217- “Allah, çok minnet edenin sadakasını kabul etmez.”

Minnet, verdiği sadakadan ötürü fakirden yardım beklemektir” denmiştir. Gazali kitabında minneti anlatmak için bu sözü hadis olarak geçmiştir. Fakat ibadetin hangi maksatla yapıldığını bilen ve onu kabul edecek olan da yine Allah’tır. Peygamberimizin gaybı bilmediğini Kur’anı Kerim açıklamaktadır. Bu sözün de İmam Iraki aslı yoktur diye açıklama yapmıştır.

218- “Allah’ın Resulü, fakirin birine bir sadaka gönderdi. Götüren elçiye: “Sadakayı fakir alırken ne diyorsa, onu ezberle” diye emir verdi. Fakir sadakayı aldığında şöyle dedi. “Kendisini anan kullarını unutmayan ve kendisine şükreden kullarını zayi etmeyen Allah’a mahsustur Hamd. Ey Allah’ım! Sen bu fakir kulunu unutmadın, o kuluna da seni unutmamasını müyesser kıl. Elçi bu sözleri peygamberimize bildirdiği zaman Resulüllah: Onun böyle söyleyeceğini biliyordum” dedi.”

Böyle bir şeyi Peygamber niye yapar? Görmediği biri de olsa, fakirin manevi hallerini bildiğini çevresindekiler göstermek için. Bir Peygamberin böyle bir reklama ihtiyacımı olur? Iraki nin mevzu-uydurma dediği hadisleri, İmamı Gazalinin ihyasını tercüme eden uydurma olarak değil de, “Hadis olarak rastlanmamıştır” diye yazar.

219- “Ey meleklerim! Kuluma bakınız! Şehvetini, lezzetini, yemesini ve içmesini, benim için bırakmıştır.”

Orucun sevabını ve ahirette karşılık olarak verilecek mükâfatının çokluğunu anlatan hadis çoktur. Fakat ayetlerde emredilen ibadetler, Allah katında sorumluluk bilincine ulaşıp, yani takva ehli olup ameli salih yapmak için yapılır. Kişi yaptığı ibadetlerle güzel ahlaka ulaşıp ameli salih yaparak mükâfatlara hak kazanır. Ameli salih ise insanlara iyilik etmek, kimseyi incitmemek, acı doyurmak, fakiri giydirmek, yolda kalmışa yardımcı olmak insanların faydalanacağı, çeşme, köprü, yol ve buralarda insanları taşıyacak taşıtlar yaparak toplumun refahına katkıda bulunmak işte bunlar ve daha fazlalarıdır, salih amel. Bu anlattıklarımı teyit eden ayetler, Maun suresindedir:

Dini yalanlayanı görüyorsun değil mi? İşte o yetimi itip kakar. Miskini doyurmaya teşvik etmez. (Çalışmaya gücü yetmeyenin, kendi malında bulunan payını vermez.) İşte bu yüzden olmaz olsun (Böyle) ibadet edenler. Bu gibiler ibadetin amacından gafildirler. Bunlar öyle kimseler ki ibadeti gösterişe dönüştürürler. Ve en küçük yardımı bile esirgerler. (Maun 1-7)

220- “Cennet kapısını çalmaya devam et! Hz. Ayşe sordu: Ne ile? Açlıkla!”

İnsanın karnını aç bırakarak nefsini terbiye edeceği fikri Hind’den İslam’a girmiştir. Aç kalarak kendilerinde olağan üstü hallerin zuhur edeceğine inanan Hint fakirlerinden alınan bu terbiye usulü Sofular eliyle İslam dinine sokulmuştur. Açlığı tavsiye eden sözlerin çoğunu tasavvuf ehli uydurarak hadis literatürüne katmıştır. Bu hadis diye Gazalinin ihyasına giren sözde uydurmadır.

Şaban ayı namazı hakkında:

221- “B u gece de bu namazı kılan kimseye, Cenabı Hak, yetmiş defa nazar eder ve her namaz ile onun yetmiş hacetini giderir. Bu ihtiyaçların en azı da affedilmektir.”

İbn Mace, Hz. Aliden zayıf senetle rivayet etmiştir. Iraki ’ye göre bu sözün hadis olarak aslı yoktur.

