İran…

İran…

Komşumuz; kâh savaşmışız, kâh barışmışız; ancak kader bizi daima birlikte yaşamaya itmiş! Din birliğinden tutun benzeşen yanlarımız azımsanmayacak kadar fazla,  bir o kadar da “beş benzemeyiz” adeta! Orta ve üst yaş kuşağı net hatırlar, Batı Almanya’da oynanan 74 Dünya Kupası’nda nasıl da hepimiz İran taraftarı olmuştuk! Ülkede mühim bir “Türk nüfusu” var ve bu yoğunluğun (diğer demografik bileşenlerle birlikte) “entelektüel birikimi” son derece yüksek. Geçmişinde Şirazlı Hafız, Şadi-i Şirazi, Ömer Hayyam gibi bilgeleri yetiştirmiş, bu kültürü hasebiyle yeniliklere açık, Şah döneminde gayri safi milli gelir, kentleşme, eğitim meselelerini halletmiş, ancak “totaliterliği” artık kabullenmemesi sonucu 1979 devrimi ile rejimi değişmiş bir ülke. Tüm devrimlerde olduğu gibi, bu “molla devrimi” de sayıca çok daha az olanlar tarafından gerçekleştirilmiş, şah gitsin de ne olursa olsun diyenler ilk önce kendileri “darağacını” boylamış. Malum olduğu üzere, 19 Mayıs günü içinde bulundukları helikopterin düşmesi sonucunda Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve pilot dâhil diğer yedi kişi yaşamını yitirdi. Hadisenin suikast olup olmadığı elbette ki tam cevabını bir gün bulacaktır, ancak öngörülerine, bilgi birikimlerine son derece inandığımız (başta Haldun Solmaztürk Paşa olmak üzere) uzmanlara göre, bu elim hadisenin tamamen teknik kusurlardan ve uçulmaması gereken koşullarda uçma ısrarından meydana geldiğini anlıyoruz. Eylül 2022’de (başını örtmediği gerekçesiyle) götürüldüğü karakolda öldürülen “Mahsa Emini” protestolarının dalga dalga yayılmasının ardından, bu yaşanan olay İran’ı nereye götürür, buradan bir “demokrasi” çıkar mı? Bunu bilmemiz (en azından şimdilik) mümkün değil; ancak bilinen şu ki birçok şeyin asla eskisi gibi olmayacağı gerçeği! “İyi de tüm olan bitenden bize ne?” diyenler olacaktır doğal olarak. “Komşu” iyi ve mutlu ise bundan bize çok şey çıkar. Başta Uğur Mumcu olmak üzere, menfur suikastlarda kaybettiğimiz birçok aydınımızın, değerimizin yok olmasında “İran rejiminin” parmağı olduğu şüphesi hala tüm canlılığı ile orta yerde duruyorken, bu konuların aydınlığa kavuşması/kavuşturulması ülkemiz adına çok önemli bir husus. Ayrıca, demokrasi ile taçlanmış güçlü bir komşunun her zaman ülkemizin menfaatine olacağı ve suç unsurlarının ülkemize sızmasını önleyeceği kuşkusuzdur. İran’da oluşacak istikrar ve hukuk devleti başta ülkemiz ve bölge için çok önemli ve değerli olup, demokrasi ve hukuk her türlü gelişmenin olmazsa olmazıdır…

Sivas’ta Trafik Çilesi!..

 “Trafik, yol kullanıcılarının, yani araçların, yayaların, bisikletlilerin ve diğer taşıtların karayolları, sokaklar, caddeler ve yollar üzerinde hareket etmeleri sürecini ifade eder. Trafik, genellikle düzenli bir şekilde akması gereken bir sistemdir ve bu sistemin düzenlenmesi, güvenliği ve verimliliği sağlamak için çeşitli kurallar, işaretler ve sinyalizasyonlar kullanılır.”

