NİSA SURESİ-

23-
Size analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, hanımlarınızın anneleri, kendileriyle gerdeğe girmiş olduğunuz hanımlarınızdan olup evlerinizde kalan üvey kızlarınız, -eğer anneleriyle gerdeğe girmemişseniz sizin için bir sakınca yoktur- sizin soyunuzdan olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi aynı nikah altında birleştirmeniz haram kılınmıştır. Ancak geçmişte olanlar bunun dışındadır. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.

YORUM: Ahmet Varol Meali
Nisâ Suresi 23. Ayet Açıklaması
Kendileriyle gerdeğe girilmiş kadınlardan olan üvey kızlar kadının sonraki kocasının evinde kalsa da kalmasa da ona haramdır. Ayeti kerimede "evlerinizde kalan" ifadesi bir şart olarak değil de bir açıklama olarak kullanılmaktadır. Bu ifadenin kullanılmış olması sonraki kocaların evlerinde kalmayan veya onların evlerinde büyümeyen üvey kızların onlara helal olduğunu göstermez.
29-Ey inananlar! Birbirinizin mallarını (hırsızlık, gasp, kumar ve faiz gibi) haksız yollarla yemeyin. Karşılıklı rıza ile yapılan bir ticaret yapmanız ise elbette meşrudur. Sakın kendinizi öldürmeyin (mahvetmeyin)! Allah size pek merhametlidir.

25-
Cemal Külünkoğlu Meali
Sizden kim iffetli, hür ve mü'min kadınlarla evlenecek güce sahip değilse, ellerinizin altında bulunan imanlı genç kızlarınızdan/cariyelerinizden alsın. Allah imanınızı en iyi bilendir. Siz mü'minler hep birbirinizden sayılırsınız. O halde fuhuşta bulunmayan, gizli dost edinmeyen, namuslu yaşamakta olan cariyeleri sahiplerinin izniyle nikâhlayınız, mehirlerini de güzelce veriniz. Eğer evlendikten sonra zina işlerlerse kendilerine özgür kadınlara verilecek cezanın yarısını uygulayınız. Bu (cariyelerle evlenme izni), içinizden (zinaya sapmak yoluyla) günaha gireceklerinden korkanlara tanınan bir imkândır. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir.

Cemal Külünkoğlu Meali
Nisâ Suresi 25. Ayet Açıklaması

Bu âyette, hür kadınlarla evlenecek imkâna sahip olmayan ve aynı zamanda bekârlıktan kaynaklanan baştan çıkarıcı dürtülerin etkisinde bulunan kişilere cariyelerle evlenmek öneriliyor. Çünkü cariyelerin mehri hüre nazaran daha düşüktür. Ancak cariyeler başkalarına ait oldukları için onlarla evlenmenin bazı mahzurları olabilir.
Zina eden cariyelere, hür kadına uygulanan cezanın yarısının tatbik edilmesi; cariyelerin hukuki disiplinden uzak, adabı muaşeretten mahrum, sosyal hayattan yoksun ve ahlaki eğitimden nasipsiz olmalarındandır.
İslam’da köle ve cariyenin tek asli kaynağı savaştır. Dolayısıyla bugün bu müessese tarihte olduğu gibi işlememektedir. Cariyelerle evlilik konusunu tarihteki toplumların aile yapılarını tanımadan, sosyo-ekonomik düzeylerini bilmeden, psikolojik ihtiyaçlarını araştırmadan, kültürel altyapılarını soruşturmadan, yaşam koşullarını tetkik etmeden, hayata ve dünyaya bakışlarını değerlendirmeden İslam’ın bu konudaki hükmünü anlamak zordur.

29-
Cemal Külünkoğlu Meali
Ey inananlar! Birbirinizin mallarını (hırsızlık, gasp, kumar ve faiz gibi) haksız yollarla yemeyin. Karşılıklı rıza ile yapılan bir ticaret yapmanız ise elbette meşrudur. Sakın kendinizi öldürmeyin (mahvetmeyin)! Allah size pek merhametlidir.

YORUM: Cemal Külünkoğlu Meali
Nisâ Suresi 29. Ayet Açıklaması
“Kendinizi öldürmeyin” ifadesini, “kendi canınıza kıymayın” ya da “birbirinizi öldürmeyin” şeklinde almak yerine ayetteki anlam bütünlüğünden yola çıkarak, “birbirinizin mallarını haksız yere yiyerek toplum hayatınızı yaşanmaz hale getirmeyin, ömrünüzü mahvetmeyin” şeklinde yorumlamak daha doğru olur çünkü ayetin sonundaki “Allah size pek merhametlidir” cümlesi de bunu doğrular niteliktedir. Yani birbirinizin malını haksız yollardan yemez de ticari yollarla kazanmaya çalışırsanız Allah da size yardım eder ve istediğiniz bereketi verir.

34-
Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine (doğal ve ilahi iradenin tecellisi gereği) üstün kılması ve mallarından (aile efradına) harcaması (ve ailenin sorumluluğunu üzerine alması) sebebiyle erkekleri kadınların yöneticisi ve koruyucusu kılmıştır. Dürüst ve erdemli kadınlar, gerçekten Allah'ın koruduğu (ve korunmasını emrettiği) namuslarını, aile içi mahremiyetlerini koruyan sadık ve itaatkâr kadınlardır. Kötü niyetlerinden ve (yuvanızın yıkılmasına sebep olabilecek) çirkin davranışlarından korktuğunuz kadınlara gelince; onlara (kendilerini düzeltmeleri için önce) öğüt verin; sonra (uslanmazlarsa ilginizi azaltarak) onları yataklarında yalnız bırakın; (bu da fayda vermez ve edepsizliklerine devam ederlerse) son çare olarak onları (aşırıya gitmemek kaydıyla) dövün. Eğer bundan sonra size itaat ederlerse onları incitmekten kaçının! Şüphe yok ki Allah çok yücedir, çok büyüktür.

