Hobbes`a göre;``İnsanlar doğası gereği çıkarcı ,güvensiz ve korkak varlıktır.`` İnsan doğasına ait bunun gibi birden çok teori ortaya atılmıştır , düzeni değiştireceğimizde sadece bir teori üzerinde durmamız yanlış olur o yüzden kasaba halkının yapısından yola çıkarak bir düzen belirlememiz gerekir sevgili amcacım. Kasaba yönetiminde yasaların eksikliğinden ve zayıflığından müzdarıp olduğunu biliyorum, bu yasaları yaparken kasaba halkından yola çıkmamız gerekecektir , başka yerde düzgün işleyen bir yasayı bizim kasabımıza empoze etmeye çalışırsak yanlış olur çünkü o yasalar kasaba halkının doğasına uygun olmayabilir.Kasabayı yönetenden halkına kadar herkes bu yasaya tabi olucaktır . Kasabada demokrasi ciddi sorunlar yaratabilir çünkü çoğunluğun verdiği kararlar her zaman doğru değildir , çokluk sizi felakete de götürebilir , aydınlığada. O yüzden kasabayı kimin yönettiğinin veya hangi sistemle yönetildiğinin bir önemi olmayacaktır çünkü biz kasabamızı inşa ederken `` form``la değil `` öz`` le ilgileniyoruz. Halkımızı bir trene bindirdiğimizde , treni süren `` isimler `` değil yasalar olucaktır. Tren yoldan çıkmaması için en düzgün işleyen yasaları inşa edeceğiz. Sonra ise İnsan olduklarını hatırlatalım , şimdi nasıl diye soracaksın , ben sana hemen söylüyorum amca. Köyün internet bağlantılarını keseceğiz, kasabalıya ise alt yapı çalışması olduğunu söylersin . Kitap okuyana , müzik aleti öğrenene , tarlasını boş bırakmayana ve tekrar ağaçlandırma yapan kişilere şu kadar para vereceğiz diye afiş hazırlatacağız , sadece bununla kalmayıp toplum içinde güler yüzlü , kibar ve saygılı olan kişileri de ödüllendireceğiz , borcu olan kasabalı halkı ise elbet afişe ilgi gösterecektir . Ve bu şekilde bir nebze de olsa insanların ruhunu tedavi edebiliriz . Her şeyi olumlu karşılayan Muhtar Mehmet`in aklında tek bir soru vardı kasaba halkına bu parayı nasıl karşılayabilecekti . Cüneyt onu da düşünmüştü , sponsor bularak parayı karşılayabileceklerdi . Hava artık yavaş yavaş kararmaya başladığında ise kahvehaneden ayrıldılar . Sabah olduğunda Tahran`a gidecek olan yeğenini yolcu ettikten sonra ilk önce kasaba`nın internetini kestirip daha sonra afişleri hazırlatıp köyün belirli yerlerine astırttı. İlk gün herkes Muhtar Mehmet`e afiş için değil internetin neden gittiği ile alakalı şikayet`e geliyorlardı ve herkese aynı şeyleri söylemekten sıkılmıştı. Halen afiş için gelen olmamıştı , galiba afişe ilgi göstermeyeceklerdi... Pek ölü yaratıklar belki de akıllı yaratıklar , boşuna uğraşmak istemiyorlardı. Muhtar Mehmet`in içinde hiç heves kalmamıştı sanki bu afişleri görünmez yerlere asmıştı veya kasabalı görmemezlikten geliyordu .Akşam ezanı okuduğunda artık eve gitmek üzere ceketini alıp çıkacakken muhtarlığın kapısı açılmıştı Muhtar Mehmet arkasına dönüp baktığında bir kadın ve çocuk gördü. Şikayet olabileceğini düşünen Muhtar Mehmet umursamadan ``buyrun``dedi. Kadın ise çocuğunu müzik kulübüne yazdırmak için geldiğini söylemişti . Muhtar Mehmet`in heyecandan gözbebekleri büyüdü ve hemen çocuğun kaydını yaptı . Gün boyunca sadece bir kişi afişe ilgi gösterdi belki de o bir kişi Muhtar Mehmet`i
umutlandırmıştı. Sabah olduğunda dün gelen bir kişinin umuduyla tekrar heyecanla muhtarlığa gelmişti , muhtarlığa geldiğinde Muhtar Mehmet`e şikayetler geliyordu ama afişe ilgi gösterenlerin de sayısı artmıştı. Gün geçtikçe afişlere ilgi artmaya başlamış ve internet şikayetleri azalıyordu.Her şey yolunda giderken bir sevindirici gelişme daha yaşandı , Cüneyt`in sponsor bulduğunu ve kasabaya yeterli miktarda para yollanacağı haberi gelmişti. Kasaba da sanatla , sporla ve kitaplarla ilgilenen kişi sayısı artıyordu , bununla kalmayıp ağaçlandırmalar yapılıp , tarlaları ekmeye biçmeye başlamışlardı. Bu şekilde insanlara gereken ödemeler yapılıyor ve kasabalı borçlarından yavaş yavaş kurtulur duruma geliyordu. Muhtar Mehmet artık her sabah mutlu bir şekilde muhtarlığa giderken tarlada çalışanları , spor ve ağaçlandırma yapanları selamlamadan gitmiyordu. Belirli günler kasaba meydanında müzik aletleri öğrenen kişilerce konserler veriliyor , gölge oyunları oynanılıyor ve meydana sinema kuruluyordu. Kasabalı insanlar artık ruhlarındaki yorgunluğu atmış ve ilk kez aşık olmuş bir insanın enerjisi ve mutluluğu vardı . Kasaba da aylar sonra hava aydınlanır aydınlanmaz kuşlar cıvıldamaya ve insanlar mutlu uyanmaya başlamıştı . Kasaba halkının günleri sanatla , sporla , kitaplarla ve üretim ile geçiyordu . Muhtar Mehmet kasabadaki gelişmeleri yeğeni Cüneyt`e söylemek için bir mektup yazdı:
``Sevgili Yeğenim Cüneyt , yardımlarınla ve fikirlerinle kasabamıza çok yardımcı oldun. Merak etmişsindir , nasıl bir kasaba oldu ? Haksızlıkların olmadığı ,çocukların neşeli , kasaba halkının mutlu ve mesut olduğu bir kasaba. paylaşımın, sevginin , saygının ve üretimin olduğu bir kasaba. Genç kızların istediği saatte dışarı çıkabildiği , doğanın katledilmediği , erkeklerin kadınlara el yerine dansa kaldırdığı , insanların birbirini yargılamadığı , şiddetin ve kavganın olmadığı bir kasaba . Yakında zaman da kasabamıza tekrar gelmen dileğiyle canım yeğenim..