“Halis inancın yalnız Allah’a yönelmesi gerekmez mi?” Zümer Sur, 35/3

Saf ve katışıksız din Allah’a aittir. Halis dindarlık yalnız Allah(cc) için olanıdır.

“Şüphesiz Allah katında hak din (tek yaşam tarzı) İslam'dır!” Ali İmran Sur, 3/19
“İslam” sözcüğü Arapça “seleme” kökünden türemiş olup itaat etmek, bağlanmak, selamete kavuşmak, teslimiyet gibi anlamlara gelmektedir. İslam, Hz. Âdem’den günümüze kadar beşerin düşüncede, tasavvurda, pratik hayatta ve iç âleminde her şeyi düzenleyen; Hz. Muhammed’in risaletiyle kemal noktasına ulaşan ve ilahi düsturların tamamını ihtiva eden tevhid dininin adıdır. Bu dinin mensuplarına Müslüman denir. Müslüman, Allah’a, meleklere, Allah’ın gönderdiği kitaplara, peygamberlere ve âhiretin varlığına inanan ve Allah’ın emirlerini uygulamaya çalışan kimsedir.

Bugün gelinen noktada birileri Müslümanlar arasında kalın duvarlar örmeyi, onlar arasında fitne üretmeyi, onları birbirine düşürmeyi çok istiyor. Müslümanlarda bu oyuna çabuk geliyor. Kimi kimini müşriklikle suçluyarak kimi de kimini müsteşriklikle suçluyarak, kimi kimini batıllıkla suçlayarak müslümanlığa hizmet ettiğini zannediyor.

Biri de çıkıp demiyor ki;

"Bırakın bu suni tartışmaları. İnsanlığınızın ve müslümanlığınızın kalitesini artırmaya bakın. Bırakın aranızda ki ayrıştırıcı bu dili. Aranızda ki duvarların kalınlaşması kimseye fayda getirmez. Birbirinize karşı müşfik damarınızı kuvvetlendirin ki Enfal Suresi. 46. Ayette Rabbimizin buyurduğu gibi kuvvetiniz artsın!..

“Allah'a ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin (tefrikaya düşmeyin). Sonra içinize korku düşer ve (bütün heybetiniz ve) kuvvetiniz elden gider. (O hâlde birbirinize karşı) sabırlı olun. Çünkü Allah, sabredenlerle beraberdir!” Enfal Sur, 8/46

Birliğin olmadığı yerde başarı olmaz, zafer elde edilmez. Tefrika ve çekişme ciddi bir enerji kaybına yol açar. “Ümmetin ihtilafında fayda olduğu” söylense de buradaki “ihtilaf” değil “niza’” dır, tefrikadır, çatışmadır, ayrılıktır, kavgadır. Niza ve tefrika uzlaşının ve tevhidin zıddıdır. Yani bölünmüşlüğün, parçalanmışlığın ve nifakın adıdır.

Nifakın olduğu yerde rahmet olur mu hiç?

Tefrikanın ve niza’nın bulunduğu yerde kuvvetten söz edilemez. Onun için Allah, “eğer parçalanırsanız gücünüzü kaybedersiniz ama birliğinizi korumak için gayret gösterir, sabrederek kararlı ve dirençli tavır sergilerseniz o zaman Allah da sizinle beraber olur” buyuruyor.

Gücümüzün yeniden yerine gelmesi için, kuvvetimizin artması için, mü’minlerin içinde bulundukları buhrandan kurtulabilmeleri için, zalimlerin egemenliklerinin son bulması için mutlaka yapılması gereken şeyler vardır. İhmallik etmemeliyiz. Fikir birliği oluşmasa bile, düşüncelerimiz uyuşmasa bile, ayrıştırıcı unsurlar hep devrede olsa bile el birliği ve gönül birliği etmeli, safları sıklaştırmalı, bir duvarın tuğlaları gibi sımsıkı olabilmeyi başarmalıyız. Her geçen gün genelde İslam dünyası özelde ülkemiz üzerine oynanan sinsi oyunların etkisini kırabilmek için de;

Daha çok okumalıyız.

Daha çok bilgiye sahip olmalıyız.

Daha çok sorgulamalıyız.

Daha çok akletmeliyiz. Daha çok gayret etmeliyiz.

Daha çok birbirimizi sevmeliyiz.

Daha çok birbirimizi önemsemeliyiz.

Daha çok birbirimizi onure etmeliyiz.

Daha çok birliktelik oluşturmalıyız.

Daha çok artı değer üretmeliyiz.

Daha çok barışık yaşamalıyız.

Daha çok umutvar olmalıyız.

Daha çok yarınlara dair plan ve programlar yapmalıyız.

Daha az tüketmeliyiz. Daha az kavgalar etmeliyiz.

Daha az birbirimizden nefret etmeliyiz.

Kinimizi de nefretimizi de öfkemizi de kardeşlerimize değil sadece ve sadece ortak düşmanlarımıza odaklamalıyız!..