İnsanın doğası kötü , çaresiz ve kararsız varlıktır .İnsanlar başında bir efendi olmadığı zaman iyi ve kötüyü ayırt edemez bu yüzden insanlar ereğe ihtiyaç duyduğundan devlet yapısını ortaya çıkardı , devleti kurdukları andan itibaren ise gönüllü kul olmuşlardır çünkü devletin olduğu yerde insanlar yasaya bağlıdır. Özgürlüğünü devlete veren insanlar; yalnızlık , güvensizlik ve önemsizlik duygusundan kurtulmuş olur. Atasözlerinden de bahsedildiği gibi ``Sürüden ayrılanı kurt kapar`` insanlar yalnız kalmamak ve kendini güvenli hissetmek için sürüyle beraber hareket eder ve böylece bir bukalemun gibi düzenden düzene renk değiştirir. Sürekli renk değiştiren insan , kendi rengini unutarak toplumun kendisine dayattığı renge bürünür. Böylece insan mutlu ve kaygısızdır çünkü toplumla aynı tiptedir toplum değiştikçe insanda değişir. İnsanlar kendisine dayatılan kalıplarının içerisinde sıkışmış durumundadır ama bu durumdan kurtulmak istemez çünkü kalıplarını kırıp içerisinden çıktığı zaman yalnızlaşır , insan yalnızlıktan korktuğu içinde kendisini hep bir kalıbın içerisine sokmaya çalışır . Başkalaşmaktan korkan insan kabuğunu kırıp gelişmek yerine kabuğun içerisinde sıkışarak çürümeye mahkum olur.