NİSA SURESİ-

78-Mahmut Kısa Meali
Her nerede olursanız olun, sapasağlam kaleler içindekorunmuş bile olsanız, hattâ gökteki yıldızlara dahî çıksanız, eninde sonunda ölüm gelip sizi bulacaktır. Öyleyse, ölüm korkusuyla vazifeden kaçmanın ne anlamı var? Fakat münafıklar, kendilerine bir iyilik ulaştığında, “Bu Allah’tandır.” diyorlar fakat başlarına bir kötülük gelince, “Bu senin uğursuzluğun yüzündendir, ey Muhammed!” diyorlar. Böylece senin şahsında İslâm’ı mahkûm etmeye çalışıyorlar. Onlara de ki: “Hayır! Bütün iyilik ve kötülükler, —her ne kadar bazılarının meydana gelmesine sizin tercih ve irâdeniz sebep olmuş ise de— hepsi Allah’ın katındandır. Yani, O’nun izni ve irâdesi iledir. Çünkü O izin vermedikçe, hiçbir şey gerçekleşmez. İyi veya kötü, var olan her şey sonuçta O’nun yaratması ve takdiri iledir. Fakat bundan yola çıkarak, ‘İyilik ve kötülük Allah’tandır yani onlara Allah sebep olmuştur’ denilemez. Zira O, kötülük yapılmasına razı değildir, dolayısıyla razı olmadığı şeyin müsebbibi de olamaz.” O hâlde, bu insanlara ne oluyor ki, söylenenleri doğru anlamaya bir türlü yanaşmıyorlar? Doğrusu şu ki:
79-Sana iyilik olarak ne gelirse Allah’tandır. Kötülük olarak gelen de kendi yaptığın yanlışlardandır.1 Biz, seni insanlara elçi olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.2 142/30, 28/47, 23/160, 39/38

Muhammed Esed Meali
Nisâ Suresi 78. Ayet Açıklaması

92 Yani, onlar, başlarına gelen kötülüklerin kendi eylemlerinin veya önlerindeki çeşitli yollar arasında yanlış seçim yapmalarının bir sonucu olabileceğini anlamazlar; tersine, onu başkalarının hatalarına atfetmeye çalışırlar.

93 Lafzen, “[kendilerine] söylenen şeyi” -yani, kendi akıllarının ve bütün peygamberlerin öğretilerinin kendilerine açıkça telkin ettiği hakikati.

İsmail Yakıt
Sana bir iyilik erişirse/isabet ederse o Allah’tandır. Sana gelen bir kötülük de kendindendir²⁹. Biz seni insanlara elçi gönderdik. Buna şahit olarak Allah yeter!

İsmail Yakıt
Nisâ Suresi 79. Ayet Açıklaması

29 Bir önceki ayette kötülüğün “Allah’tan” olduğu belirtilirken bu ayette ise kötülüğün insanın kendinden olduğu söylenmektedir. Arada bir çelişki varmış gibi gözükse de aslında yoktur. Kötülük insanın/insanların düşünceleri, sözleri ve eylemlerinden kaynaklanır. Ayette geçen “kendindendir” sözü “kendinizden kaynaklanır” anlamındadır.

Mehmet Okuyan Meali
(Bu yüzden hâlâ şöyle diyorlar:) “Sana gelen her bir iyilik Allah’tandır. Başına gelen her bir kötülük ise [nefs]indendir.”Seni (bütün) insanlara elçi olarak gönderdik;(buna) şahit olarak Allah yeter.

