İnsanız. Hata ve kusurlarımız elbette çok. 

İnsan nisyan iledir. İnsanın hatası kusuru günahı olmasaydı insan olmaz elbette melek olurdu.

Hiçbir insan melek değildir. Melekler ayrı insan ise ayrı vasıfta yaratılmıştır. İnsan melek olmadığına göre ondan melekçe tavırlar beklemekte doğru değildir!.

 "Melek gibi insan!" diye tabir ettiğimiz insanın bile yüzlerce hatasına şahit oluruz. 

 Melekleri melekut halleri ile insanı ise insani halleri ile kabullenmek durumundayız.

Meleklerden insani hal beklemek, insandan ise melekleşmesini beklemek eşyanın tabıatına aykırıdır. 

 İnsandan melekleşmesini beklemek "Hani bunun kanatları?" sorusunu, Meleklerden de insanlar gibi olmasını beklemek "Hani bunun elleri, ayakları?" sorusunu aklımıza getirir.

Bu sorular cevapsız kalacağına göre bize düşen de insandan insanca haller beklemektir. İnsanların mükemmel olamayacağını, her an hata yapabileceğini düşünmektir. 

Hatalar, kusurlar, yanlışlar, günahlar, isyanlar, başkaldırışlar, şimarıklıklar, aşırı istekler, dengesizlikler, vurdumduymazlıklar, boşvermişlikler, cahillikler, bedevice haller, düşükce hareketler, bananeci tavırlar, kibirlenmek, gururlanmak, yetinmemek, aşırı hırs ve istekler, öfkelenmeler, kendi kendine yettiğini zannetmeler, hesapsız garezsiz haller, dengesiz tavırlar vs. hep insanlık halleridir.

İnsan iyilik ve kötülük üretebilen, çirkinlik ve güzellik sergileyebilen, doğruyu bulabilen yanlışa kapılabilen, hakka teslim olabilen batıla da kucak açabilen bir varlıktır.

İnsana düşen hata yapması ama hatalarından ders çıkartmasıdır. Yanlış yapması ama yanlışlarından hemen dönebilmesidir. İsyan etmesi ama isyanının hemen ardından tövbe etmesi ve kendini çabucak toparlamasıdır.

Şöyle çevremize bir bakıyorum da adeta yaşadığımız ortamları birbirimize zindan etmek için yarış halindeyiz. Nasıl mı?

Sizde şöyle olan bitene bir baktığınız zaman bu konuda bana hak verecek misiniz bilmiyorum.

Alacak verecek davalarımız nasıl sonuçlanıyor?

Miras paylaşımlarımız neticesinde hala birbirine dost kalabilen akrabalıklar var mı?

Boşanmış olan eşlerin birbirine karşı sergiledikleri akılalmaz tutumlar ne alemde?

Ortaklıktan kopanların birbirlerine söyledikleri ağır sözler.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. 

Mesela belli meslek gruplarının piyasada pek iyi şöhretleri yoktur. Bunu herkes bilir. İsim vermeye de gerek yok. 

 A. Hamdi Tanpınar 'Mahur beste' adlı eserinde der ki; "Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur!"

İnsan insan ilişkilerini, insan doğa ilişkilerini, insan kurum ilişkilerini, insan ile meslek bağlarını sağlıklı bir zemine oturtmak insandan geçiyor.

Amir memur, öğrenci öğretmen, imam cemaat, işveren işci, yöneten ile halk, müşteri ile esnaf, anne baba evlat akraba bağları vs bütün bunların sağlıklı bir zemine oturması için, anlaşmazlıkların çözümsüzlüklerin en az zayiatla neticelenmesi için insanın fabrika ayarlarına dönmesi şarttır.

İnsan insan olmalı, insan kalmalı, insani değerler peşinde koşmalı, erdemli tavırlardan vazgeçmemelidir.

Zira insan/lık olarak bizler kötülükleri bitiremeyiz ama iyilikleri çoğaltabiliriz!.

Nasıl mı?

Dengeli, ölçülü, ortayolu takip ederek, vasat ümmet olmanın gereğini yaparak. İfrat ve tefritten kaçınarak. Uçlardan uzak durarak. Hırsla, öfkeyle, hasetlikle, intikamla, enelik duygusunu kabartarak, daha çok biriktirme arzusu ile değil!..

Anlayana sivrisinek saz demişler. Mahmut Kısa'nın mealinden Tekasur Suresi 1. Ayetle konuya nokta koyalım. Düşünmek, tefekkür etmek dua ve niyeti ile ;

"Daha çok mal, servet, makâm, şöhret elde etme tutkusuna kapılarak dünyanın gelip geçici zevklerini çoğaltma yarışı ve bunlarla birbirinize karşı üstünlük taslama hastalığı, sizi öylesine derin bir gaflete düşürdü, insânî ve ahlâkî değerlerden uzaklaştırarak o kadar oyaladı ki...! "

Selam ve dua ile!..