 “Trafik Sorunları ve Çözümleri Trafikte karşılaşılan yaygın sorunlar arasında trafik sıkışıklığı, kazalar, hava kirliliği ve gürültü yer alır. Bu sorunların çözümü için çeşitli stratejiler ve önlemler alınabilir:

1.        Toplu Taşıma Teşviki: Trafik yoğunluğunu azaltmak için toplu taşıma araçlarının kullanımı teşvik edilir.

2.        Yol Genişletme ve Yeni Yol İnşası: Mevcut yolların genişletilmesi veya yeni yolların yapılması.

3.        Trafik Eğitimi ve Bilinçlendirme: Sürücülerin ve yayaların trafik kurallarına uymalarını sağlamak amacıyla eğitim programları düzenlenir.

4.        Alternatif Ulaşım Yöntemleri: Bisiklet yolları, yaya yolları ve araç paylaşım sistemleri gibi alternatif ulaşım yöntemleri teşvik edilir.

Yapay zekâ ChatGPT’ye ait olan yukardaki satırlardan da anlaşılacağı üzere, trafik en başta devletin asli görevi olup, bu görevi yürütecek olanlar da atanmış mülki amirler ve seçilmiş yerel yöneticilerdir. Ülkenin neredeyse tamamında gördüğümüz trafik sorunları, tabiat itibarıyla şehrimiz Sivas’ta da fazlasıyla görülmekte olup, maalesef gözle görülür bir düzelme müşahede edilememektedir. Başta sinyalizasyon hataları olmak üzere, ivedilikle giderilmesi gereken temel dokunuşları göremediğimizi söylemek durumundayız. Özellikle, mesai başlama ve bitiş saatlerinde Sivas trafiği tam bir felç durumunda olup, belli başlı kilit noktalar oluşmaktadır. Sinyalizasyon demişken, son dönemlerde lambalardaki saniye sistemi çalışmamakta, kırmızıda geçen süreyi dahi bilememekteyiz. Bu sütunlarda daha önceleri müteaddit defalar dile getirmeye çalıştığımız hususlar aynı durumda devam etmekte olup, acil önlemler gerektiği aşikârdır. Bu vesile ile Sayın Valimiz ve seçim öncesi konuşmalarında, Sivas’ın en temel sorununun trafik olduğunu söyleyen Sn. Belediye Başkanı’mıza çağrımızı yineliyor, “trafik çilesinin” bir nebze olsun azalmasını temenni ediyoruz.

DİPNOT: Sokak hayvanları sorununun çözümü kolay olmamakla birlikte, en olmaz metot bu masum çocukları uyutmaktır. Konuyla ilgili detaylı yazımızı önümüzdeki haftalarda aktaracağız. 

NOT: Çelebi Mehmet ya da 1. Mehmet; 1402’deki Ankara savaşı sonunda 11 yıl süren “Fetret Devrini” sona erdiren, Osmanlı Devleti’ni adeta yeniden kuran 5. Osmanlı padişahı. 26 Mayıs 603. vefat yıldönümünde saygıyla, minnetle anıyoruz. Ruhu şad olsun.

FİLM: Benim Afrikam- (Out of Africa). Yönetmen: Sydney Pollack (26. Mayıs 16. vefat yıldönümü anısına). Başrollerde: Meryl Streep, Robert Redford, Yapım Yılı: 1985

Yedisi Oscar olmak üzere 30 ödül almış bir beyazperde şaheseri, sinema tarihinin en büyük aşk filmlerinden birisi…

ROMAN: Sefiller – Victor Hugo.  (22 Mayıs 139. vefat yıldönümü anısına)

Eski kürek mahkûmu Jean Valjean tiplemesi üzerinden yürüyen bir dünya klasiği. Atlayanlara ya da yeniden okumak isteyenlere…

 

ŞİİR: Aynalar- Necip Fazıl Kısakürek (25 Mayıs 41. vefat yıldönümü anısına…)

Şiirin hikâyesi ile ilgili birçok rivayet vardır ki, bunlardan en bilineni şöyle: Hayranı bir kadın Necip Fazıl’a mektup yazarak “Markiz Pastanesi’nde” buluşma teklif eder, şair ilk önce bunu kabul eder; fakat sonrasında aynanın karşısına geçtiği zaman kendisini çirkin bulur olacak ki buluşmadan vazgeçerek aşağıdaki dizeleri yazar:

Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
İşte yakalandık, kelepçelendik!
Çıktınız umulmaz anda karşıma,
Başımın tokmağı indi başıma.