Mehmet Okuyan Meali
Nisâ Suresi 79. Ayet Açıklaması
Bu ayeti, önceki ayetin mesajıyla yani münafıkların Hz. Muhammed’e yönelik suçlaması olarak okumak gerekmektedir. 79. ayeti bir önceki ayetten bağımsız düşünürsek, o zaman şunu söylemeliyiz: İnsanın başına gelen iyilikler, hem nimet hem de yaratma olarak Allah’tandır. İnsanın başına gelen kötülükler ise, istek ve irade olarak insandan kaynaklanmaktadır. Yaratma önceki ayette olduğu gibi Yüce Allah için kullanılmaktadır. Bu ayet Bakara 2:155, Nisâ 4:62, Kasas 28:47, Rûm 30:41, Şûrâ 42:30 ve 48. ayetlerle birlikte okunmalıdır.,Hz. Muhammed’in peygamberliğinin yöreselden evrenselliğe doğru bir hareket içermesiyle ilgili benzer mesajlar: En‘âm 6:19; A‘râf 7:158; Enbiyâ 21:107; Sebe’ 34:28; Yâsîn 36:6; Şûrâ 42:7; Cum‘a 62:2-3.,Yüce Allah Hz. Muhammed’in risaletiyle ilgili olarak kendisinin şahit olarak yeteceğini bildirmektedir. Konuyla ilgili olarak bkz. Ra‘d 13:43.

Erhan Aktaş Meali
Nisâ Suresi 79. Ayet Açıklaması
İyiliği ve kötülüğü yaratan Allah'tır, ancak bunlardan dilediğini tercih eden insandır. Kendisine kötülük isabet eden kimse -yaptığı şey kötü olduğu için- kendisine kötülük isabet etmekte, dolayısıyla kötülük kendisine dayandırılmaktadır.

Mahmut Kısa Meali
Ey insanoğlu! Sana ulaşan her iyilik, —onu kendi iradenle çalışarak elde etmiş olsan bile— gerçekte Allah’tandır. Çünkü bütün iyiliklerin, güzelliklerin kaynağı O’dur. Seni yaratan, iyilik yapma kudret ve irâdesini sana bahşeden ve bu iyilikleri yapmanı emreden, Allah’tır. Başına gelen her kötülük de, —Allah’ın katından, yani O’nun izni ve irâdesi ile olsa da— senin kendi günahın yüzündendir. Çünkü Allah, yapılmasına onay vermediği hiçbir şeyin müsebbibi değildir. Eğer sen, Allah’ın sana bağışladığı imkân ve yetenekleri O’nun istediği yönde kullanmayıp cezayı hak etmişsen, bunun sorumlusu yalnızca sensin.
Dikkat edin, burada sözü edilen kötülük, imtihân gereğince insanın başına gelen kaza, hastalık, sakatlık, iflâs, ölüm gibi hâller veya zalimlerin baskı ve eziyetlerine uğramak, imtihan gereği sıkıntı çekmek gibi “kötü gibi görünen şeyler” değil, kişiyi Allah’ın rahmetinden uzaklaştıran ve hoşnutluğundan mahrum bırakan “gerçek” kötülüktür. Unutmayın ki, insanoğlunun sınırlı bilgisiyle kötü zannettiği bir çok şey, aslında kendi yararına olabilir. Dolayısıyla, imtihân hikmetince insanın başına gelen bu tür ‘kötülükler’ size verilmiş bir ceza değil, aksine birer ilâhî lütuf olduğundan, elbette Allah’tandır.
Sonuç olarak, yaratma ve izin verme bakımından iyilik de kötülük de Allah’ın katındandır, fakat onay verme ve razı olma bakımından iyilikler Allah’tan, kötülükler ise kendi tercih ve iradesiyle onu gerçekleştiren insandandır.
Ey Muhammed! Münafıkların sözlerine üzülme, sen hiçbir zaman kötülük kaynağı olamazsın. Zira Biz seni, insanlığa iyilik ve güzellikleri öğreterek hayırlara vesîle olan mübarek bir Elçi olarak gönderdik. Bunaşâhit olarak da, Allah yeter:

Cemal Külünkoğlu Meali
Kim resûle itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmiş olur. Kim de (itaatten) yüz çevirirse bilsin ki, biz seni onların başına bekçi göndermedik. 

