Bu köşede müteaddit defalar (naçizane) yazmaya-uyarmaya gayret ettik! Bu gidişatın sonunu iyi görmediğimizi, “maslahat” uygulamalarla kangrenin önlenemeyeceğini vs... Hayat pahalılığının dayanılmaz hale geldiği, işsizliğin, atanamayan öğretmen ve diğer meslek gruplarının can sıkıntısının had safhaya ulaştığı, en basit tartışmaların cinayetlere vardığı günümüz yaşantısında, iyi-kötü bir keyfimiz var(dı)!.. Adına futbol dediğimiz bu keyif, korkarız ki elimizden kuş olup uçmak üzere! Yine bahsetmiştik, daha mürekkebi kurumadı; dünyanın beş büyük liginde bizde yaşananların hiçbirisine rastlamak söz konusu bile değil. “Perşembenin gelişinin, çarşambadan belli olmasıdır” mevcut olan biten. “Kırık camlar teorisini” hiçe sayarsanız,  “Ne şiş yansın ne kebap” düşüncesiyle “Trabzon olayları” son olmayacaktır; bunu öngörmek asla kehanet sayılmamalıdır! Konuyu çok uzatmadan birkaç cümleyle bağlamak gerekirse; böylesi bir ortamda yakın ara oynanacak olan iki Fenerbahçe - Galatasaray maçını mevcut koşullarda kaldırabileceğimizi zannetmiyorum! Yapılacak “rasyonel” uygulama “Süper Kupa Finali’nin” bu yıla mahsus iptali olmalıdır. Her iki kulüp birlikte bu kupayı “Anıtkabir” müzesine koymalıdırlar. Bir sözümüz de “istifa ve görevden alma” üzerine; Süper Kupa finalinin Suudi Arabistan ayağından tutun, bu kadar rezaletten sonra hala herkes yerinde, hala tek bir istifa ya da görevden alınma yok, “pes ”ten öte bir şey demek “namümkün”!..

NOT: 25 Mart 2009, on beş yıl önce elim bir helikopter kazasında kaybettik onları; Muhsin Yazıcıoğlu, Erhan Üstündağ, Yüksel Yancı, Murat Çetinkaya, Gazeteci İsmail Güneş ve Pilot Kaya İstektepe. Acılarının sıcaklığını hala yüreğimizde yaşıyoruz. Ruhları şad olsun, rahmetle, saygıyla anıyoruz.

NOT 2: Günümüzün birçok komedi sanatçısına rol modeldi o, “Cilalı İboSadri Alışık. 18 Mart 29. vefat yıldönümünde özlemle anıyoruz, ruhu şad olsun.

FİLM: Devlerin Aşkı. Yön: George Stevens. Başrollerde: Elizabeth Taylor, Rock Hudson, James Dean. Yapım Yılı: 1956. Elizabeth Taylor, ya da en bilinen adı ile “Menekşe gözlü yıldız Liz”’in vefatının 13. yıldönümü anısına. Farklı boyutlardan gelen iki karakterin beklenmedik bir şekilde bir araya gelmesiyle başlayan bir hikâye. Bir devin kendi dünyasında yaşayan devasa bir varlık olduğu düşüncesiyle büyülenmiş bir insan ile insan boyutunda birinin devlerin dünyasına adım atmasıyla oluşan bu karşılaşmanın dönüştüğü büyük bir aşk öyküsü. Fantastik öğelerle zenginleştirilmiş bir beyazperde klasiği…

ROMAN: Çankaya – Falih Rıfkı Atay (20 Mart vefatının 53. yıldönümü anısına)

Prof. Celal Şengör’ün ifadesi ile, “okumayanların çok şey kaçırdığı” bir şaheser. 1923-38 arası aralıksız 15 yıl Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında olan Falih Rıfkı’nın kaleminden muhteşem bir başyapıt…

 

ROMAN 2: Suyu Arayan Adam- Şevket Süreyya Aydemir (25 Mart vefatının 48.yıldönümü anısına)

