Köşe yazısına başlamadan evvel, yazılarımı okuyup, değerli yorumlarını tarafıma çeşitli mecralar ile (telefon, mesaj, sosyal medya) ileten bütün okurlara teşekkürü bir borç bilirim. Köşe yazıları ile siz değerli okurlara az-çok bir farkındalık sağlayıp, düşünmenize vesile olabilmek benim için büyük bir mutluluk kaynağı. Sizleri daha fazla bekletmeden bugün ki köşe yazısı ile sizleri yalnız bırakıyorum.
31.03.2022 tarihinde kabul edilen yeni kanuna göre seçim mevzuatında bazı değişiklikler meydana geldi. Bu değişiklikleri birlikte inceleyeceğiz. Kanunun tamamını değil önem arz eden bazı bölümlerini değerlendireceğiz.
06.04.2022 Tarihinde Resmi Gazetede Yayınlanan Milletvekili Seçim Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Madde – 1 : 10/6/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 33 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “oyların %10’unu” ibaresi “oyların yüzde yedisini” şeklinde, aynı fıkrası ile üçüncü fıkrasında yer alan “yüzde onluk” ibareleri “yüzde yedilik” şeklinde değiştirilmiştir.
‘Yapılan değişiklik ile %10 olarak var olan milletvekili seçim barajı %7’ye indirilmiştir. Yapılan bu değişiklik daha küçük partilerin dahi meclise girmesine olanak tanımıştır. Hem iktidar hem muhalefet için yararlı bir değişiklik olduğunu düşünmekteyim. Ancak bu değişikliğinde bu zamanda yapılması, tabi ki küçük iktidar ortaklarının isteği olması şüphesini de uyandırmaktadır.’
Madde – 2 : 2839 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ittifakların” ibaresi “ittifakı oluşturan partilerin” şeklinde değiştirilmiş, üçüncü fıkrasında yer alan “, ittifakların”, “ve ittifakların” ve “, ittifaklara” ibareleri madde metninden çıkarılmış ve son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “İttifakın aldığı oy toplamı genel barajı geçtiği takdirde, seçim çevrelerinde milletvekili hesabı ve dağılımı, ittifak içerisinde yer alan her bir partinin o seçim çevresinde almış olduğu oy sayısı dikkate alınarak üçüncü fıkra hükümlerine göre yapılır.”
‘Yapılan değişiklik ile herhangi bir ittifak grubunun oy toplamı genel barajı geçmesi halinde, milletvekilliği kazanımı ittifak bazlı değerlendirilmeyecek, ittifakın içinde yer alan her bir partinin o seçim çevresinde almış olduğu oy dikkate alınarak D’Hont uygulamasına göre belirlenecektir. Bu maddenin kabulü ile iktidara yarayan bir uygulamanın getirildiği aşikardır. Birileri yeni getirilen uygulamanın hakkaniyetli olduğu iddiasında bulunmaktayken, bu uygulamanın neden şimdi getirildiğini açıklamakta güçlük çekmektelerdir. Sonuç olarak bu uygulama ile küçük partilerin milletvekili çıkarması bir hayli zorlaşmıştır. D’Hont uygulamasının ne olduğuna ilişkin detaylı bilgi için araştırma yapabilirsiniz.’
Madde – 3 : 22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Seçime katılma yeterliliği elde eden parti, bu Kanunda öngörülen ve parti tüzüğünde belirtilen süreler içinde birinci ve ikinci fıkrada belirlenen teşkilatlanma yeter sayısı esas alınarak ilçe, il ve büyük kongrelerini üst üste iki defa yapmamış ise seçime katılma yeterliliğini kaybeder.”
‘Yapılan değişiklik ile mecliste bir siyasi partinin meclis grubunun olması seçime girmek için yeterli olmayacak. Kanun maddesinde açıkça belirtildiği üzere bu uygulama kaldırılmıştır. Seçime katılma yeterliliğine sahip olan parti, kanunlarda öngörülen ve yine kendi tüzüklerinde öngörülen süreler içinde teşkilatlanma yeter sayıları dikkate alınarak ilçe, il ve büyük kongrelerini üst üste iki defa yapmamış ise, seçime katılma yeterliliği yok kabul edilecek ve seçime giremeyecek. Getirilen bu düzenleme ile iktidar, yeni kurulmuş siyasi partilere göz dağı vermekte ve yeni kurulan partilerin seçime girmemesi için elinden geleni yapmak istemektedir. Özellikle erken seçim ihtimalinde yeni kurulan partiler için büyük sıkıntı doğurabilecek bir düzenlemedir. Bu düzenleme ile iktidar siyasi partiler arası vekil transferine de engel olmaya çalışmaktadır.’
Madde – 7 : 298 sayılı Kanunun 23 üncü maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Sandık kuruluna üye bildirme hakkı olan bir parti; oluru olmadan başka bir parti üyesini sandık kurulu üyesi olarak gösteremez.”
‘Yapılan değişiklik ile ‘olur alınma’ uygulaması gelmiştir. Oy kullanılacak her sandıkta bir sandık kurulu bulunur. Bu sandık kurullarında esasen seçime giren her siyasi partinin bir temsilcisinin yer alması gerekmektedir. Ancak çoğu zaman her siyasi parti sandık kurulunda yer alacak bir siyasi parti temsilcisi bulmakta zorluk çekmektedir. Bu sebeple bir çok kişi haberi olmadan bir başka partinin siyasi temsilcisi olarak bir sandık kurulunda temsilci olarak gösterilmiş oluyordu. Getirilen bu düzenleme ile sandık kurulunda temsilci olarak bulunan kişinin oluru olmadan temsilci olarak bildiremeyecek. Yapılan düzenlemenin hakkaniyetli ve doğru olduğu kanaatindeyim.’
31.03.2022 tarihinde kabul edilen bu yeni kanuna göre önem arz eden maddeleri ve maddelere ilişkin görüşlerimi belirttim. Kanunda yer alan diğer maddeleri Resmi Gazete’ den bakabilirsiniz.
Son Söz
Seçim mevzuatında yapılan bu değişikliklerin doğru veya yanlış, eksik veya fazla, hakkaniyetli veya hakkaniyetli değil kısmı tamamen herkesin hür görüşüne açıktır. Ancak düşünülmesi gereken noktanın bu değişikliğin zamanının, neden bu zaman olduğudur.
Belirtmek istediğim bir husus var. Bu zamana kadar bir çok seçim yapıldı. İktidarlar geldi ve geçti. Muhalefetler oluştu ve kayboldu. Ülkemiz bu seçimler ile çok şey kazandı ve çok şey kaybetti. Efsane liderler vardı, efsane kadrolar vardı. Hepsi de zamanını doldurup bu arenadan çekildi. Zannetmeyin ki kimse bu ülkede kral olacak, padişah olacak. Zannetmeyin ki kimse bu ülkede babadan oğula, babadan kıza, babadan damada veya babadan geline bir makam mevki bırakacak.
Her lider ve her kadro gelip geçicidir.
Önemli olan Türkiye Cumhuriyeti’nin daima payidar kalacak olmasıdır.
Bu sebeple şu lider giderse ülke yok olur, bu kadro gelirse ülke yok olur mavralarını bırakın.
Bu ülke Mustafa Kemal gibi bir lideri ve çok sağlam kadrolarını kaybetti.
Türkiye Cumhuriyeti ise dimdik ayakta.