Her zamanki gibi bugün de yazıma bir açıklama ile başlamak istiyorum. İş bu yazı herhangi bir dini-siyasi-ırk kökenli bir temel kastedilerek kaleme alınmamıştır. Düşüncelerim ve köşe yazılarım daima tartışmaya açıktır.

Artık köşe yazımıza başlayabiliriz.

Her geçen gün yepyeni hukuksuzlar ile ülkemiz çalkalanıyor. Bu hukuksuzlukların başında da ülkemizin kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk aleyhine işlenen suçlara karşı sessiz kalınması geliyor. Sessiz kalınma nedenini anlamak güç.

Atatürk bu ülkenin vazgeçilemeyecek bir değeridir. Öyle bir değer ki, adına binlerce kitap yazıldı, binlerce çalışma yürütüldü, binlerce yere ismi verildi ve binlerce çocuğa adı konuldu. Tabi ki bir de Atatürk’ ün değerini korumak için bir kanun çıkartıldı. İşte bu köşe yazımızda bu kanunu inceleyeceğiz.

25.07.1951 Kabul Tarihli 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun

Madde 1 – Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

Kanunun birinci maddesi Mustafa Kemal Atatürk’ e hakaret edilmesinin açıkça suç olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte Atatürk’ ü temsil eden somut şeylerin ve kabrinin tahrip veya benzeri eylemlerin gerçekleştirilmesini de suç kapsamına almıştır. Bütün bunlara ek olarak bu suçu yalnızca işleyen değil, bu suçlara teşvik edeninde, suçu işleyen gibi cezalandırılacağını belirtmiştir.

Madde 2 – Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasıyla işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır. Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.

Kanunun ikinci maddesi bu suçun toplu olarak veya umuma açık veya basın yoluyla işlenmesi halinde verilecek cezanın artırılacağını belirtmektedir. Ayrıca bu suç işlenirken zor kullanılırsa bu durumda ayrı bir artırım sebebi olarak kabul edilmiştir. Yani ikinci maddede belirtilen şekillerde işlenirse suç, bu durum suçun nitelikli halini oluşturur ve cezası da kanunda belirtildiği üzere artırılır.

Madde 3 – Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re'sen takibat yapılır.

Kanunun üçüncü maddesi en önemli maddelerinden. Nitekim takibi şikayete bağlı bir suç değil. Cumhuriyet Başsavcılıklarınca takibinin resen yapılması gerekmektedir. Kanun açıkça savcılık makamlarına böyle bir suç işlenirse tespit et ve işlem yap demektedir. Böyle bir suç işlendiğinin ihbar edilmesi veya böyle bir suç işleyen kişinin şikayet edilmesi de soruşturmanın başlaması için yeterlidir. Ancak ihbar eden yada şikayet eden kişi şikayetinden vaz geçse bile soruşturma ve yargılama devam eder. Nitekim yukarıda da belirttiğimiz üzere takibi şikayete bağlı bir suç değildir.

Kanunumuz bu şekilde. Ancak bu suç ile ilgili bilgi vermek istediğim birkaç husus daha var. Bu suçun sanal ortamda işlenmesi de gerçek yaşamda işlenmesi de cezayı gerektirir. Yani sosyal medyada ve internette bu suç işlenebilir ve işlenmesinin akabinde cezalandırılır. Bu suç uzlaştırma kapsamına tabi değildir. Bu sebeple uzlaştırma müessesesi burada geçerli olmaz.

Son Söz

Bu suçu işleyen kişinin bilgili olma durumu yoktur. Açıkça belirtmem gerekir ki kör cahildir. Nitekim milletimizin neredeyse yok olma anında, bizleri küllerimizden uyandıran, istiklalimiz uğruna savaşan ve bizlere yeni, refah, adil, demokratik bir devlet kuran lidere hakaret etmek ancak anlama yeteneği olmayan insanlara yakışır.

Mustafa Kemal Atatürk aleyhine işlenen suçlara sessiz kalmakta bu suçu işleyenle eşittir benim gözümde. Nitekim kendisi yapmak isteyip de yapamadığı için başkasının yapmasına müsaade ediyordur.

Şuan ki devlet büyüklerinden birine hakaret etmeyi geç, eleştirseniz kendinizi adli veya idari bir soruşturmanın içinde buluyorsunuz. Mustafa Kemal Atatürk, şuan ki devlet büyüklerinin yüz binlercesini ayakkabısının içinden çıkartır.

Köşe yazısına Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ‘Yaban’ isimli kitabında geçen bir bölümü ekleyerek son vermek istiyorum. Kitapta geçen bölüm şu şekildedir;

….

-Biliyorum beyim, sen de onlardansın emme.

+Onlar kim?

-Aha, Kemal Paşa’dan yana olanlar.

+İnsan Türk olur da, nasıl Kemal Paşa’dan yana olmaz?

-Biz Türk değiliz ki beyim.

+Ya nesiniz ?

….

İşte sorulması gereken : YA NESİNİZ ? Açıklayın bilelim.