Halkın kendi arasında “Büyük Harp” diye nitelediği 1. Dünya Savaşı yıllarını, sonrasını ve Cumhuriyet dönemini acı gerçekleriyle anlatan bir şaheser. Kendisi aslında bir öğretmen olan Şevket Süreyya’nın bizatihi yaşanmışlık öyküsü. Büyük yazarımızın diğer romanlarında olduğu gibi, “şahsına münhasır” üslubuyla Türk Edebiyatının müstesna eserlerinden birisi…

 

ŞİİR: Âşık Veysel’e selam- Bedri Rahmi Eyüboğlu dizeleriyle vefatının 51. Yıldönümün ’ünde Büyük Usta’nım  (21 Mart) anısına saygıyla, özlemle…

 

 İki gözünde iki zindan

On parmağında on çeşme nur

Yüreği yanmış tutuşmuş

Sivas’tan bir âşık gelir.

 

Kara diken tırmalama yüzünü

Deli poyraz köstekleme hızını

Dağlar taşlar incitmeyin dizini

Yedisinde kaybetmiş iki gözünü

Sivas’tan Âşık Veysel gelir.

 

Sekizinde düzenlemiş sazını

Dokuzunda düşmüş garip yollara

Sazına banmış sözünü

Acısını, sızısını ekmeğine katık etmiş

Pençe vurup sarı teli inletmiş

Dağlar çiçek açmış Veysel dert açmış

Elinde sazı var dut dalından

Bir kara gün dostu tutmuş elinden

Dağlar taşlar hoşnut kalmış dilinden

Yol verin ağalar yol verin beyler

Bu gelene Veysel derler.

 

Saz petek misali, söz de bir arı

Beraber uğraşıp yapmışlar balı

Veysel bu sırra mazhar olmuş

İki sanat bir gönülde birleşmiş

Samanlık seyran olmuş.

 

Ama sadece sanat sevgisi mi dersin

Veysel'i Veysel eden?

Usta olmak yeter mi dersin sazın sapına kadar?

İşin içinde zokayı yemek var

Yedisinde kaybetmese iki gözü

Ne tadı kalırdı şu beytin ne tuzu

Kuş olsaydın kurtulmazdın elimden

Eğer görse idim göz ile seni..

 

YANLIŞ: Küsür

DOĞRU: Küsur

 

GÜNÜN SÖZÜ: “Allah’ın bize verdiği en büyük nimet, malik olduğumuz halde, malik olduğumuzu bilmediğimiz kuvvetleri, bir gün kendimizde bulmak kudretidir. Şevket Süreyya Aydemir - Suyu arayan adam

ÜTOPYA: Sağlık bakanlığı, ülkeyi vuran kuraklık ve salgın hastalıklar sonucunda Terravenenum nüfusunun beşte bir oranda azaldığı, bunun ise kalanlar için daha çok kaynak anlamına geldiği müjdesini halka verdi!

RÜYA: “Bu kadar kolay harcamazdım rüyalarımı/Kırmızı çantamda bayram harçlıklarım olmasa.” Didem Makak

YALAN: “Yeryüzünde yalan hiç olmasaydı doğruyu söylemek de bir meziyet addedilmeyecekti. Türker Armaner

DELİ: “Yazmasaydım deli olacaktım.” Sait Faik Abasıyanık

HAYAT-MEMAT: “Hayat denen oyunun hangi perdesinde olursa olsun, zihin hep oyunbozan rolünü oynar.” Emil Mihai Cioran

ŞADİ-İ ŞİRAZİ’DEN: Bir zalimi bütün bir gün uyuyor gördüm. Dedim ki: Bu bir fitnedir, iyi ki uyuyor. Uyuması uyanıklığından daha iyi olan kimsenin böyle kötü yaşayacağına ölmesi daha hayırlıdır.

TEBESSÜM: Nasrettin Hoca’dan: Hocanın eşeği ölmüş, ne ağlama ne ağlama! Hoca feryat figan ağlıyor, konu komşu der ki; “Yahu Hoca, daha yeni karın öldü bu kadar ağlamadın, bir eşeğe bu kadar ağlanır mı?”  Hoca cevap verir: “Sizi gidi köftehorlar, karım öldüğünde hepiniz teselli edip, sana yeni karı alırız dediniz. Şimdi biriniz dediniz mi Hoca canın sağ olsun, sana yeni eşek alırız!..”