15 Temmuz'un yıl dönümünde bir kez daha şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize de sağlık ve sıhhatler diliyoruz.
O günün kahraman vatan evlatlarını bir kez daha hayırla yad ediyoruz. 15 Temmuz'da yaşanan hain Feto darbe girişimi ile ilgili çok şey söylendi. Daha da söylenecek çok şey var. Ama sözlerden ziyade artık eyleme geçmek çalışmak vakti. Hem de canlarla başlarla çalışmak vakti. Bu işler "Dostlar alışverişte görsün!" babında olmaz tabiki.
Özellikle gençlere yönelik ciddi çalışmalar, ayağı yere basan projeler gerçekleştirmek gerek. Bunu yaparken de elini taşın altına koymak, dava delisi olmak ve gece uykuların kaçması gerek. Geleceğimizin teminatı gençlerin düştükleri yada düşebilecekleri tuzakları hep birlikte elbirliği ile yok etmek gerek. Mazeret üretmeden, rehavete düşmeden, sen ben kavgası gütmeden, çağı okuyarak, israftan kaçınarak, sahih din anlayışı çerçevesinde, akılları hiç bir kimseye hiç bir yapıya hiç bir ideolojiye ipotek etmeden imkanları seferber etmek gerek.
Bizim çapsız, hissiz, idealsiz, amaçsız, kafasını kuma gömmüş, aşırı uçlarda dolaşan, nefsini daim önceleyen ve celladına aşık kimselere de yığınlara da ihtiyacımız yok. Bizim çaplı, idealist, neslinin geleceğini nefsinin önünde tutan, vatanına milletine ülkesine sevdalanmış, devamlı değer üreten, akıl din ve bilim üçlüsünün işbirliğiyle hareket eden, aşırı uçlardan kaçınan, ifrat ve tefride düşmeyen, okuyan ve okuduğunu sorgulayan, aklını kullanan ve aklını hiç kimseye kiraya vermeyen, hayat kitabımız Kur'an'dan ilham alan, kendisine ahlak ve erdem abidesi Hz. Muhammed (sav)'i rol model kabul eden, üretkenliği ve çok yönlülüğü ile iyilikseverliği ile kendisini İslam'a ve insanlığa adamış genç dimağlara, genc beyinlere ihtiyacımız var.
Hemde fazlasıyla ihtiyacımız var.
Böylesi bir neslin oluşması elbette ki zor değil, imkansız hiç değil. Yeter ki bizler birbirimize inanalım ve güvenelim. Yeter ki bizler içerden ve dışardan gelebilecek tehlikeleri önceden sezinleyebilelim. Yeter ki dahili ve harici bedbahtları ve onların kurdukları tuzakları iyi tanıyalım. Yeter ki kökü mazide olan atiye sarılalım. Yeter ki mirasyedilik yapmayalım. Yeter ki ezbercilik, hazırcılık ve fırsatçılıktan kaçınalım.
Üc tarafı denizlerle, dört tarafı hainlerle çevrili bir ülkede yaşadığımızın bilincindeyiz. Etrafımızın ateş çemberi olduğunun da farkındayız. İbn-i Haldun; "Coğrafya kaderdir!" der. Kaderin kedere dönüşmemesi gerekir. Keder hiç kimsenin, hiç bir coğrafyanın kaderi olmaması gerektiği gibi bizim hele hiç değildir. Bu kederi yenmenin elbette bir yolu vardır. Cehaletle, ataletle, ihanetlerle, sahtekârlıklarla, din ve vatan düşmanları ile din istismarcıları ile mücadele ederek, savaşarak, varımızı yoğumuzu ortaya koyarak bugünlere geldik.
Şimdiden sonrası içinde aman dikkat, aman dikkat diyelim.
Biraz gayret biraz gayret diyelim!
Selam ve dua ile!..