Sultan Alparslan; Selçuklu Devleti'nin ikinci hükümdarı olarak, 1063-1072 yılları arasında hüküm sürdü.
20 Ocak 1029'da doğan Alparslan, aynı zamanda Selçuklu Devleti'nin kurucusu olan Tuğrul Bey'in yeğeni idi. Askeri dehası, cesareti ve devlet adamlığı ile tarihe adını altın harflerle yazdıran Alparslan, 26 Ağustos 1071 tarihinde Bizans İmparatorluğu'na karşı kazandığı Malazgirt Meydan Muharebesi ile adını dünya tarihine altın harflerle yazdırdı. Bu zafer, Anadolu'nun kapılarını Türklere sonuna kadar açtığı gibi, İslam dünyasında da büyük bir yankı uyandırdı.
Alparslan, Malazgirt zaferinin ardından İslam dünyasında bir kahraman olarak tanınmış, adaleti ve hoşgörüsü ile halkı tarafından sevilen bir lider olmuştur. Zaferden sonra Bizans İmparatoru Romen Diyojen'i esir almasına rağmen ona iyi davranmış ve büyük bir merhamet göstermiştir. Ancak, 1072 yılında bir suikast sonucu hayatını kaybetmiştir.
Yönetim tarzı ile Selçuklu Devleti'nin güçlenmesine ve genişlemesine büyük katkı sağlayan bir büyük devlet adamı olmasının yanı sıra, bıraktığı miras ile sadece askeri zaferlerle sınırlı kalmayan, aynı zamanda İslam dünyasında siyasi ve kültürel gelişmelere de yol açan Sultan Alparslan, cesareti, liderlik yetenekleri ve adaletiyle tarihte unutulmaz bir yer edinmiştir. Malazgirt zaferinin 953. yıldönümünde Sultan Alparslan ve tüm ecdadımızı rahmetle anıyoruz. Ruhları şâd, mekânları cennet olsun…
DİPNOT 1: Alttaki resimde gördüğünüz, Sivas Atatürk Caddesi’nde bulunan bir otobüs durağı ve durağına yanaşamayan bir halk otobüsü! Durak dediğimize bakmayın, giriş ve çıkışları gayrinizami park eden araçlarla gasp edilmiş, “vur abalıya” misali bütün sorumluluğu ve sıkıntısı otobüs şoförünün omuzlarına yüklenmiş bir yer! Şehrin ana güzergâhlarında bu gibi manzaralara rastlamak adeta “vaka-i adiyeden” sayılıyor. Bizden uyarması…
DİPNOT 2: Hafta içi oynanan Avrupa Kupaları ilk ayak maçlarında takımlarımız, turu geçebilecek sonuçlar aldılar. Umarız, tamamı turu geçerek gruplara kalırlar ve ülke puanı açısından bir hayli mesafe almış oluruz. Spor gazeteciliğimizin nitelikli isimlerinden Uğur Meleke’nin de kaleme aldığı gibi, biz artık ön elemeler ülkesiyiz. Çok yakın bir zamanda da, bu durum değişmeyecek görünüyor. Dolayısıyla, UEFA ve FIFA sıralamasında rakibimiz durumunda olan ülkeleri yakalayıp geçmemiz için fırsat “altın tepsi” ile önümüzde, umarız bu ikramı geri çevirmeyiz…
NOT 1: Nadir Nadi; Milli Mücadele basınının kahraman gazetecisi, Cumhuriyet Gazetesi kurucusu Yunus Nadi’nin (Abalıoğlu) oğlu, aynı babası gibi yiğit bir gazeteci. 20 Ağustos 33. vefat yıldönümünde saygıyla anıyoruz. Ruhu şâd olsun…
NOT 2: Celal Bayar; esas adı Mahmut Celal, Milli Mücadelenin Galip Hoca kod adı ile maruf sivil komutanlarından biri. Mesken tuttuğu Ege dağlarını, Demirci Mehmet Efe ile birlikte düşmana dar eden bir büyük kahraman. Dünyanın en haklı, en onurlu, en meşakkatli Kurtuluş Savaşı’nın henüz devam ettiği bir dönemde, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın direktifiyle “Mahmut bey, biz bu savaşı kazanırız, mühim olan ekonomik savaşı kazanabilmek” demesi ile birlikte İzmir İktisat Kongresi’ni toplayan bir iktisat dâhisi. İş Bankasının kurucusu, Büyük Atatürk’ün son Başbakanı, 3. Cumhurbaşkanımız. 22 Ağustos, 38. vefat yıldönümünde anıyoruz. Saygıyla, özlemle, minnetle. Ruhu şâd olsun…
NOT 3: Ebulfeyz Elçibey; “Atatürk’ün Askeriyim” diyen, “İki devlet, tek millet” felsefesinin isim babası bir Türk evladı. Azerbaycan’ın bağımsızlık ve hürriyet mücadelesi için geçen kısa ama meşakkatli bir yaşam. 22 Ağustos 24. vefat yıldönümüydü, saygıyla anıyoruz. Ruhu şâd olsun…
SON DAKİKA: Christoph Dum; 25 Ağustos’un ilk saatlerinde aldık acı haberini, ilk hissettiğimiz duygu kalbimizin bir yerlerinin titremesi oldu açıkçası. Futbol ile ilgilenmeyenlerin bile yakinen tanıdığı, kendi ifadesi ile “Ben Türk dostu değil, yarı Türk’üm” diyen dostumuz “Daum” bu dünyadan gider olmuş. Tüm sevenlerine başsağlığı diliyoruz. Ruhu şâd olsun…
