"Ey inananlar! Allah'a karşı sorumlu olun ve O'nun emirleri doğrultusunda yaşayın! Herkes yarın (âhiret) için ne gönderdiğine dikkat etsin. Allah'a karşı gönülden saygılı olun ve O'na karşı gelmekten sakının. Şüphesiz ki Allah, yaptığınız her şeyden hakkıyla haberdardır!" Haşr Sur, 59/18
Bu muhteşem ayet müslümanın hayata ve mahşere karşı hazırlıklı ve bilinçli olması gerektiği mesajını vermektedir. İnsanların dünya hayatlarındaki en önemli sorumluluklarından başlıcaları; adaleti ayakta tutmak, Hakkı ve haklıyı savunmak, adalet ve hakkaniyetle şahitlik etmek anlaşmalara uymak… gibi Allah’ın kesin emirlerindendir. İslami ıstılahta adalet; kültür, bilgi, mevki, cinsiyet, dil, din, mezhep, meşrep, parti, tarikat, ırk veya kişi farkı gözetmeksizin insanlara eşit davranmak ve haklarını vermek demektir. İnsanın huzuru ve güveni, toplumun birliği, dirliği ve barışı; adaletin ayakta durmasına, hakkın teslim edilmesine, haklının korunmasına, adil şahitliğin canlı tutulmasına bağlıdır. Adaletin olmadığı yerde huzur olmaz, ahlak kalmaz, sevgi-saygı bulunmaz, birlik sağlanamaz, barış tesis edilemez, hele medeniyet hiç kurulamaz.
Bu ayetin ardından gelen diğer ayette aynı muhteşemlikte mesajlar içeriyor. "Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da kendilerine öz benliklerini unutturduğu kimseler gibi olmayın! İşte onlar yoldan çıkan kimselerdir!" Haşr Sur, 59/19
Burada bir anlamda münafıkların özellikleri sıralanmaktadır.
Ayette geçen “Allah’ı unuttular, O’da onları unuttu!” ifadesi, mecazi bir deyiş olup, ikiyüzlülüğü içselleştirmiş olan münafıklardan Allah’ın yardımını ve merhametini keserek onları terk edilmiş bir vaziyette bırakması demektir. Yoksa Allah’a “unutmak” gibi bir eksikliği izafe etmek ya da O’nu bu tip zayıflıklarla nitelendirmek asla caiz değildir.
Peki, bu şekilde yoldan çıkan kimselerin en belli başlı bariz özellikleri nelerdir?
10 madde halinde sıralamak mümkündür;
1- Allah’ın insana bağışladığı akıl melekesini kasıtlı bir şekilde yanlış kullanırlar. O’ndan gafil olmanın sonucunda ise kendi ruhî potansiyellerini boşa harcamak suretiyle kendilerine yazık ederler.
2- Onlar sarhoş gibi ne yaptıklarını bilmezler, beşer hukukunun kıymetini anlamaz, adî şeylere tapar, insanlığı alçaltır, kendilerini kurtaracak hayır ve iyilikleri düşünmez, kendilerini azaptan koruyacak ameller için çalışmaz, ahiret için hiç bir şey hazırlamazlar.
3- Sadece başkalarına münafıklık yapmazlar artık kendi kendilerinin de münafığı olurlar. Kendi kendilerinin münafığı olan insanlarda bununla kalmaz kendileri ile kavgalı hale gelir ve hatta her tür kutsalla savaşmaktan bile kaçınmazlar.
4- Varlıklı ve konforlu hayatları başkalarının dikkatini çekse de özünde onlar, nefislerinin “deniz suyuna” benzeyen, -içtikçe harareti artıran- isteklerine esir olmuş yaşamlarıyla insan fıtratıyla çelişen bir hayata mahkûm olmuşlardır.
5- Çalışmak, istihdam sağlamak, hakkı ve doğruyu savunmak, kötülüğü engellemek, infak etmek, erdemli davranışlar sergilemek, insanlara, doğaya ve diğer canlılara faydalı olacak çalışmalar yapmak yerine kendi menfaatlerini ön planda tutarlar, etrafa umutsuzluk aşılarlar ve hatta özbenliklerini kaybederek şeytanın yörüngesinden çıkamazlar.
6- Vahyin belirlediği sınırların dışına çıkarlar. Vahyi hayatın dışına iterler. İyi, doğru, temiz ve güzel şeylerden uzak kalırlar. Hak ve hakikatin kendi tekellerinde olduğu iddiasında vazgeçmezler. Hayra fren şerre ise motor vazifesi görmeyi kendilerine yakıştırırlar.
7- Allah'ın indirdiği vahiyden bazı kısımları gizlerler. Ve yine Allah'ın âyetlerini az bir değere (dünyalık menfaate)satarak/değiştirerek, hakikatleri gizleyerek dini istismar ederler yada din simsarcılığı yaparlar.
8- Her daim kötülerin başarısını ve kötülüklerin egemen olmasını isterler, bunun için de doğrudan ya da dolaylı kötülüğü teşvik ederler. İyilere ve iyiliklere sürekli karşı çıkarlar, iyiliğin yayılmaması için ellerinden gelen her şeyi yaparlar.
9- Olabildiğince cimridirler, gösteriş yapmanın dışında kimseye bir zırnık koklatmazlar. İnsanların yoksulluğundan zevk alırlar ve bunun devam etmesi için farklı planlar yapar, komplolar kurarlar.
10- Yaşamlarında, Allah yokmuş gibi hareket ederler, Allah’ın iradesinin hayatlarına müdahalesini asla istemezler.
Kısaca; Hepimiz için Mü'mince bakış şart. Mü'mince bakış, mü'mince yaklaşım ve yaşayış ise ancak ve ancak Allah' lı, anlamlı, ahlaklı ve amaçlı yaşamakla mümkündür. Selam olsun Mü'mince bir hayat hikayesi oluşturabilenlere!.