Kur'an'ı Kerimin Türkçe kelime karşılığı Meallerinde bir sorun yoktur. Yorumların da farklılıklar vardır. Bunun sebebi de insanların Parça bölük olmasıdır.
Mesela: Şiiler, Hz. Ali'ye, Hz Fatıma ya hitap eden ayetler icat etmeye çalışırlar. İçinde Ehli Beyit geçen ayet bağlamından çıkarıp Peygamberin neslini kutsarlar. Onların günahsız olacağını vurgularlar ve Kur'an'dan bu dediklerine delil olacak ayetler olduğunu iddia ederek ayetlere öyle yorum yaparlar.
Diğeri Ehli Sünnetçiler: Adı üstünde Sünneti öne alırlar. Dinde bütün hükümlerin delillerinin sünnette olduğunu söylerler. Öyle ki, Sünnet olmazsa Kur'an anlaşılmaz derler. Bu nedenle şu anda Kur'an'ın anlaşılarak okunması gerekir diyenlere en büyük tepkiyi bu Ehli Sünnetçiler gösterirler.
Kur'an'a kendi, fikirlerini söyletmek isteyenlerin başka bir gurubu da Tasavvuf ve Tarikatçılardır. Tasavvuf Peygamberimizden 200 sene sonra, Tarikatlar ise 400 sene sonra ortaya çıkmıştır. Ama onlar tasavvufun da, Tarikatın da Peygamber zamanından beri var olduğunu iddia ederler. Hatta, Peygamberimizin vefatından sekiz asır sonra Hindistan da ortaya çıkan Rabıtanın varlığını ayet ve hadisler ile ispata çalışırlar.
Hem itikadi ve hem de ameli mezhepler, Tasavvufçular ve tarikatçılar sonradan icat ettikleri inançlarını, olmadığı halde Kur'an'dan delil gösterme gayretindedirler.
Mesela Şiiler: Ehli beyti, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ve onların soyundan gelenlere has kılarak Ahzap suresi 33. ayetini bunlara delil gösterirler.
Hâlbuki o ayette Peygamberimizin hanımlarından bahsedildiğini Meal okuyan bile anlar. Yine Peygamber soyundan gelen imamların çocuklarının birinin kaybolduğunu ve kıyamete yakın Mehdi olarak geleceğini iddia ederler ama ayetlerden bir delil yoktur. Onlara göre İslam olmanın şartı Kur'an'a ve Ehli Beyte tabi olmak olduğunu söylerler.
Ehli sünnette ki Sünnet düşkünlüğü daha fazladır. Kur'an da olmayanları Sünnetlerle ispat yolunu tutarlar.
Mesela: Ehlisünnet, Hz. İsa inecek der, Mehdi gelecek der. Hızır yaşıyor der. Dinde Recm yani zina edenleri taşlayarak öldürme var der. Ehlisünnetin Kur'an da olmadığı halde Sünnet ile var olduğunu söylediği daha birçok iddia vardır.
Tabii Kur'an da ve hadislerde olmadığı halde Kur'an da ve hadiste var diyerek Tasavvufçuların ve Tarikatçıların da icat ettikleri hurarafeler vardır. Mesela: Şeyhlerinin olmayan kerametlerine delil bulurlar. Nuru Muhammedi, Hakikati Muhammedi, İnsanı Kamil, Mürşidi Kamil, Kutup Gavs ve daha birçok tasavvuf kavramına Kur'andan ve hadisten delil olduğunu söylerler.
İşte Meallerde ki farklılıklar bu inançlardan doğar. Meali yazan kişi, Şia'dan ise onların inançlarını Meallerine sokmak ister. Ehli sünnet ise Kur'an da olmayan inançlarını sanki varmış gibi ayetlere yorumlar yazar. Tasavvufçular yine öyle.
Bu nedenlerle en güvenilir Mealler, kendilerini mezheplerden ve tasavvuftan uzak tutan ve azınlıkta kalan birkaç Hocanın yazdığı Meallerdir.
Fakat onları da Mezhepçi ve Tasavvufçu Mealciler hemen peşinen sapık ilan ederler. Mealler arasında ki kargaşa daha çok buradan doğar. Siz buna göre Meallerinizi seçin derim Vesselam.