Yedek subaylık hakkı elinden alınıp er statüsünde Ağrı/Patnos’taki birliğine gönderilirken dosyasına düşülen notun adı “Sakıncalı Piyade”. Kitabına bu adı verirken aslında bir devri anlatıyordu rahmetli, hem de öyle bir devir ki! Takvimler 12 Mart 1971’i gösterirken “Muhtıra” adı altında bal gibi de bir askeri darbe! TBMM güya açık, ama seçilmişler alaşağı edilmiş. Ara rejim tüm haşinliği ve “örfi idare” yani sıkıyönetimle idare ediyor ülkeyi, aydınlar, yazarlar, gazeteciler için adeta cadı avı günleri… Genç fidanlara darağaçları kurulmuş, hukuk ayaklar altına alınmış. Türkiye’nin kırılma noktalarından birisi, kötü bir dönemeç... Bugün katledilmesinin 31. yıldönümünde özlemle andığımız Uğur Mumcu da bu “sarmaldan” nasibini alanlar arasında… Muktedirler “yedek subaylık hakkını” elinden alıp “Piyade Er” olarak Patnos’a gönderdiğinde bile yüzündeki o muzip gülümsemeyi hiç eksik etmedi. Ayrıca Patnos günlerinden bahsederken; “hayatımın en mutlu anlarını orada yaşadım, orada tanıdığım insanlar bana yaşamın en saf, en halis tarafını öğrettiler” diyerek hayattan her an keyif alınabileceğini, herkesten öğrenilecek çok şeyin olduğunu ifade edebilen bir gönül adamı

Uğur Mumcu, sıra dışı bir gazeteciydi, araştırma-gazeteciliğin öncü isimlerinden biriydi. Namık Kemal, Ziya Paşa, Halide Edip, Sedat Simavi, Yunus Nadi çizgisinde bir gazeteci-yazardı. Cumhuriyet’in temel ilkelerine sonuna kadar bağlı, öngörüleri bugün bile bir bir ortaya çıkan bir aydınımızdı. “Karanlık emellerine” karşı onu tehdit olarak gören “karanlık grupların” baş hedefiydi. Başına gelecekleri tahmin ediyordu aslında, ama ülkenin karanlığa sürüklenmemesi adına canını bile hiçe sayan bir vatan evladıydı… Değerli tarihçimiz Sinan Meydan, bu tahmini doğrularcasına; “Acıya Tepkiler” başlıklı bir yazı yazdı. O yazının son cümlesi şöyleydi: “Ünlü aydınların, gazetecilerin, generallerin, “bugün sıra bende mi?” diye düşündükleri ve sokak ortalarında ve evlerinde birer birer kurşunlandıkları bir ülkede devletin nerede olduğunu sormak istiyoruz.”  Devam ediyor Sinan Meydan: Uğur Mumcu bu yazıdan altı ay sonra, 24 Ocak 1993‘te öldürüldü.” Ali Sirmen’in dediği gibi; “İyi insan o, asık suratlı görünüşünün aksine, yufka yürekli, hassas, şakacı, her dara, mahkemeye, hapse, hastaneye düşenin ziyaretine koşan iyi bir insan…”. Yine Ali Sirmen üstadımızdan öğreniyoruz ki; “Kendi de kalede durduğu için Turgay Şeren’e hayran, Galatasaray’ın her Ankara deplasmanında, başta Metin Oktay ve diğer futbolcuları ziyaret eden herkes gibi normal bir insan!”

Ocak ayı biraz “netameli” olsa gerek! 20 Ocak; 1989 Malatya deplasmanı için yola çıkan Samsunspor kafilesi, Havza yakınlarında trafik kazası geçirdi. Otobüs şoförü Asım Özkan, Teknik Direktör Nuri Asan, futbolcular Mete Adanır, Muzaffer Badalıoğlu, Zoran Tomiç (6 ay komada kaldıktan sonra Sırbistan’da) yaşamını yitirdi, takım kaptanı Emin Kar felç kaldı. Aynı gün rahmetli annem Edeviye Haksever’i ebediyete uğurladık. Ali Gaffar Okkan (hem de Uğur Mumcu’yu anma etkinliklerine katılmak üzere giderken)  ve beraberindeki polis memurları Mehmet Kamalı, Sabri Kün, Mehmet Sepetçi, Atillla Durmuş ve Selahattin Baysoy, 24 Ocak 2001’deki hain Hizbullah suikastında yaşamlarını yitirdi. Yine değerli bürokrat ve siyaset adamı İsmail Cem de 24 Ocak 2007’de aramızdan ayrıldı.

