Seneler önce bir radyo proğramında, bu güzel aile hikâyesini dinlemiştim. Aile içinde karşılıklı anlayış, ve kıymet bilmek.

Çok eski bir hikaye.

Çok geçmişte, devlet dairesinde çalışan bir katip varmış. Mesai bitince, evinin alış verişini yapar, doğru evine gidiyormuş. Oysa mesai arkadaşları, topluca dışarda vakit geçiriyorlarmış. Evine gitmek için sabırsızlanan arkadaşlarına, sende bizimle gelsene, ne var böyle, işle ev arasında mekik dokuyacak, deyip onun da aralarına katılmasını  istiyorlarmış. Fakat kâtip, onların ikna etme çabalarına  karşılık, eşim, çocuklarım yolumu gözler, ilerde bir gün elbet ben de sizinle gelirim diyormuş fakat, yine evine gidiyormuş. Arkadaşları, sen ne kadar eşine bağlı, sadık, ve ne kadar iyi bir insansın deyince, yok iyi olan, eşimdir diyormuş. Arkadaşları da, yok iyi insan olan sensin, istersen bir terslik  provası yap, gör bakalım iyi olan kimmiş  diye, kâtibe akıl veriyorlarmış. Katip bir gün, görevli çalışanla evine bir tavuk göndermiş, yengene söyle, ben bu gece eve geç gideceğim demiş. Evine her zaman olduğu gibi, vaktinde gitmiş. Kapıyı çalmış, kapıyı güler yüzle eşi açmış, hoşgeldin beyim demiş. Kâtip, yüzü asık biraz da sinirli, taklidi yaparak, eve tavuk gönderdim tavuğu pişirseydin demiş, pişirdim demiş, suyuna da çorba yapsaydın demiş. Yaptım demiş. Yanına da pilav yapsaydın demiş. Yaptım deyince,  katip daha da sinirli davranarak, ziftin pekini de yapsaydın bari deyince, eşi divan örtüsünü kaldırıp kapaklı tabağı çekmiş, onu da yaptım beyim demiş. Bunun üzerine katip eşinin boynuna sarılıp, benim güzel huylu karıcığım, evliliğimiz de iyi olan, güzel ahlâklı olan, ben değilim, sensin demiş. Eski yıllar da, ahşap evlerde fareler çıkıyormuş, fareler için, ziftin peki diye bir karışım hazırlanıp, uygun köşelere koyuyorlarmış. Bizim aile büyüklerimiz, evlilikte uyum için, iki cambaz bir ipte oynamaz diyorlardı. Anlattığım hikâye, evlilikte uyum hikâyesi, bu hikâye, günümüz gençliğine, bu zamana pek uygun değil, bu hikayeyi sadece büyükler anlıyabilirler. Artık nasıl olsa evlendik, karşılıklı, kadın veya erkek, kimin yaptığı hiç önemli değil, ben ne dersem o olacak, ne istersem yapabilirim, ve yaptırabilirim demek, iki taraf için de uygun değildir. Sevginin yanına  en  çok da saygı, anlayış, sabır, hoşgörü yakışıyor, birara da mutlu yaşamak için karşılıklı sabır ve hoşgörü gerekiyor. Evlilikte iki ayrı aile terbiyesinde  büyümüş, kız ve erkek bir yuva kuruyor, örnek verecek olursak, biri bağ gülü, diğeri dağ gülü, biri elbebek gül bebek büyümüş,  bir diğeri hasbelkader farklı bir aileda büyümüş ve bu iki genç bir yuvada baş göz olmuşlar, artık bundan sonrası  bu evlilik gemisini birlikte yürütmek için iki gencin de, elele vererek çaba göstermeleri gerekiyor.