AL-İ İMRAN SURESİ-14-15-16-17-18-19

14-Kadınlar, oğullar, altın ve gümüşten birikmiş hazineler, soylu atlar, sığırlar, arazilere yönelik tutku ve dünyevi zevkler insanoğlu için çekici kılınmıştır. Bütün bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak (ve temelli kalınacak) güzel yer Allah katındadır."

15-De ki: “Size bunlardan (dünyevi zevklerden) daha hayırlısını haber vereyim mi? Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlar için Rableri katında mesken olarak altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler/arkadaşlar ve Allah'ın güzel kabulü/rızası vardır.” Allah, kullarını hakkıyla görendir."

16-Onlar ki şöyle derler, “Rabbimiz, biz kesin olarak iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru.” 

17-Onlar; zorluklara sabredenler, imanlarında sadık olanlar, gönülden boyun eğenler, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde bağışlanma dileyenlerdir."

18-Allah, melekler ve adaleti ayakta tutan ilim sahipleri de şahittir ki O'ndan başka ilâh yoktur. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir ve kendisinden başka ilah olmayandır."

19-Allah katında geçerli tek din İslam’dır. Kendilerine kitap verilenler, Kuran bilgisi kendilerine geldikten sonra sadece aralarındaki kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerine inanmayarak kâfir olursa, iyi bilsin ki Allah, hesabı çok seri bir şekilde görendir.

28-
Cemal Külünkoğlu Meali
Mü'minler, inananları bırakıp da (Allah'tan gelen hakikatleri inkâr eden ya da onları alay konusu yapan) kâfirleri evliya (yandaş, koruyucu, yardımcı) edinmesinler. Kim bunu yaparsa Allah'la irtibatını koparmış olur, O'nun yanında hiçbir değeri kalmaz. Ancak kendinizi onlardan (gelebilecek olan bir tehlikeye karşı) korumak için (dostça görünmenizde) bir sakınca yoktur. Allah, kendisine karşı dikkatli olmanızı emrediyor. (Unutmayın ki) dönüş yalnız Allah'a olacaktır. 

Cemal Külünkoğlu Meali
Âl-i İmrân Suresi 28. Ayet Açıklaması
Bkz. 4/139, 144, 5/51, 57, 9/23, 19/81, 29/25, 58/22, 60/1
Ayette yer alan “evliya” kelimesi “veli” sözcüğünün çoğuludur. “Veli” sözcüğüne klasik tefsirciler genelde “dost” manası vermişlerdir. Oysa Kur’an’da geçtiği yerlerin çoğunda siyasi anlamda yönetmeyi, korumayı, desteklemeyi, gözetmeyi ifade etmek için kullanılmıştır. Bakara suresi 257. ayette “Allah müminlerin velisidir” ifadesi; “Allah onların koruyucusudur, yardımcısıdır, destekleyicisidir” demektedir. Âraf suresi 3. ayette de “Rabbinizden size ne indirildiyse ona uyun, ondan başkalarını veli edinip onlara uymayın” buyruluyor. Yani “hayatınızı değiştirecek, daha güvenli, huzurlu yaşamanız için size yardımcı olacak, sizi kötülüklerden koruyarak güzelliklerle destekleyecek olan Allah’ın gönderdiği öğretilere uyun, onlardan yani öğretilerden başkası sizin için belirleyici olmasın” demek isteniyor.
İnsanların ekonomik, siyasi, iletişim ve sosyal açılardan birbirine yakınlaştığı ve bu yakınlığın her geçen gün daha da kuvvetlendiği bir dünyada dini, ırkı, düşüncesi ve siyasi yapısı ne olursa olsun insanların birbirinden uzak yaşaması mümkün değildir. Hele 21. Yüzyılın internet, teknoloji ve iletişim çağı olması hasebiyle dünya artık küresel bir köye dönüşmüştür. Bu köyde yaşayan insanların olup bitenlere ilgisiz kalması, problemlere duyarsız davranması, her koyun kendi bacağından asılır demesi mümkün değildir. Ticari anlaşmalar ya da İslam’ı anlatmak ve İslami yaşantıyı göstermek için kurulan diyaloglar ve komşuluk ilişkileri ayette geçem “evliya” kapsamının dışındadır. Mümtehine sûresinin 60/9-10. âyetlerine bakıldığında konu daha iyi anlaşılacaktır.