222- “Sana bir şey vereyim. Sana bir şey vereyim. Sana bir şey vereyim ki, onu yaptığın takdirde Allah senin günahını evvelinden sonuna kadar affeder. Eskisini ve yenisini bağışlar. Kasten ve yanlışlıkla, gizlice ve açıkça yaptığın günahları affeder. Dört rekât namaz kılacaksın. Her rekâtında Fatiha ile beraber bir zammı sure okuyacaksın. Sonra, “Sübhanellah’i vel hamdü lilla’i ve la ilahe illellah’ü vellah’ü ekber” diyeceksin. Sonra Ruku da iken aynı duayı on defa okuyacaksın. Sonra secdeye varıp, secde de on defa, secde den kalkıp iki secde arasında oturarak on defa, tekrar secdeye varıp on defa, secdeden kalkınca on defa okuyacaksın. Ceman her rekâtta yetmiş beş defa tesbih duası okunur. Dört rekâtı da böyle okuyarak kılınca üç yüz defa tesbihat duası okunmuş olur. Eğer gücün yetiyorsa bu namazı her gün kıl! Gücün yetmiyorsa her Cuma günü kıl. Bu da olmazsa ayda bir defa kıl!

Başka bir rivayette: Kişi namazın başlangıcında “Sübhaneke Allah’ümme ve bi hamdik ve tebare kesmük ve teala ceddük ve tekaddeset esmaük ve la ilahe ğayruk” der. Bundan sonra Fatiha okumadan önce on beş defa, Fatiha’dan sonrakiler de onar defa okur. Fakat birinci rekâtın secdesinden sonra tesbihat duası okumaz.

Tesbih namazı ikişer rekât olarak kılınır. Her rekâtın sonunda ki tesbihattan sonra “Vela havle vela kuvvete illa billah’il aliyyil azim” der.

Hafiz es Sahavi, el Kavlil Bedi de rivayet etmiştir. Buna benzer bir hadis te Merfu olarak İbn Mesut’tan rivayet edilmiştir. İmam Iraki, el Deylemi Müsned-ül Firdevs de çok zayıf olan iki senetle zikrettiğini rivayet etmektedir. Tafsilat için Zebidi cilt 3-sahife: 470-e bak.

Merfu hadis ne demek: Bu itibarla merfû hadisler, sıhhati bakımından sahih, hasen, zayıf hattâ mevzû bile olabilirler. Sıhhat derecesinin ayrıca incelenmesi gerekir (Nureddin Itr, Menhecü'n-Nakd

Yani tesbih namazı hadisi, İbn Mesudun rivayetindeki hadise benzetilerek Merfu kabul edilirse, sahih de olabilirmiş veya uydurmada olabilirmiş. İmamı Gazalinin İhya kitabında ki hadislerin araştırmasını yapıp mevzu-uydurma olanları tespit eden İmam Iraki’ye göre ise çok zayıf olarak kabul edilmiştir. Çok zayıf hadisler ise mevzu veya meçhul hadislerdir. Yani uydurma veya bilinmeyen demektir.

Tasavvuf ve Tarikatlarda henüz büluğ çağına ermemiş çocuklara sıkça cemaatle kıldırılan veya Diyanet görevlilerince Ramazan ayında, Kadir gecesinde veya kandil gecelerinde kıldırılan tesbih namazı hadisi de mevzu hadismiş.

223- “Haram ayların herhangi birisinin bir gününü oruçlu geçirmek oruçlu geçirmek, başka bir ayın otuz gününü oruçlu geçirmekten daha üstündür. Ramazan ayının bir gününün orucu, haram ayların otuz gününün orucundan daha üstündür.”

İslam’i bilgilerde aylarda, günlerde birbirinden üstünlük aranmaz. Kur’an’ı Kerim de bir tek kadir gecesinin fazileti övülmüştür. O da o gecede Kur’an inmesindendir. Hadis tenkitçilerinin ortak kanaati, bazı aylarda veya günler de kılınan namazın veya tutulan orucun diğerlerinden üstün olduğunu veya çok faziletli olduğunu bildiren hadislerin uydurma olduğunu söylemişlerdir. İmam Iraki, bu şekilde bir hadise tesadüf edilmediğini söyler.