 

Suratımda her suç bir ayrı imza,
Benmişim kendime en büyük ceza!
Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!

 

Nur topu günlerin kanına girdim.
Kutsi emaneti yedim, bitirdim.
Doğmaz güneşlere bağlandı vade;
Dişlerinde, köpek nefsin, irade.

 

Günah, günah, hasat yerinde demet;
Merhamet, suçumdan aşkın merhamet!
Olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?

 

Çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
Bakamam, aynada, aynada vicdan;
Beni beklemeyin, o bir hevesti;
Gelemem, aynalar yolumu kes

YANLIŞ: Eşortman

DOĞRU: Eşofman

 

GÜNÜN SÖZÜ: Dünden ders al, bugünü yaşa, yarını umut et.” Albert Einstein

OYUN: “Oyunu kurallarına göre oynayarak dünyayı kurtaramayız. Çünkü kuralların değişmesi gerekiyor.” Greta Thunberg

ARZUHAL: “Arzunun hakikati ölümdür.” Rene Girard/Metis

NORMAL-ANORMAL: “Her ulus kendi deliliğini normal ve gerekli olarak görür; daha fazla tutku ve hayal gücüne budalalık der, daha azınaysa embesillik.” George Santayana/Metis

İNSAN ÜZERİNE: “İnsanlar hakkında psikolojik romanlar yazmak istiyorsan, yapabileceğin en iyi şey evinde iki kedi beslemek.” Aldous Huxley/Metis

ÜTOPYA: Hapishane sağlık sisteminden yararlanmak için suç işleyen yurttaş sayısının nüfusun üçte ikisine ulaşması üzerine Terrevenenum Islah Bakanı, “Hapishaneler sahte suçlularla dolup taştı” dedi. Metis

RÜYA: “Eylemsiz hayal gündüz düşüdür, hayalsiz eylemse kâbus .” Japon atasözü

YALAN: Yalan çeşitlerinden bazıları; “Beyaz yalan, kuyruklu yalan, kendini kandırma, blöf, zırva, palavra, örtbas etme, aldatma, kara çalma, saptırma, yanlış bilgi verme, tüm gerçeği söylememe, abartma, uydurma, suç atma, keyfi yalan, sahtekarlık, şaka yollu yalan, ihmal yoluyla yalan, ticari yalan, yeniden yazma, azımsama, yanlış yönlendirme, patolojik yalan, yalancı şahitlik, kibar yalan, şişirme, ikiyüzlülük etme, lafı dolandırma, kaçamaklı konuşma, kıvırma…” Metis

DELİ: “Dans edenleri deli zanneder, müziği duymayanlar.” Friedrich Nietzsche (‘ye atfedilir)/ Metis

HAYAT-MEMAT: “Yaşam ölümle, ölüm yaşamla tanımlı.” Tezer Özlü/Metis

ŞADİ-İ ŞİRAZİ’DEN: Paslı bir demirin pasını cila ile gidermek mümkün değildir. Kara kalpli bir kimseye dert anlatmanın ne faydası vardır? Demir çivi taşa girer ve taşı deler mi?

TEBESSÜM: Şair Eşref; şairliğinin yanı sıra, kaymakamlık yaptığı dönemler de vardır. Yine böyle Fatsa’ya kaymakam olarak atandığında, kaymakamlık binasının çatısının her yandan aktığını görür ve “sadaret makamına” istida yazdırır; “Kaymakamlık Binası’nın çatısı akmaktadır, acele tahsisat gönderilmesi hususunda emirlerinize arz olunur!” Uzun bir zaman geçtikten sonra merkezden cevap gelir; “Nerelerin aktığı hususunda teferruatlı bilgi verilmesi cihetinde”. Kâtibe yaz evladım der, “Musluklar hariç her yer”. 22 Mayıs 112. vefat yıldönümü anısına.