AL-İ İMRAN SURESİ

134-O (muttakiler) ki bollukta da darlıkta da infak ederler; öfkelerini kontrol altında tutarlar ve insanların hatalarını bağışlarlar; zira Allah iyilik edenleri sever.

Mustafa İslamoğlu Meali
Âl-i İmrân Suresi 134. Ayet Açıklaması
Zımnen: Darlıkta veremeyenler varlıkta hiç veremezler. Elinize fazla servet geçince onu faizle çoğaltmayı değil, zekât ve infakla çoğaltmayı düşünün! “Artış” anlamına gelen riba servetin miktarını artırır fakat ruhunu öldürür. Diri servet sahibini sırtında taşırken, ölü serveti sahibi sırtında taşır. Yine “artma” anlamına gelen zekât görünürde malın miktarını azaltırken, hakikatte bereketini artırır.

135-Ve onlar utanç verici bir iş yaptıkları veya varlık sebeplerine aykırı bir davranışta bulundukları zaman, Allah'ı hatırlar ve günahlarının affı için yalvarırlar. Zaten Allah'tan başka kim günahları affedebilir? Onlar işledikleri günah ve hatalı işlerde de bilerek ısrar etmezler."

Mustafa İslamoğlu Meali
Âl-i İmrân Suresi 135. Ayet Açıklaması

Günahta ısrar, günah işlemekten daha büyük günahtır. Zira bu, günaha aldırmamanın bir sonucudur. Günaha aldırmamak ise, vicdanın kör, imanın pasif oluşunun bir göstergesidir.


138-Bu Kuran, insanlar için hakikati ifade eden bir bildiridir ve sorumlu davrananlar için doğru yol rehberi ve nasihattir.

Mehmet Türk Meali
Âl-i İmrân Suresi 135. Ayet Açıklaması

1 İbnu Abbâs’tan gelen rivayete göre; “hurma satan birine güzel bir kadın geldi. Kadın, alışverişini yaptıktan sonra, adam onu kucaklayarak öptü. Ancak hemen bu davranışından dolayı pişman oldu ve Hz. Peygamber (s.a.v)’e gelip durumu anlattı. Bu olay üzerine bu ayet nazil oldu. (Vahidi)


139-Ü,,(Ey inananlar zalimlere, yeryüzünde fesat çıkaranlara karşı) gevşemeyin, (yaptıklarından dolayı da) üzülmeyin! Eğer (gerçekten) mü'minseniz mutlaka onlara galip geleceksiniz (ve inandığınız sürece de galip gelmeye/üstün olmaya devam edeceksiniz)."

Cemal Külünkoğlu Meali
Âl-i İmrân Suresi 139. Ayet Açıklaması
Allah; üstün olmayı iman etmeye değil, mü’min olmaya bağlıyor. Eğer “mü’minseniz üstünsünüz” diyor. Çünkü inanmakla mü’min olmak aynı şey değildir. Allah’ın inanılmasını emrettiği esaslara iman etmek, Kur’an’ın tanımına göre mü’min olmak için yeterli değildir. Kişi imanın gereklerini icra ederek Allah’ın istediği şekilde hayat nizamı oluşturursa gerçek manada mü’min olur. 

142-Allah, [kendi yolunda] üstün çaba gösterdiğinizi ve zorluklara karşı sabırlı olduğunuzu görmedikçe cennete girebileceğinizi mi sanıyorsunuz? 
Muhammed Esed Meali

Âl-i İmrân Suresi 142. Ayet Açıklaması
Lafzen, “Allah, aranızdan ... cihad edenleri ve zorluklara karşı sabır gösterenleri görmeden ...”. Allah, her şeyi bilen olduğundan, O’nun bir şeyi “görmemesi”, elbette, atıfta bulunulan olayın veya şeyin henüz meydana gelmediğini veya hâl-i hazırda mevcut olmadığını gösterir (Zemahşerî).

144-Hz.) Muhammed, ancak bir elçidir. Ondan önce de nice elçiler gelip-geçmiştir. Şimdi O ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? (Kaldı ki) İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah’a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir."