YORUM: Cemal Külünkoğlu Meali
Nisâ Suresi 34. Ayet Açıklama:
“Kavvâm”, “kaim” kelimesinin mübalağa şekli olup geçimi sağlayan, koruyup gözeten, muhafaza eden, yüklendiği sorumlulukları yerine getiren, işleri yürüten, maiyetindekileri idare eden anlamlarına gelmektedir. Fıtrat bakımından varlık yapılarındaki farklılıklardan ötürü bu konularda erkekler kadınlardan daha yetkin olduğu için Allah kadını erkeğin himayesine ve sorumluluğuna bırakmıştır. Bilindiği üzere ailede görevleri bakımından erkek ve kadının farklı yükümlülükleri ve birbirlerine karşı hak ve sorumlulukları vardır. Ancak ailenin birinci derecede sorumlusu erkektir. Bu, bazı istisnalar dışında dünya genelinde de böyledir. Bu ayet aynı zamanda miras ayetlerinden hemen sonra geldiği için buradan da anlıyoruz ki; erkekler kadınlar üzerine koruyucu ve yöneticidirler. Çünkü erkekler, mallarını eşleri ve aile fertleri için harcamaları sebebiyle mirastan kadınların iki katı pay almaktadırlar. Ayrıca üstünlük gerekçesini sadece geçimi sağlamaya bağlamak da doğru değil çünkü erkekler biyolojik anlamda farklı olduğu gibi fiziksel bakımdan da kadınlara nazaran daha güçlüdür. Tarih boyunca savaşlar hep erkeklerle yapılmıştır, zor ve yorucu işler erkekler tarafından yürütülmüştür, ağır ve bunaltıcı meslekler erkeklerin olmuştur. 21. Asırda bile hala kadın korunan ve korunmaya muhtaç bir varlık olarak görülmektedir. Bunu kanıtlayan yüzlerce örneğe rastlamak mümkün. Bu onun zavallı ve değersiz bir varlık olduğu anlamına gelmez. Allah her iki cinse de farklı alanlarda üstün kabiliyetler vermiştir. Bazı konularda kadın üstün yeteneklere haizdir, bazı konularda da erkek.

Âyetteki “darabe” kelimesine “uzaklaştırmak”, “bırakmak”, “göndermek”, “örnek vermek” gibi farklı anlamlar yükleyenler vardır. Yani “onları geçici olarak evden uzaklaştırın, uslanmaları için onlara farklı örnekler verin, kısa süreliğine evlerine gönderin” gibi. “Darabe” kelimesi Kur’an’da 58 yerde geçer ve bağlamına göre farklı manalara gelse de burada bu kelimeye “dövmek” dışında bir anlam yüklemek, ayetteki anlam bütünlüğünü bozacağı için doğru olmaz. Bunun yerine, âyette bahsi geçen ve dövülebileceğine müsaade edilen kadının durumunu sorgulamak daha doğru olur. Âyette, kötü niyetli ve yuvasının yıkılmasına sebep olabilecek çirkin davranışlar sergileyen kadından söz ediliyor, evliliğe dair sorumluluk taşımayan, iffetini düşünmeyen, ailesinin onurunu ve şerefini ciddiye almayan, yabancı erkeklerle ilişkilerinde ölçüsü bulunmayan kadından bahsediliyor. Kur’an bu tip kadınların ıslahı için bir terbiye metodu ortaya koyuyor ve işe öğütle başlayarak, kadını yatağında yalnız bırakmakla devam ediyor ve birkaç gün geçtikten sonra haddi aşmamak kaydıyla son çare olarak “dövme” cezasını uygun görüyor.

Ayrıca buradaki “nüşûz” kelimesiyle Tahrim 66/10. âyetindeki “haneta” kelimesi muhteva bakımından da birbirine yakındır. Hz. Lût ve Hz. Nuh’un karılarının kocalarına ihanetinden -düşmanlarıyla iş birliği yapmalarından- sonra helak oldukları anlatılmaktadır. Demek Allah’a isyan etmemek kaydıyla kocasına ihanet eden kadın kötü kadındır ve cezalandırılması gereken kadındır. Bilinmelidir ki helak olmak, dövülmekten çok çok daha ağır bir cezadır, dahası imtihanı kaybetmektir.


35-
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Eğer (bütün bunlar sonuç vermezse veya tam tersine erkek kadınına hakaret ve eziyet ederse, o takdirde kadın ile kocanın) aralarının (iyice) açılmasından korkarsanız, bu durumda erkeğin ailesinden bir hakem, kadının da ailesinden bir hakem (belirleyip) gönderin. Eğer bunlar, (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da aralarında başarı sağlar. Şüphesiz, Allah, Bilendir, Haberdar olandır. (Bu ayetle; ailevi, içtimai ve iktisadi sorunların hakemlik-arabuluculuk sistemiyle ve devlet-resmiyet gözetiminde çözülebileceğine işaret ve izin buyrulmaktadır.)