Nobel Edebiyat Ödüllü Kolombiyalı yazar olan Gabriel García Márquez; "Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, güvenmeye devam et.
Ama kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat et!” der.
"Seni en çok üzen şeyler nelerdir?" derseniz.
Derim ki..
"Ekmede yok biçmede yok. Ama yemede içmede en ön safta olanlar!" derim. "Böylesi adamların özellikleri nelerdir?" derseniz..
Derim ki;
1- Hep köşeleri kapmışlardır.
2- Etkin ve yetkin konuma gelmişlerdir.
3- Hep kendilerine çalışmışlardır.
4- Kendilerini vazgeçilmez görmüşler, yerlerinin doldurulamayacağını düşünmüşlerdir.
5- Davanın sahibinin kendilerinin olduğunu iddia etmişlerdir.
6- Hep kendi etraflarına çalışmışlardır.
 7- Olumlu yada olumsuz tüm eleştirilere kapıyı kapatmışlardır.
8- Kendilerini seçilmiş sınıf, maiyetinde bulunanları ise gönüllü köleleri görmüşlerdir.
9- Nereden geldiklerini unutmuşlardır.
10- Kendilerini geliştirmekten acizdirler. Başkalarının akıllarına hiç ihtiyaç duymazlar. Ortak aklı hiç devreye koymazlar.
11- Hep kendilerinden üste olanlara bakarak kıyas yapmışlar ama alttakilerin ne halde olduğunu düşünmemişlerdir.
Ve en kötüsü de
12- Empati (nefis muhasebesi) denilen kültürden kendilerini yoksun bırakmışlardır.
Lao Tzu der ki; "Depresyondaysanız, geçmişte yaşıyorsunuz, Endişeliyseniz, gelecekte yaşıyorsunuz, Kendinizle barış içindeyseniz, şu anda yaşıyorsunuz!"
Sonuç itibariyle böylesi bir yapılanma içerisinde olan bir kimseden ve özellikle de kendisi ile barış içerisinde olmayanlardan değer üretmesini, toplum yararına iş oluş ve olumlu eylemler üretmesini beklemek ve başarıyı yakalaması hamhayallik olur...
Selam ve dua ile!..