“34 yaşındayım, 10 yıldır evliyim, iki çocuğum var, çalışan bir kadınım ve bitmiş gibiyim” diyorsun ve devam ediyorsun;
“Nasıl oldu hiç anlamadım.
Bir baktım yaşayan ölü gibiyim.
Evlendiğimde 2 yıllık iş sahibiydim. İsteyerek ve âşık olduğum biri ile evlendim. Evlenirken ve evliliğimin başlarında o kadar coşkuluydum ki, adeta her bir hücremden enerji fışkırıyordu. Yaptığım her şeyi büyük bir keyifle yapıyordum. Yorulmak nedir bilmiyordum. Her işe koşturuyor, eksiksiz yapıyor, bu durumdan da zevk alıyordum. Eşimin gereksinimlerini o söylemeden karşılıyor, evliliğimin gereklerini harfiyen yerine getiriyor ve evimizin bütün işlerini ben yapıyordum. Eşimle ilişkimi hayatımın merkezine almıştım. Varsa yoksa eşim ve evliliğimdi, iyi de gidiyordu.
Evliliğimizin 4. yılının bitiminde birer yaş arayla iki çocuğumuz oldu. İlk çocuğum doğduktan sonra da aynı tempo devam etti. Ama ikinci çocuğum doğunca artık hiçbir şeye yetemez oldum. Eşim dahil işlerin yürütülmesinde kimseden destek alamadım. Her işin üstesinden gelmeye gayret ediyordum ama artık olmuyordu.
Nefes alamıyor gibi hissediyordum. Onca işin gücün içinde, eşimin, işimin ve çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktan bitkin düşüyordum. Günler gelip geçiyordu ve ben kendi hayatımın içinde kaybolmuş adeta yok olmuştum. Bir robot gibiydim, iyi gitmiyordu…
Üzerime aldığım sorumluluklar çok fazla geliyordu, her şey kontrolümden çıkmıştı. Onca yaptığımın karşılığında elde ettiğim hiçbir şey yok gibiydi, eline sağlık diyen biri bile yoktu. Kendimi, kendimin dışında bir sürü kişinin ihtiyaçlarını karşılayan biri gibi görüyordum. Aile ve iş yaşamımda, birlikte olduğum kişiler tarafından haksızlığa uğratıldığımı düşünüyordum. Yıllarca bana bırakılan, bilerek ve bazen de farkında olmadan üzerime aldığım tüm o sorumlulukların altında ezildiğimi hissediyordum. Artık öyle bir duruma geldim ki ben kendimi tanıyamaz oldum. O coşkulu, enerji dolu insan gitti yerine öfke içinde bağırıp çağıran, hiçbir şeye tahammülü kalmamış, kendine yabancılaşmış bir kişi geldi, hiç iyi gitmiyor…
Artık;
Doğru dürüstü uyuyamaz oldum, uyuduğumda da dinlenmiş olarak kalkmıyorum,
Kendimi sürekli yorgun hissediyorum,
Unutkanlık başladı,
Yaptıklarıma konsantre olamıyorum,
Sinirimi yemekten alıyorum, çok kilo aldım ve bu durumdan nefret ediyorum,
Kendime güvenim kayboldu, özgüvenim yerlerde,
Nefesim yetmiyor, başım ağrıyor, mideme kramplar giriyor, sık sık grip oluyorum, bir gün iyiysem bir hafta hasta hissediyorum, adet düzenim bozuldu,
Her an patlamaya hazır, pimi çekilmiş bir bomba gibiyim,
Uçan kuşla kavga edesim var,
Kapana kısılmış gibiyim,
Hayattan zevk alamıyorum, keyifle yaptığım hiçbir şey yok,
En son bir arkadaşımla ne zaman bir çay içtim ne zaman iki çift laf ettim, dertleştim, hatırlamıyorum, işin daha kötü yanı kimseyle bir şey yapmak istemiyorum,
Bu sarmaldan nasıl kurtulacağımı bilemiyorum…”
Neler yapılabilir?
Birkaç önerim var;
Fark etmek en önemli başlangıç, fark et.
Şu ana kadar olanları olduğu hali ile kabul et.
Kendinle ve diğerleri ile olan savaşını bitir, olan oldu.
Geçmişinden derslerini alarak bundan sonrasına odaklan.
Muayene olarak fiziksel sağlık sorunlarını çözmek için adım at ve ne gerekiyorsa yap,
Beslenme düzeni oluştur, hatalı yeme davranışlarından kurtul, yeterli ve dengeli beslen,
Uyku kaliteni arttır, sorun oluşturan durumları çöz,
Kendine aktif dinlenme molaları ver,
Sen sorumluluk edindiklerinden vazgeçmediğin sürece kimse o alanlarda sorumluluk almaz, bil. Sorumluluğu bırakabileceğin bazı işleri vardır onları bul ve yapmaktan vazgeç,
Kendine yük gelenleri belirle ve ait oldukları yerlere bırak, bırakırsan kurtulabilirsin,
Öfke ikincil bir duygudur. Öfkenin altındaki duygularını bul, kabul et ve sonra yönet,
Hayatında zorunlu hissederek yaptıklarının yanında keyifle yapacağın etkinliklere yer aç ve mutlaka yap,
Varlığını, var halinle, kendin, takdir et. Sen olmasaydın yaşayamazdın…
İşin içinden çıkamıyor musun? Profesyonel yardım al, iyi gelir…