Günlük yaşantımızda üstlendiğimiz veya üstlenmemiz gereken o kadar çok rollerimiz var ki. Bu roller; çocuk, anne-baba, kardeş, eş, arkadaş, yönetici vs. günlük yaşantımızda bu rollerden sadece birine değil birkaçına bürünebiliriz. Yani anne- babayken aynı zamanda çalışan aynı zamanda eş, aynı zamanda arkadaş rolünü taşıyabiliriz.
Bu rollerin her biri yaşamımızın birer parçasıdır. Üstlendiğimiz rollerin bazılarını benimseyip severken bazıları bizi fazlasıyla yorabilir, strese sokup mutsuzlaştırabilir. Bu noktada kendimize şunu sormalıyız: "Hayatımda yaşadığım rolleri ya da yaşadığım sıkıntıları ben istediğim için mi yaşıyorum?” yoksa “toplumun bu şekilde yaşanması gerektiği ile ilgili yaptırımından dolayı mı yaşıyorum?”
Bazen rollerimizi üstlenirken anne- babamızın, arkadaşımızın, işverenimizin yani çevremizde ki kişilerin o rol hakkındaki fikirlerini, söylemlerini o kadar değerli, o kadar önemli bulup öylesine benimseriz ki o rol hakkında ‘ben’ ne düşünüyorum, ben ‘ben’ olarak o rol içinde nasıl olurum’u unutuyoruz. Ve ilerleyen süreçte bu durumun farkında olarak veya farkında olmadan bazı problemler yaşıyoruz. Çünkü bu şekilde davranarak kendi benliğimizden uzaklaşıyoruz. Şimdi sizden istediğim kendinize şu soruyu sormanız: ‘ hayatımdaki rollerin hangisinde ben ‘ben’ gibi davranıyorum’ ve cevap bulduktan sonra hayatınızı kendi isteklerinizi, düşüncelerinizi göz ardı etmeden ve kendi benliğinizle çelişmeden yaşamanız dileğiyle.