"İyi ve erdemli olmak (yalnızca) yönünüzü bazen doğu bazen batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyi ve erdemli kişi(ler); Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitap'a (Kur'an'a) ve nebilere inanıp; sevdiği malını yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunanlara veren; namazı ikame eden, zekâtı veren; sözleştikleri zaman sözlerinde duran, darlıkta, sıkıntıda ve çetin şartlar altında sabredenlerdir. İşte onlardır imanlarında samimi olanlar ve işte onlardır Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar!" Bakara Sur, 2/177
Nitekim Fahreddin er-Râzî bu âyeti tefsir ederken birr kelimesini, “Bütün saygı ifade eden davranışları, itaatleri ve insanı Allah'a yaklaştıran hayırlı işleri içine alan bir kelime” şeklinde değerlendirmiştir.
Bu bir tek âyet İslâm’ın başlıca inanç (akaid), ibadet ve ahlâk esaslarını toplamaktadır. Buna işaret olarak Hz. Peygamber (sav): “Kim bu âyete göre hareket ederse imanını kemale erdirmiş olur!” buyurmuştur.
Bu ayet [birr], [takvâ] ve [muttakî]ler hakkında en kapsamlı bilgileri içeren ayettir. Ayette [takvâ] denen duyarlılığın söylem değil, inanç ve eylem birlikteliği içerdiği gösterilmektedir.
Son günlerde tüm dünyada yaşananlar bir kez daha "Küfür tek millettir!" gerçeğini gözler önüne seriyorken, bize ne oluyorda müslümanlar olarak bizler; "Allah'a ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin (tefrikaya düşmeyin). Sonra içinize korku düşer ve (bütün heybetiniz ve) kuvvetiniz elden gider. (O hâlde birbirinize karşı) sabırlı olun. Çünkü Allah, sabredenlerle beraberdir.!" Enfal Sur, 8/46) ayetini içselleştirerek yekvucut olmanın, bir duvarın tuğlaları gibi saf saf durmanın gereklerini yerine getiremiyoruz!..
Nerede birlik var, orada dirlik var. Bu birlik ve beraberlik için, kardeşlik için, dayanışma için en çokta "Ben Müslümanım!" diyen kimselerin mücadele etmesi şarttır. Mü'minler arasında ihtilaf olacaktır. Olmalıdır da. İhtilafta rahmet vardır. İhtilafları nifaka çevirerek oradan rant devşirme çabası içerisinde olanlar iyi niyetli kimseler değildir. Çeşitlilik zenginliktir. Bu zenginliği güce dönüştürmek art niyetli insanların işine gelmez. Dolayısıyla bu art niyetli insanlara alan açmamak, etkinliklerini zayıflatmak gerekir. Birlikteliğe halel getirecek hamleler en çok şeytanın hoşuna gider. Unutmayalım ki; Şeytanla işbirliği yapmanın sonu hüsrandır!..
Kâfirlerin küfrünü yada insanlığı kıyımını görmezden gelerek mü'min kardeşinin ufacık bir hatasını ayyuka çıkarmak iyi niyetli bir davranış değildir. İnsan mutlaka hata yapabilir. Hatasızlık Allah'a mahsustur. Affedici olabilmek, hoşgörülü olabilmek ise insana mahsustur. Erdemliliktir. Bizler birbirimize karşı erdemli tavırlar içerisinde olursak birlikte yol yürümemiz zevkli hale gelir. Yok birbirimizi yiyip bitirirsek, hatalarımızı daha da büyütürsek muhtemel sonumuz hüsran ile neticelenir. Buna da fırsat vermemek erdemli kulların işidir!..
Kendi kocaman günahlarını çuvala basan, başkalarının küçücük kusurlarını duvara asan insanlar makbul insanlar değildir art niyetlidir.
Duam o ki; Rabbim iyi niyetimizi suistimal edenlere fırsat vermesin. Amin!
Selam ve dua ile!