Şükredecek o kadar şeyimiz var ki!.
Aklımız, imanmız, Kur’an’ımız, Dini Mübin olan İslamımız, Müslüman bir çevrede yaşıyor olmamız, peygamberimiz...
Düşünsenize böyle bir gerçekle içiçe yaşıyoruz. Böylesi lütufları, ihsanları, nimetleri Rabbimiz biz kullarına lütfetmiş. Daha ne isteriz?
Duyarsızlık, değersizlik, dünyevileşme almış başını gidiyor.
Bananecilik, bireysellik, boşvermişlik, bencillik had safhada
İnsanlar “Allah ne der?” gerçeğiyle yüzleşmeyi bırakmış “El alem ne der?” baskısı altında.
Bir insan Kur'an gibi bir hayat kitabına sahip olsun da onu okusun araştırsın hayatını onun anlamı ile anlamlandırsın da umutsuzluğa düşsün ha. Kendini bitik zannetsin ha. Kendini küçümsesin ha. Şaşarım üzülürüm onun haline vallahi billahi! Bir insan gökyüzünün öğrencisi yeryüzünün öğretmeni olan, Rabbimizin alemlere rahmeti gereği gönderdiği bir peygamberin ümmeti olma iddiasında bulunsun da hala kendi hayatına bir rota çizemesin, bir yol haritası belirleyemesin. Şaşarım onun aklına vallahi billahi!.. Bir insan hem "Ben Müslümanım!" diyerek Müslümanlık iddiasında bulunsun hem "Hayatım ve ölümüm, namazım ve tüm ibadetlerim alemlerin Rabbi olan Allah(cc) içindir!' (En’am Sur, 6/162)ayetini and niteliğinde her gün tekrar etsin. Ama öte yandan insan ile islam arasına duvarlar örsün, uçlarda gezsin, ifrat ve tefrite kaçsın. Ve hatta insanlığın en son kurtuluş adası olan İslam dininden insanları soğutsun. Nasıl olabilir böyle birşey?.. Bir insan her namazını kıldığında, her Kur'an okuduğunda hatta her nasihate başladığında Hucurat Suresi'nin 13. Ayetini okusun. Rabbimiz; "Ey insanlık! Sizi bir erkekle bir dişiden yaratan Biziz; sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki tanışabilesiniz. Elbet Allah katında en üstününüz, O’na karşı sorumluluk bilinci (takva) en güçlü olanınızdır!" buyuruyor desin ama kibir abidesi kesilsin, insanları hor hakir görsün, ötekileştirsin, ‘Ben!’, ‘Ben!’, ‘Ben!’ desin, gösteriş budalası kesilsin. Mümkün mü böyle bir şey? Bir insan hem vasat bir ümmet olmanın gerekliliğinden bahsetsin hem her platformda Bakara Suresi'nin 143. Ayetini mealen; "İşte böylece sizin dengeli bir ümmet olmanızı istedik ki, insanlığa örnek ve model olasınız ve Elçi de size örnek ve model olsun!" okusun ama söylem ve eylemleri dengeli/ölçülü olmasın. Rabbimiz bizlerden böylesi bir toplum oluşturmamızı isterken o uçlarda gezsin, şeytanın adımlarını izlesin, zalimlerin değirmenine su taşısın.
Olur mu böyle bir şey? Olamaz, olmamalı!...
Ne olmalı peki?
Olması gereken olmalı!..
Kısaca; Allah(cc) ne diyorsa o olmalı, peygamber(sav) ne buyurmuşsa o olmalı, kitap ne mesaj veriyorsa o olmalı, insanlık ve müslümanlık ne gerektiriyorsa o olmalı!...