“Türkiye bugün ayakta duruyorsa, Atatürk döneminde atılan temellerin sayesinde duruyor”. Rahmetli Uğur Mumcu daima bunu söyledi, hep bu düşünceyi savundu. Gerçek katillerin ve bağlantılarının ortaya çıkarılması en büyük dileğimiz…

 

FİLM: Yağmur Adam (Rain Man)- Yönetmen: Barry Levinson- Başrollerde: Dustin Hoffman, Tom Cruise.

Gösterime girdiği 1988 yılında, Dünya’da gişe rekorları kıran, iki dalda Altın Küre, dört dalda Oscar alan, filmdeki Raymond rolünü oynamak için, “otizmlilerle” uzun bir süre yaşayan Dustin Hoffman’ın zirve filmi denilebilecek bir beyaz perde klasiği…

 

ROMAN: Sakıncalı Piyade Uğur Mumcu (24 Ocak 24. vefat yıldönümü anısına)

Yakın siyasi tarihimizin “12 Mart” diye adlandırılan ara rejim döneminin çoğu zaman acı, bazen trajikomik yanlarını, kendi yaşadıklarıyla anlattığı bir başyapıt. Yedek subaylık hakkının sudan sebeplerle elinden alınıp, er olarak yaptığı askerlik görevi üzerinden dönemin özeti şeklinde değerlendirilebilecek bir eser…

ROMAN-2: Saatleri Ayarlama Enstitüsü- Ahmet Hamdi Tanpınar (24 Ocak 62. vefat yıldönümü anısına)

Çocukluğu 2. Abdülhamit döneminde geçen, 2. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini de gören Hayri İrdal üzerinden bir doğulumu–batılımı olmak arasında kalan insanların duygu fırtınaları! . İnsanın paraya, popülerliğe, şöhrete verdiği anlamsız değerin, yazarımızın muhteşem üslubuyla anlatımı…

 

ŞİİR: Uğurlar Olsun- Sözler: Ali Çınar, Müzik: Selda Bağcan.

Hemşehrimiz Selda Bağcan’ın, o zil gibi billur sesiyle her zerremize nakşettiği Uğur Mumcu ağıtı…

Bir pazar sabahıydı, Ankara kar altında

Zemheri ayazıydı, yaz güneşi koynunda

(Ucuz can pazarıydı kalemim düştü kana, kalemim düştü kana)

Zalımlar pusudaydı bedenim paramparça

(Ucuz can pazarıydı kalemim düştü kana, kalemim düştü kana)

 

Uğurlar olsun, uğurlar olsun

Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun

Bir keskin kalem, bir kırık gözlük

Yürekli yiğitlere hatıran olsun

 

Çevirdim anahtarı apansız bir ölüme

Şarapnel parçaları saplandı ciğerime

(Ucuz can pazarıydı kan doldu gözlerime, kan doldu gözlerime)

İsimsiz korkuları katmadım yüreğime

(Bembeyaz doğruları yaşadım ölümüne)

 

Uğurlar olsun, uğurlar olsun

Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun

Bir keskin kalem, bir kırık gözlük

Yürekli yiğitlere hatıran olsun

 

YANLIŞ: Depremin şiddeti

DOĞRU: Depremin büyüklüğü

GÜNÜN SÖZÜ: “Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince karıncalar balıkları. Kimin kimi yiyeceğine su karar verir!” Afrika Atasözü

ÜTOPYA: Koyunun ütopyasında her yer çayır, kurdun ütopyasında her yer koyun!..

RÜYA: “Rüya bir yazıdır ve pek çok yazı da rüyadan başka bir şey değildir.” Umberto Eco

YALAN: “Duyanların yanlış anladığı bir gerçekten daha kötü yalan yoktur. William James

HAYAT-MEMAT: Hayat umutsuzluktan umut yaratmaktır.” Yaşar Kemal

ŞADİ-İ ŞİRAZİ’DEN: Darlığa düşersen zayıflık gösterme. Düşmanlarının derisini, dostlarının da kürklerini soy!

TEBESSÜM: Adam hostesi yanına çağırdı ve öfkeyle bağırdı; “Şu pilota söyleyin ikide birde ‘Kemerleri bağlayın’ ışıklarını yakmasın. Ne zaman yaksa, uçak sallanmaya başlıyor…”