FİLM: Zehra- Yönetmen: Yücel Çakmaklı (23 Ağustos 15. Vefat yıldönümü anısına) Başrollerde: Hülya Koçyiğit, Ediz Hun, Hulusi Kentmen, Suzan Avcı. Yapım yılı: 1972 - Türk sinemasının yüz akı yönetmenlerinden Yücel Çakmaklı’dan bir “Yeşilçam klasiği” Türk filmi aşinalarına tavsiyemizdir…
ROMAN: Sultan Alparslan – Yılmaz Gürbüz Malazgirt Zaferi’nin 953. yıldönümü anısına…
“Ahalteke binicisini uçururcasına koşturdu. Sultan, ovaya yayılmış ordusunun başına hızla geldi. Muntazam dizilmiş ordusu hareket emri beklemekteydi. Bir kartal, çok yükseklerde merakla uçuyor, iki ordunun Zehra Ovası ile Malazgirt Kalesi arasındaki vuruşmasını anlamış gibi, kanat çırpıp yalçın kayalıklara doğru süzülüyordu…
ŞİİR: Veda Busesi- Faruk Nafiz Çamlıbel
Onlarca, hatta yüzlerce başka şiiri olsa da şarkısı bestelenmiş, daha evvel yayımlamış olma ihtimalimiz varsa da, ne yapalım, bu da bizim vazgeçilmez favorimiz! 22 Ağustos 52. vefat yıldönümünde anısına saygıyla…
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda buseni
Yüzüne bu türlü bakmayacaktın?
Hani ey gözlerim bu son vedada,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda
Birini çağırmak için imdada
Yaktığı ateşi yakmayacaktın?
Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırdım birkaç kelime...
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?
ATASÖZLERİMİZ: “Adam kıtlığında keçiye Abdurrahman Çelebi derler.” İnsan ihtiyaç duyduğu şeylerin hep en iyisini almak ister. Ancak iyisinin bulunmadığı durumlarda kötünün kıymete bindiği unutulmamalıdır. /Türk Atasözleri Sözlüğü
YANLIŞ: Aferim
DOĞRU: Aferin
GÜNÜN SÖZÜ: “Başka havalar getir bana. İçinde biraz bahar olsun biraz da sen…” Turgut Uyar. Can Yücel’in ifadesiyle “Şiirimizin en kızıl saçlı levendi” 22 Ağustos vefatının 39. yıldönümü anısına, saygıyla, özlemle…
OYUN: “Üç beş günümüz var şuracığında. Nice oyuncağımızı kırdılar.” Ahmet Oktay
ARZUHAL: “Bilinmeyen bir soyutlamadır bir çöl; oysa yarı yarıya bilinen, ufukta beliren, arzuyla sanrıyı birlikte titreştirmek için en mükemmel yerdir.” Juan Jose Saer
NORMAL-ANORMAL: “Eskiden psikanalizin ütopyası normallikti, şimdi yerini çocuk gelişimi aldı.” Adam Philips
İNSAN ÜZERİNE: “İnsanlar bir şeyin yapılabileceğini fark ettiklerinde, onu yapmadan tatmin olmazlar.” Frank Herbert
ÜTOPYA: Dünyadaki bütün ülkelerle savaş halinde olan Terravenenum Hükümeti, ülkeye bir müttefik bulması için Ulusal Uzay Bakanlığı’nı görevlendirdi!
RÜYA: “Rüya uyanık hayatın bir tercümesiyse, uyanık hayat da rüyanın bir parçasıdır.” Rene Magritte
YALAN: “Size yalan söylenmesinin en kötü yanı, hakikate layık olmadığınızı bilmektir.” Jean-Paul Sartre
DELİ: “Koyunun kurtla barış pazarlığına girmesi deliliktir.” Fransız Atasözü
HAYAT-MEMAT: “Ölüm seni yanıltmasın…/ Usanma hayata yaraşan sesi aramaktan.” Nihat Behram
SADî-İ ŞİRAZİ’DEN: Büyük insanları ziyarete gitmek ayıp değildir. Yalnız sıklıkla giderek usandırıp yeter dedirtmemek lazım. Kabahatlerinden dolayı kendini ayıplarsan kimse seni ayıplamaz.
TEBESSÜM: Akıl hastanesinden taburcu olacak hasta, başhekime “Hocam bende emeğiniz çok, ben kunduracıyım. İlla ayak ölçünüzü alıp, size bir çift ayakkabı yapmak istiyorum” der. Başhekim, “yok evladım, neden zahmete giresin” diye karşı çıkmasına rağmen, adam ısrarla başhekimin ayak ölçüsünü alır ve oradan ayrılır. Günler haftaları, haftalar ayları kovalar, bizim taburcu olan kunduracıdan haber yok! Başhekim merak eder, derdi ayakkabı değil elbette ki, adamın sağlığı ne durumda? Arar adamı, sorar nasılsın diye? Adam cevap verir, “Gayet iyiyim hocam sayenizde sağlığıma kavuştum, ayakkabıyı unuttum sanmayın. Sormayı ihmal ettim o zaman, topukları önden mi olsun, arkadan mı?”
