Rabbimizin biz kullarının iç dünyasına bahşetmiş olduğu İnsani ve İslami değerleri beslediğimiz müddetçe o değerler bizi iyilikleri çoğaltmaya, güzellikleri yeşertmeye, hakka teslim olmaya ve hakikat peşinde koşmaya teşvik eder.

Kim istemez ki iyi bir evlada, iyi bir komşuya, iyi dosta ve arkadaşa, iyi bir işe, iyi bir eşe, iyi bir çevreye, iyi bir mesleğe, iyi bir bilgiye, iyi bir uğraşa, iyi bir şöhrete, iyi bir gidişata sahip olmayı?

Hiç Allah kuluna yetmez mi?” Zümer Sur, 39/36

Allah yetmezse kim yeter kuluna?

Zira, “Allah tarifsiz bir izzet ve şeref sahibidir!” Zümer Sur, 39/37

Rabbimizin biz kullarına göndermiş olduğu ilahi din olan İslâm'ın temel prensiplerini hayatımıza taşımaya çalışırsak o prensipler bizleri iyi birer birey, faydalı birer insan ve üretken bir varlık olmaya sevk eder!.

Rabbimizin en son peygamber olarak göndermiş olduğu Hz. Muhammed(sav)'de bizler için en güzel örneklikler mevcuttur.

“Şüphesiz ki Allah’ın Elçisinde sizin için, (yani) Allah’a ve ahiret gününe (kavuşmayı) umanlar ve Allah’ı çok hatırlayanlar için güzel bir örnek vardır!” Ahzap Sur, 33/21

O güzel örneklikler ile hayatımızı şekillendirmeye yönelirsek ve renklendirmeye çalışırsak bunlar bizi vasat olmaya sevk eder. Vasatlık ise sıradanlık değildir. Dengeli olmaktır, ölçülü olmaktır, mutedil olmaktır.

Mutedil/ölçülü/dengeli bir hayat ise bizi iyi bir insan ve Müslüman yapar!..

Ümm, anne demektir. Ümmet olmak aynı annenin çocukları olmak demektir.

Vasat ümmet, dünyanın mihveri, yani kainatın merkezi, yani insanlığın etrafında dolaştığı, örnek olduğu, adaleti ayakta tutan demektir.

Hayırlı ümmet, evinizde oturup başkasına iyiliği emretmek demek değildir.

Hayırlı ümmet, kendi nefsini unutup başkasına emir yağdıran demek değildir. Hayırlı ümmet, iyiliği egemen kılmak demektir.

Kur’an’ın bizim için seçtiği kavram İslam ümmetidir.

İnsan en güzel surette, en güzel biçimde ve en güzel kıvamda yaratılmış ve sorumluluk yüklenmiş bir canlıdır.

"Her insan ilahi bir yazılım taşır. Bu ilahı yazılımı doğru okumamız için Allah bize akıl veriyor. Aklımızla Rabbimizin bize verdiği ilahi yazılımı okuyarak biz hayatın manasını, insanın gayesini öğrenmeye başlıyoruz!" Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ

Etrafımıza şöyle bir göz atalım. Burnu pislikten kurtulmayan bireyler ve toplumlar kimlerdir? 1- Akletme melekesinden yoksun olanlardır.

2- Aklını, ruhunu ve tüm benliğini bir başkasına teslim ederek nesnel/edilgen hale gelenlerdir.

Rabbimiz insanoğlunu en güzel biçimde/kıvamda yaratmıştır. Onu en üstün bir varlık kılmıştır. Ona akıl vermiş ve irade yüklemiştir. Bununla da kalmamış yüklediği iradeyi serbest bırakmıştır. İnsan akleder ve iradesini iyinin, güzelin, doğrunun, hak ve hakikatin gerçekleşmesi yönünde kullanırsa değerli ve yüce olur. Yücelerin en yücesine erişir. Kısaca;

İnsanlığın değerler krizi yaşadığı bu süreçten de kurtulması ancak bu yol ve yöntemle mümkün olur!..

Unutmayalım ki;

“Akletmeyenlerin başına pisliği (azabı, rezilliği) Allah(cc) boca eder!” Yunus Sur, 10/100

Son söz;

"Akletmek Müslümanlar tarafından terk edildi ve bu yüzden zelil bir hale düştüler!" diyen bir İbn-i Haldun'a hak vermemek mümkün mü?