31-
Cemal Külünkoğlu Meali
De ki: “Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” 

Cemal Külünkoğlu Meali
Âl-i İmrân Suresi 31. Ayet Açıklaması
Bkz. 5/54
Âyette geçen “Allah’ı seviyorsanız” ifadesi, imanın sevgiye dönüşmesi ve sevginin üzerinde inşa edilen kulluğun tekâmül etmesi bakımından dikkate alınması gereken önemli bir mesajdır. Çünkü Allah’a giden yol kalpteki sevgiden geçer. Sevginin olmadığı kalpte Allah olmaz. Bakara sûresinin 165. âyetinde “İnananların Allah sevgisi her şeyin üstündedir” buyrulmaktadır. Allah sevgisi bir kalbe yerleşmiş ve o kalbi sevgi mekânı edinmiş ise, o kalp tamamıyla şeytana ve şeytani eylemlere kapalı olur. Ayrıca sevgide vazgeçmek ve son olmadığı gibi; kırmak, karşı gelmek, yan çizmek, aldatmak, ikiyüzlülük de yoktur. Allah’ı seven bir insan, kalbindeki Allah sevgisini çıkarıp onun yerine dünya sevgisini yerleştiremez. Allah’a karşı gelemez ve O’na karşı asla ikiyüzlü olamaz. O’ndan ayrı ve O’nun düzeninden bağımsız bir çizgide hayatını devam ettiremez.

55-
İsmail Yakıt
O zaman Allah dedi ki: “Ey İsa! Muhakkak ki Ben seni vefat ettiririm ve seni katıma yükseltirim¹⁶ ve seni inkâr edenlerden temizlerim. Sana uyanları da kıyamet gününe kadar inkâr edenlerin üstünde tutarım. Sonra da [summe] zaten dönüşünüz Banadır. İşte o zaman aranızda ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında hükmü Ben veririm.”

İsmail Yakıt
Âl-i İmrân Suresi 55. Ayet Açıklaması
Refe’a fiili, yükseltmek anlamındadır. Peygamberler için bu fiil, “manevi bir derece” veya “üstün bir konum verme” anlamına gelir. Nitekim Meryem Sûresi’nde 19/57’de Hz. İdris için de aynı fiil kullanılmıştır. “Onu yüce bir makama yükselttik” demektir. Maalesef bu ayeti, Hz. İsa’nın vefat ettirilmeden canlı bir şekilde yükseltildiği şeklinde yorumluyorlar ki Kur’an semantiğine aykırıdır. Çünkü Kur’an, Enbiyâ (23/ 34-35)’ de hiçbir peygambere ölümsüzlük vermediğini belirtiyor.

64-
Mustafa İslamoğlu Meali
De ki: “Ey kitap ehli! Sizinle aramızdaki şu ortak ilkeye gelin: Allah’tan başkasına kulluk etmeyeceğiz, O’ndan başka hiçbir şeye ilâhlık yakıştırmayacağız, Allah’ın yanı sıra başka birilerini rab olarak kabul etmeyeceğiz!” Ve eğer yüz çevirirlerse o zaman deyiniz ki: Şahid olun ki biz, kesinlikle (O’na) teslim olduk.

Mustafa İslamoğlu Meali
Âl-i İmrân Suresi 64. Ayet Açıklaması
[608] Zımnen: Biz bize çağırmıyoruz, siz de kendinize çağırmayın! Hep birlikte ilkeler üzerinde buluşalım. Allah’ın koyduğu ilkelere çağırmak Allah’a çağırmaktır: “Ben kayıtsız şartsız Allah’a teslim olanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?” (41:33).
[609] Bu âyetler İbn Hişam’a göre Necran Hıristiyanlarının ziyareti sırasında nâzil olmuştur. Bu âyetler, din adamlarını haram-helâl koyucu olarak gören, daha da garibi Hz. İsa’yı tanrılaştırarak kendilerini “taptığı tanrıyı atayan makam” konumuna yücelten Pavlusçu Hıristiyanlığın yaman çelişkisini ortaya sermektedir.