Haberde varit olmuştur ki:

323—“Siz bugün öyle zamandasınız ki, sizin o zamanda en hayırlınınız acele edeninizdir. (Veya yarışanınızdır.) Sizin üzerinize öyle bir zaman gelecektir ki, o zaman da en hayırlınız, durup tespit ve tahkik yapanınız olacaktır.”

Bu söz için de Hafız Iraki diyor ki: Bu söze hadis olarak rastlanmamıştır.

İsa (a.s.) buyurdu ki: İşler üç çeşittir.

1-Bir iş ki, onun doğruluğu meydandadır; ona tabi ol!

2-Bir iş ki, onun sapıklığı belirmiş; ondan uzak dur!

3-Bir iş ki, senin için müşküldür; Binaenaleyh onu bilenine havale et!

324—“Resulüllah’ın duasında şu vardır: Ey Allah’ım! Din hususunda ilimsiz konuşmaktan sana sığınırım.”

Bu sözde mana olarak doğru ve güzel duadır. Fakat bu sözün de hadis kitaplarında bulunmadığı bildirilmiştir.

325—“İman çıplaktır; elbisesi takva, süsü hayâ, meyvesi ise ilimdir.”

Manası itibarıyla güzel olan bu söz için hadis âlimlerinden Sagani, uydurmadır” diyor. Gazzi, bu sözü İbn Ebi Şeybe ve İbn Ebid-Dünya’ya dayandırır. Onlar da bunu Vehb b. Münebbih’ in sözü olarak nakleder.

326—“Bu ümmette hepsi Halil-ür Rahman İbrahim gibi olan abdalların sayısı otuzdur. İçlerinden bir adam ölünce, Allah onun yerine diğer adamı getirir.”

İçerisinde “Abdal” ismi geçen hadislerin hepsi uydurmadır. Çünkü Abdal lafzı tasavvufçuların çıkmasından sonra onlar tarafından uydurulan sözlerdir.

Zerkeşi, Leali adlı eserinde, bu rivayeti Ubade b. Es Samit’ten gelen merfu bir hadis olarak Ahmet İbn Hanbel’in Müsned’ine dayandırır.

Daha sonra Zerkeşi, adı geçen eserinde şöyle der: Ahmet İbn Hanbel’in babası bu rivayete münker olduğunu söyler. Bir başka sözünde Ahmet İbn Hanbel, bu söz batıldır demiştir.

Diğer taraftan İbn-üd Daybe’ Temyiz de, Sehavinin Asl’ına dayanarak şöyle demektedir: Bu hadisin Enes (r.a.) den değişik lafızlarla merfu olarak birçok rivayeti vardır ve hepsi de zayıftır.

Hz. Ali Irak’ta iken, Şam ahalisinden bahsedilerek, “Ey müminlerin emiri! Onlara lanet et” dediler. Bunun üzerine Hz. Ali şöyle dedi: “Hayır ben Resulüllah’ın şöyle dediğini duydum” dedi:

327—“Abdallar, Şam da olacaklardır ve kırk kişidirler. İçlerinden bir adam öldüğü zaman, Allah onun yerine başka bir adam getirir. Onlar sayesinde yağmur yağar, onlarla düşmanlara karşı zafer elde edilir ve yine onların hürmetine Şam ahalisinden belalar defedilir.”

Hazreti Ali’nin kendisine karşı savaşan Şam’lılara karşı böyle dua etmesi düşünülemez. Bu sözleri Hz. Ali’den alıp, sonraki ravilere ulaştıran kişi Şurayh isimli biridir. Şurayh ise, Hz. Ali’ye yetişmemiş ve onunla görüşmemiş biridir. Kendi yararlarına binlerce yalan uyduran Sofiler, Hz. Ali’yi kullanarak düşmanlarını, yağmuru yağdıran, düşmana karşı zafer kazandıran evliya yapabiliyorlar.

Hadisleri tahriç eden muhakkik (Bu günün deyimiyle araştırmacı) Şuayp el Arnaut ve ekibi bu hadisin tahricin de hadisin isnadında ki inkıta (Kesiklik) sebebiyle zayıf olduğunu belirtmektedir. Zira Şurayh Hz. Ali (r.a.) ye yetişmemiş biridir. Arnaut, bu rivayetle ilgili daha başka tenkitlerini de sıraladıktan sonra sonuç olarak şunu söyler: “Birden fazla Sahabi kanalıyla nakledilen Abdal hadislerinin tamamının isnatları zayıftır ve bunlar bu konuda delil olmaya elverişli değildir.

Hepsi de Tasavvufçuların uydurması olan sadece Abdallar değil bununla beraber Evtad, Nüceba, Nükeba, Gavs, Kutup, Kutbül Aktap gibi uydurma isimler vardır. Tasavvufçulara göre bunlar, Gerçek yaratıcı olan Allah’ın dunünde icat edilmiş yarı ilahlardır. Kâinatı bunlar idare ederler. Ay ve güneş, bütün gezegenleri bunlar idare ediyorlar. Yağmuru bunlar yağdırıyor, rızıkları bunlar dağıtıyorlar. Bu Abdallar’ın çoğu Şam da, Halep de, Bağdad ta ve Yemen de olurmuş, çünkü buralar çok mübarek yerlermiş. Bizim tasavvufçu büyük hadis âlimlerimizden Sahavi ve Süyuti, ürettikleri bu tanrılarını anlatan müstakil eserler bile yazmışlardır. Bu konuda daha teferruatlı bilgi almak isteyenler Süleyman Uludağ’ın “Ricalül gayıp” isimli eserinden öğrenebilirler.