"Ruhunun her köşesi fitne ve menfaat, hased ve kazanç kurtlarıyla delik deşik olmuş bir cemaate Müslüman cemaati denmez. Cami yaptırmakla din kurtarılmaz. Ruhumuzu imar etmemiz lazım geliyor!" Nurettin TOPÇU
Ruhumuzu imar etmek içinde Roma İmparatoru ve çağının filozofu Marcus Aurelius’un dediği gibi öncelikli olarak kendimizden başlamamız ve kendimizi incelememiz gerekiyor.  İsveçli sinema ve tiyatro oyuncusu Ingrid Bergma der ki; “Kendiniz olun. Dünya, özgün olana hayran olur!"
Şunu bilmeliyiz ki, Allah(cc) bizleri yeryüzünü imar etmek için gönderdi. Ancak yüreklerini, kalplerini imar edemeyen insanlar yeryüzünü imar edemezler. Ruhlarını imar edemeyen insanlar bedenlerini imar etmeleri mümkün müdür?
Yeryüzünü imar ve inşa çalışması yürütmek isteyen insanlar; 1- Kendilerini bilmeleri gerektiğini, ardından düşüncelerini düzeltmeleri gerektiğini sonra da her şeyin düzeleceğini bilmeliler.
2- Çok bilmişlik ve ukalalığın egonun kalesi olduğunu, bilgisizliğin en kötüsünün ise kendini bilmemek olduğunu bilmeliler.
3- Cehaletin dünyanın en pahalı şeyi olduğunu, cehaletin gelirken bedava geldiğini, giderken ise her şeyi götürdüğünü bilmeliler.
4- Sorgulamayı bilmeliler. Zira, cehaletin panzehiri sorgulamaktır.
5- Eylem ve söylem bütünlüğü içerisinde hareket edilmesi gerektiğini bilmeliler. Zira; sözü özü bir olmak adamlık emaresidir!..
Haz ve hız çağında yaşıyoruz. Freni patlak kamyonlar gibi sağa sola savrulan, önüne ne gelirse dümdüz eden bir güruhun verdiği tehlike ile her daim karşı karşıyayız. Eğri cetvelden doğru ölçü çıkmaz. Düşüncesi, bakış açısı, yaklaşımı, batıl olanın/ yamuk olanın gidişatı da düzgün olmuyor.
O yüzden çivisi çıkmış bu dünyanın bilinç düzeyi, düşünce biçimi, yaşayış biçimi düzgün olan kısaca açısı tam olan insanlara ihtiyacı vardır.
Açısı tam insan olabilmek içinde nefsini bilmek ve haddini bilmekten geçer. Zira, nefsini bilen haddini bilir, haddini bilen ise Rabbini bilir. Rabbini bilen insanların hadsizlik etmek ihtimalleri çok zayıftır. Kişilikleri güçlüdür. İlahi ölçüleri referans alırlar. Kendi zaafiyetlerine yenik düşmezler. Kriz süreçlerini uhulet ve suhuletle atlatmasını bilirler. Kitabına uydurmazlar kitaba uyarlar. Nefislerini değil nesillerini düşünürler. “El alem ne der?” sözünü değil de “Allah ne der?” sözünü referans alırlar.
Kısaca; Bugün dünden daha çok ruhunu imar etmiş insanlara ihtiyacımız olduğunu ve bu insanlara yapılan her tür yatırımın boşa çıkmayacağını bilmemiz gerekiyor.
Selam ve dua ile!