Rabbimiz cc. Haşr suresi 18. Ayetinin bir kısmında "Herkes yarın için ne hazırladığına baksın!" buyuruyor. Sahi varmı yarınlar için bir hazırlığımız? Hazırlığımız varsa nedir bu hazırlıklar? Allah(cc)'ı memnun edecek türden hazırlıklar mı yoksa şeytana sevinç çığlıkları attıracak şeyler mi?..
Çin'li bir bilge ile öğrencisi arasında yaşanmış meşhur bir diyalog vardır. Bu diyalog hepimiz tarafından bilinir.
"İnsanın içinde iki zıt kutup vardır. Ve bu iki zıt kutup sürekli savaş halindedir. Bunların birisi hak kutbu. Yani iyiliklerin, güzelliklerin, latif olanın, hoş olanın, iyilik, erdem, yardımlaşma ve ahlakiliğin, adaletin, merhametin, barışın, aydınlığın ve infakın kutbu. Bir diğeri ise kötülüğün, çirkinliğin, batıl olanın, nahoş olanın, karanlığın, kavganın, küfrün ve nifakın kutbu!" demiş yaşlı Çinli bilge.
"Bunlardan hangisi bu savaşı/mücadeleyi kazanacak?" diyerek sormuş öğrencisi yaşlı Çinli bilgeye!..
Yaşlı Çinli bilge öğrencisine şu cevabı vermiş; "Sen hangisini beslersen o bu savaşı kazanacak/ galip gelecek!"
Ne için, kim için, nasıl mücadele ediyoruz. Hiç düşündük mü? Elimize geçen fırsatları rahmani yolda mı yoksa şeytanî yolda mı değerlendirdik. Yarınlar için ne hazırlığımız var?
'Vur patlasın çal oynasın!' türü bir hayata kendimizi kaptırarak 'Bi daha mı gelecez dünyaya!' şarkılarını seslendirerek bananeci, bencil, vurdumduymaz ve hazcı yaklaşımlar yarınlara sağlam hazırlıklar yapmamızı sağlar mı sizce?
Malzemeden çalan mütahidin, kolonları keserek dükkanına alan açma çabasında olan tüccarın, deniz kumuyla evini yapmaya kalkan mülk sahibinin, dere yataklarına meskenler konuşlandıran ve hatta kentsel dönüşüme ölümüne karşı çıkan bir halkın akibetini ve bu topluma ne acılar ne travmalar yaşattıklarını hepimiz biliyoruz.
Allah(cc) aşkına iyiden iyiye düşünelim artık. Tefekkür edelim. Teakkul edelim. Tezekkür edelim. Tedebbür edelim.
Uyuyanlarımızı uyandıralım. Uymayanları uyaralım!..
Zira kötülükleri bitiremeyiz. Ama iyilikleri çoğaltabiliriz!..
Helede kötüler ve kötülükler organize bir şekilde ise iyiler ve iyiliklerin sürekli teyakkuz halinde olması gerekir..
Zira organize kötüler ve kötülükler işbaşında olursa yapacakları üç şey vardır;
1- Ekin ve dikimi mahvetmek.
2- Fıtrata ve Kutsallara karşı savaş açmak/mesafeler oluşturmak.
3- Toplumda bozgunculuk/fesat/terör çıkarmak, kaos oluşturmak.
Kısaca; Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için O’nun uğrunda canını, malını ve tüm varlığını seve seve fedâ eden bir bakış açısı ve yaklaşım sergileyen Ebubekir(ra) gibi sıddıklar, adaleti ve merhameti ile nam salmış Ömer(ra)ler var olduğu müddetçe iyilerin, hakkın, hakikatin tarafı hep bu savaşı kazanacaktır/galip gelecektir!.