271- “Cebrail bana vahiy getirerek dedi ki: “Bunları öldür! Fakat bunu öldür me! Çünkü Allah, bu kişi de bulunan cömertlikten dolayı, ona bir teşekkür olsun diye, onu affetti.”

Cebrail bana vahiy getirerek birkaç kişiyi öldür diyerek bildirdi. Fakat onlardan birini öldürme çünkü o kişi cömertliğinden dolayı Allah ona teşekkür etti. Tövbe haşa: Hangi vahiyle Peygamber birilerini öldürme görevi aldı. Sanki kiralık katil gibi diğer öldürülecek kişi ise Allah cömertliğinden dolayı o kişiye teşekkür etmek için onu öldürülmesinden vaz geçilecek. Bu sözlerde hadise benzer bir taraf var mı?

Yine Allah’ın Resulü buyurdu:

272- “Muhakkak Ki her şeyin bir meyvesi vardır. İyiliğin meyvesi de iyilik yapılanı bekletmemek ve acele ihtiyacını görmektir.”

Bu söz olarak doğru bir cümledir. Fakat her doğru cümle hadis değildir. İmam Iraki’ye göre bu sözün hadis kitaplarında bulunmadığı tespit edilmiştir.

273-“Hiçbir mümin için ne cimri olmak, ne de korkak olmak iyi değildir.”

Peygamber Efendimizin bu cümleyi söylediğine kimse inanmaz.

274- “Kıyamet gününde haramdan mal derlemiş, haramdan sarf etmiş bir kişi getirilir. Onun için denilir ki: “Bunu ateşe götürünüz.”

Başka bir kişi getirilir. Helalden mal derlemiş, harama sarf etmiştir. Onun için denilir ki: Bunu ateşe götürünüz.

Başka bir kişi getirilir: Haramdan mal derlemi, Helale sarf etmiş. Onun içinde denilir ki: “Ateşe götürünüz.

Bir başka kişi getirilir, helalden mal derlemiş, helale sarf etmiş. Onun için de denilir ki: “Sen dur. Umulur ki, bu malı derlerken sana farz olan namazda kusurluluk yapmış, onu vaktinde kılmamış, onun rükûunda, secdesinde ve abdestinde kusur yapmışsındır.

O, der ki: “Hayır ya Rabbi! Ben bu malı helalden kazandım, helale sarf ettim. Bana farz kıldığın hiçbir ibadetten hiçbir şey zayı etmedim.

Bunun üzerine kendine denilir ki: Umulur ki, sen bu mala bineğinde, elbisende, kendisiyle böbürlendiğin bir şeyi katmış olabilirsin.

O der ki: “Hayır Ya Rabbi hiçbir şey katmadım ve böbürlenmedim. Ona denilir ki:

Umulur ki sen, sana vermen emredilen yakın akrabanın, yetimlerin, miskinlerin ve yolcuların haklarından herhangi birinin hakkını men etmişsindir!

Hayır, Ya Rabbi yapmadım onu helalden kazandım, helale harcadım. Bana farz kıldığın hiçbir şeyi zayi etmedim. Kibir ve gurura kapılmadım. Bana hakkını vermemi emrettiğin hiçbir kimsenin hakkını zayi etmedim.

Ona denilir ki: İşte şimdi dur: sana vermiş olduğum yiyecek, içecek veya lezzetli olan her nimetin şükrünü yaptın mı? Hülasa o kişi durmadan sorguya suale çekilir."

Aklı başında bir kimse bu sözlerin hadis olduğuna inanır mı? Merhamet sahibi, mağfiret sahibi Kerim olan Allah, helal kazanmış, helale harcamış, ibadetini vefatını yerine getirmiş bir kulunu cennete göndermek için değil de cehenneme göndermek için bir suçunu bulurum ümidiyle durmadan sorguya çekiyor. Bu sorulanlar Allah’a ve Peygambere yapılmış apaçık iftiradır. İslam’ın büyük alimi kabul edilen İmamı Gazali, büyük eseri İhya’ya Mevzuat alimlerinin bildirdiğine göre tam 900 tane uydurma hadis yerleştirmiş. Allah İmam Iraki’den razı olsun ki bu uydurmaları açığa çıkarmıştır.

275- “Müminlerin fakirleri, zenginlerinden evvel cennete gireceklerdir. Yiyecekler, zevklenecekler. Zenginler ise dizleri üzerine çökmüş beklemektedirler. Onlara denir ki:

--Sizden istenen şeyler var. Siz insanların hâkimleri ve malikleri idiniz. Bana söyleyiniz! Size verdiklerimden ne işler gördünüz?

Yüce Allah Kur’anı Kerimin de “Rızkı dilediğime çok, dilediğime az veririm” diyor.” Yani kişiyi zengin kılan da, fakir yapanda Allah’tır. Birini gerektiği gibi şükür yapıyor mu, diğerini de fakirliğine de sabrediyor mu diye imtihan eder ve herkes yaptığının karşılığını bulur. Kimse fakir olduğu için cenneti veya başkası zengin olduğu için cehennemi hak etmiş değildir.

276- “Tevazuun başı hayır ve takva ile anılmak lığını kerih görmeliğindir.”

Takva ile anılmayı kötü görmek tevazu imiş. Bunun gerçek anlamı tasavvuf ehlinin yıllarca araştırmasıyla icat ettikleri melametiliktir. Onlar halk nazarında kötü, çirkin görülüp hakir görülmek, yüzlerine tükürülmek için icap ederse halk içinde çırılçıplak bile gezerler.