Cemal Külünkoğlu Meali
Nisâ Suresi 80. Ayet Açıklaması

Bkz. 2/132, 4/59, 48/10
Âl-i İmran 3/32, 132; Nisa 4/59, 69; Maide 5/92; Enfal 8/1, 46; Nur, 24/54; Muhammed 47/33; Mücadele 58/13 ve Teğabun 64/12 ayetlerinde olduğu gibi burada da Allah’a itaatle Peygamber’e itaat aynı karede yer alıyor. Aynı sûrenin 4/80. ayetinde de “Kim Resûl’e itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur” buyrularak vahyin birinci muhatabı ve uygulayıcısı olan Resûl’e itaatin Allah’a itaatten bağımsız olarak düşünülemeyeceği anlatılıyor. Ancak bu ayetleri; “Allah’a itaat Kur’an’a itaat, elçisine itaat hadislere itaattir” şeklinde anlamak asla doğru olmaz. Çünkü hadis diye peygamber üzerinden meşrulaştırılmak istenen yüzlerce hurafe vardır. Peygamberin Kur’an’la çelişen bir şey söylemesi asla mümkün değildir. Onun için hadislerin Kur’an üzerinden yorumlanması lazım. Allah’ın gösterdiği yolda Peygamber bir elçidir, öncüdür, rehberdir ve modeldir. Ama asla bir kanun koyucu değildir. Bu minvalde Hz. Peygamber’in âlemlere (insanlığa) rahmetin vesilesi olması (Enbiya, 21/107) vahyin birinci muhatabı ve tebliğcisi olmasından kaynaklanmaktadır. Vahyin, muhatapları üzerinde etkili olabilmesi için ayetlerin tebliğcisi ve uygulayıcısı olan Hz. Peygamber’in otoritesinin sağlanması gerekiyordu. Dolayısıyla Allah’ın elçisi ve tebliğcisi olduğu için Allah’a itaatle Hz. Peygamber’e itaat aynı şey sayılmış ve ona itaat etmenin Allah’a itaat olacağı vurgulanmıştır.

Mustafa İslamoğlu Meali
Onlar Kur’an’ı anlamak için kafa yormuyorlar mı?[⁸¹⁴] Eğer o Allah dışındaki bir kaynaktan gelmiş olsaydı, elbette onda bir yığın çelişki ve tutarsızlık bulurlardı.

Mustafa İslamoğlu Meali
Nisâ Suresi 82. Ayet Açıklaması

[814] Tedebbür, bir şeyin önüne arkasına bakarak, geleceğe yönelik tedbir alma amacıyla düşünmeye delâlet eder. Zira dubur “arka” demektir. Tedebbur, bir sözün arkasında yatan meramı veya bir metnin satır aralarını okumak için külfete girmektir. Tefa‘ul kalıbı tekellüf ve tereddüt, yani “ısrarla aynı noktaya vurmayı” ifade eder. Çevirideki “kafa yormuyorlar mı” yan anlamının gerekçesi budur. Bu ibare, hem “Onlar Kur’an’ı okuyarak insanın, olayların ve eşyanın akıbeti üzerinde düşünüp kendi gelecekleri için tedbir üretmiyorlar mı?”, hem de “Onlar, Kur’an’ın satır aralarında yer alan murad-ı ilâhi üzerinde, ya da vahyin aktardığı olayların arka planı üzerinde derin derin düşünüp kendi gelecekleri için tedbir almıyorlar mı?” anlamına gelir. Eğer tedebbür edilirse, her şeyin Allah’tan olduğunu söyleyen 78. âyet ile sadece hayrın Allah’tan olduğunu söyleyen 79. âyet arasında bir çelişki olmayıp, aksine Allah-insan ilişkisinde muhteşem bir dengeye işaret ettiği açıkça görülür (25:32; 39:23).

[815] İlâhî kelâmda çelişki bulunmadığı, kelâmın tümüne ilişkin genel bir hakikattir. Bu genel hakikatin bu bağlamda dile getirilmesinin ise bir sebebi olmalıdır. O sebep Allahu a‘lem 78’deki “hepsi Allah’tandır” ifadesiyle 79’daki “Başına gelen her iyilik Allah’tandır, başına gelen her kötülük de kendindendir” âyetleri olmalıdır. Allah’ın gör dediği yerden bakmayan ilk bakışta ikisi arasında çelişki varmış gibi görecektir. Gerçekte çelişki görülende değil görende, görenin zihnindedir. Kusuru bakışında değil de baktığında arayan kaybetmiştir. Buna benzer durumlarda doğru formül bellidir: “Bu (Başınıza gelenler), kendi ellerinizle yaptıklarınızın karşılığıdır” (3:182)