Aklın kör kuyusu olan önyargı ile ilgili söylenmiş güzel birkaç söze kulak verelim;

            "Bilinçsizce geliştirilmiş önyargılar, alışkanlıklar ve bağnazlıklar insanı her durumda hakikatten uzaklaştırır!" Atasoy MÜFTÜOĞLU       

            “Kötü olan önyargı değil, önyargının sonyargı olmasıdır!” İbrahim PAŞALI

            “Ne kadar hazin bir çağda yaşıyoruz, bir önyargıyı ortadan kaldırmak atomu parçalamaktan daha güç!”Albert EİNSTEİN     

            “Allah’ın bile insanlar hakkındaki hükmünü ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken… Biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek, iki-üç yazı okumak, birkaç dedikodu dinlemekle yargılama hakkına sahip olabiliyoruz!” Dale CARNEİGE

            Akleden, fikreden, fehmeden ve fıkheden kul önyargıdan uzak olur. Aklımıza vahiyle abdest aldırmalıyız ki düşünce, gönül ve ruh dünyamız doğru zemine otursun. Kur'an bu mana da bize yol gösterici bir kitaptır. Bize yol ve yöntem gösteren, eğriyi doğrudan ayırmaya yarayan ölçü, mihenk ve ayar veren Kur'an'dır. Bugün değersizleşen, duyarsızlaşan ve dünyevileşen değer yargılarına sahip bir toplum olarak Kur'an'a ihtiyacımız çok daha fazladır.

            Açısı tam olmayan, yönü/istikameti Kabe olmayan, fikirsel, zihinsel ve düşünsel olarak alaboraya tutulmuş, bilinç savrulması yaşamış, ideolojik körlükler ve saplantılara maruz kalmış birey ve toplumların geleceğe dair sağlam adım atabilmeleri imkansızdır.   Bundan tam 14 asır evvel bedevi bir halkı medenileştiren, vahşi bir topluluğu vahyileştiren, eşkıya bir kavmi evliya kılan peygamberin vahye tutunması ve vahiyle yürekleri yoğurmasındandır.

            Bizlerde bugün vahye tutunarak her türlü egolarımızı yenebilir, her türlü önyargılardan kurtulabilir, insana insan gözüyle bakabilir ve müslümana kardeş diyerek sarılabiliriz. Zalimi hasmımız, mazlumu dostumuz biliriz.

            Egolarımızı frenleyemezsek, taklitci, bananeci, kibirli ve önyargılı bir tavır sergilersek gücümüzün kırılacağı ve birlikte yok olacağımız aşikardır.

            Kısaca; Biz birbirimizi Allah için sevmek zorundayız. İçimizde ki zalime, Kabil'leşen duygulara dur demek ve Habili dürtülere geçit vermek zorundayız. Zira Habil demek akletmek, barış, sevgi, kardeşlik ve merhamet demektir. Kabil demek ise zorbalık, kavga, kaos, kargaşa, düşmanlık, kin, nefret ve öfke demektir.

            Hangi meşrepten, mezhepten ve meslekten olursak olalım şeytanın iç güdülerimizi ayartıcı tuzağına düşmemeliyiz.

            Zira; Doğru düşünmenin doğru karar vermenin ve doğruları hakim kılmanın temelinde önyargısızlık yatar.