‘Cıvıl cıvıl hayat dolu, bir insandım. Neşem, kahkahalarım benim hazinemdi. Gezer dolaşır, hayatın tadını çıkarırdım.
Sonra hayatıma o girdi. Güzel olan her şey daha da güzelleşti. Ayaklarım yere değmiyor, bulutların üzerinde dolaşıyor gibiydim.
Bir süre sonra evlenmeye karar verdik. Çünkü her şey mükemmeldi. O bana; senin en çok bu coşku dolu, neşeli, kıpır kıpır hallerini seviyorum. Yaşamıma canlılık getirdin, cıvıl cıvılsın, hareketlisin, seninleyken içim yaşam sevinci ile doluyor diyordu. Konuşmalarımı bütün dikkatiyle dinliyor, giysilerime, kendime gösterdiğim özene iltifatlar ediyor, neşeli halime bayıldığını söylüyordu. Yaptığım bütün planlara uyuyor, iyi ki de bunları yaptın, bana nefes oldu diyordu. Sorduğum bütün soruları yanıtlıyor ve ben hiç kimseyle bu kadar konuşmuyorum, senin yanında içimi boşaltıyorum, çok rahatlıyorum diyordu. Gözlerini gözlerimden, ellerini ellerimden ayırmıyordu ve dünya sadece ikimiz için dönüyordu.
Evlendik’…
Diyorsun ve devam ediyorsun;
‘Evlendikten sonra balayına gittik. Rüya gibi birkaç gün geçirdik. Ama ilk büyük kavgamızı da ederek balayından döndük. Kavga nedenimiz; ben her şeyi çok abartıyormuşum, sadece evlenen biz değilmişiz, bu kadar abartılı sevinmeye ne gerek varmış.
Şok oldum, bana kızdığı şeye, kızma şekline inanamadım.
Evimize geldiğimiz andan itibaren her şey değişti. Evliliğimizin üzerinden geçen bunca zamanla birlikte benim de içim geçti, yaşama sevincim bitti. Kendime ve bize inanamıyorum’…
Diyerek sonraki günlerini şu şekilde anlatıyorsun;
‘Ben yine aynı ben olarak devam ediyordum. Onun yerme ve eleştirmelerine rağmen neşeli olmaya çalışıyor, enerjimi yüksek tutuyor, coşkumu sürdürmek için elimden geleni yapıyordum. Buna rağmen bütün çabalarım karşılıksız kalıyor adeta elimde patlıyordu.
Bir süre de bu şekilde geçti ama ben yine pes etmedim.
Ne düşündüğümü ne hissettiğimi anlatmak için her yolu deniyordum. Bu yollar hem muhabbet içindi hem de canımın en değerlisine kendimi anlatabilmek içindi. Bazen şaka yollu bazen en ciddi halimle anlatmaya çalışıyordum. Bazen öylesine bir konuşma sırasında bazen özel bir an oluşturmaya çalışarak yapıyordum bunu. Sadece kendimi anlatmak değildi niyetim, niyetim onun da benimle ilgili düşüncelerini öğrenmek, ne hissettiğini bilmek isterdim. Bazen açık ve net olarak sorar bazen de çeşitli yollarla ağzından laf almaya çalışırdım. Bütün bunları daha iyi anlaşabilmek, daha yakın olabilmek için yapardım. Karı kocaydık ya aramızdan su sızmasın, birbirimizin sadece eşi değil her şeyi olalım derdim.
Evde ona güzel sürprizler hazırlardım. Harika yemekler yapar, masayı süsler, etrafı mumlarla donatır, en güzel giysilerimi giyer, en çekici halimle onu beklerdim. Geldiğinde müziklerle, gülücüklerle karşılardım. O ise bana tam bir hayal kırıklığı yaşatırdı. Eline sağlık bile demediği gibi birde bütün bunlar çok saçma, biz evliyiz derdi.
Ben birbirimizin her şeyi olalım diye uğraştıkça o adeta kaçardı.
Dışarı çıkıp gezelim, bir yerlerde oturalım, bir şeyler içelim, baş başa vakit geçirelim isterdim, bunun için planlar yapar her şeyi hazırlardım. O ise ne gerek var, evin suyumu çıktı, rahatça oturalım işte, ne öyle liseliler gibi der, hevesimi kursağımda koyardı.
Sinemaya, tiyatroya gidelim dediğimde, evde sınırsız internet var, aç istediğini seyret, boşuna kalabalıkta ne yapacaksın, ayrıca ne gerek var, derdi.
Yakın olma adımlarıma; benim çok üzerime geliyorsun derdi. Birlikte vakit geçirme girişimlerime; beni boğuyorsun derdi. Anlamaya çalışmalarıma; beni hesaba çekiyorsun derdi. İlişkimiz daha iyi olsun diye yaptığım uyarılara; beni eziyorsun derdi.
Ne yapsam yaranamazdım. Niyetimin tam tersi sonuçlarla karşılaşırdım.
Bir süre de böyle devam etti. Zamanla harcadığım çabalardan vazgeçmeye başladım. Çünkü hiçbir işe yaramıyor ben daha çok yaralanıyordum. Artık hiçbir şey yapmamaya ve konuşmamaya başladım. Sessizliğim beni bitiriyordu bana göre evliliğimizi de… Fakat eşim hiçbir şeyin farkında değildi. Ona baktığımda her şeyin yolunda gittiğini zanneden bir zavallı görüyordum. Oysa evliliğimiz çığlık çığlığa ama bir tüy kadar sessiz bitiyordu…
Ve bitti…