kimisi de empati kültürünü zenginleştirerek sadece kendini değil diğerini de düşünerek hareket eder ve kazananlardan olur.

Kim ki zerre kadar iyilikte yapsa zerre kadar kötülükte yapsa mutlaka karşılığını görecektir.

İyilik yapanlar, güzelliği yayanlar, doğruluk ve adaletten şaşmayanlar hep kazanacak. Hem dünya da hem de ahirette.

Kötülükleri yayanlar, buna engel olmayanlar, çirkinliği baştacı edenler, sahtekarlık ve aldatıcılık peşinde koşanlar ise hep kaybedecek. Hem de sadece dünyada değil ahirette de.

Ne mutlu kazanımları bol olanlara!..