Cemal Külünkoğlu Meali
Âl-i İmrân Suresi 144. Ayet Açıklaması

Muhammed ismi bu âyetle beraber Kur’an’da dört yerde geçmektedir. 33/40, 47/2, 48/29
Bu âyet, Hz. Peygamber’in de diğer peygamberler gibi fani olduğunu ve onun da bir gün gelip mutlaka ukbâ âlemine göç edeceğini ve Allah’ın dininin ve davasının onunla yok olup gitmeyeceğini anlatmaktadır.
Uhud Savaşı’nda Hz. Peygamber’in vefat ettiği söylentileri üzerine birçok Müslümanın savaşı terk etmeye yeltenmesi ve hatta bazılarının teslim olmaya kadar işi götürmesi üzerine bu âyet nazil olmuştur. Hz. Peygamber’in vefatının hemen ardından vahyin sona erdiğini düşünerek ümitsizliğe kapılan, manevi anlamda demoralize olan bazı Müslümanlar da bu âyetle teselli edilmiştir. 


145-Hiç kimse, tayin edilmiş belli bir vadeden önce, Allah'ın izni olmadan ölmez. Kim dünya nimetini isterse kendisine ondan veririz, kim de (faydalı ve güzel yaşantısıyla) âhiret nimetini dilerse ona da ondan veririz. Ve şükredenlere muhakkak karşılığını vereceğiz.

Cemal Külünkoğlu Meali
Âl-i İmrân Suresi 145. Ayet Açıklaması
Atalarımız ‘hasta yatan değil vadesi yeten ölür’ diye çok güzel bir söz söylemiştir. Ayetten de anlıyoruz ki kimin ne zaman ve nasıl öleceğini Allah’tan başka kimse bilemez. Ayette ayrıca ölümün herkes için ve kaçınılmaz olduğunu aklımızdan çıkarmamamız, dünyanın geçici nimetlerine dalıp ahireti unutmamamız gerektiği ifade ediliyor.

147-
Mehmet Okuyan Meali
Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti: “Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla. Ayaklarımızı sabit tut! kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!”

Mehmet Okuyan Meali
Âl-i İmrân Suresi 147. Ayet Açıklaması

[İsrâf], işlerdeki aşırılık ve taşkınlık demektir. Günahların bağışlanması duası için bkz. Bakara 2:286; Âl-i İmrân 3:16, 147, 193; A‘râf 7:151, 155; İbrâhim 14:41; Mü’minûn 23:109, 118; Şu‘arâ 26:86; Kasas 28:16; Sâd 38:35; Mü’min 40:7; Haşr.

148-
Mustafa İslamoğlu Meali
Bunun ardından Allah onlara, hem bu dünya ödülünü hem de âhiret ödülünün en güzelini bahşetti: Allah iyilik edenleri sever.

Mustafa İslamoğlu Meali
Âl-i İmrân Suresi 148. Ayet Açıklaması

Krş: 42:20: Ahireti bırakıp da sadece bu dünyayı isteyenlere, dünyadan bir şeyler verileceğine, fakat âhiretten onların pay alamayacağına delâlet eder. Krş: “kim ki, ‘hemen şimdi ve burada’nın geçici hazlarını dilerse, Biz de onun payını burada hızlandırır, dilediğimiz kimseye istediğimiz kadar veriveririz; ne ki sonunda ona cehennemi tahsis ederiz (de), o kınanmış ve gözden çıkarılmış biri olarak orayı boylar.” (17:18).

149-
Hayrat Neşriyat Meali
Ey îmân edenler! Eğer inkâr edenlere uyarsanız, sizi ökçeleriniz üzerinde geriye(küfre) çevirirler de hüsrâna uğrayanlara dönersiniz.

Hayrat Neşriyat Meali
Âl-i İmrân Suresi 149. Ayet Açıklaması

(1)Bu âyet-i celîle, Uhud’un sıkıntılı vaktinde münâfıkların Müslümanlara: “Kardeşlerinizin dînine dönün! Muhammed eğer peygamber olsa idi öldürülmezdi!” demeleri üzerine nâzil oldu. (Beyzâvî, c. 1, 184)