91- “Allah’ı bilenin dili tutulur.”

Allah’ı bilenin dili tutulur sözü, Tasavvufçuların uydurduğu “Kendini bilen Rabbini bilir” sözünün bir başka deyişle söyleniş şeklidir. Kişi Rabbini ancak, yine Rabbinin bildirdikleri ile bilebilir. İki sözde hadis olmaktan uzak görünmektedir.

92- “Sanki dünyada hiç yokmuşsun gibi, ahirette ebedi kalacakmış sın gibi (ol.”

İki cümleden oluşan bir sözdür. Fakat ikisi de yanlış anlaşılmaya müsait. “Sanki dünyada hiç yokmuşsun gibi” cümlesini anlamaya çalışırsak Allah, bizden böyle bir şey işlemiyor. Kişinin yaptığı işten sorumlu olabilmesi için dünyada var olduğunun bilincinde olacak ve Allah’ın kendisin emrettiği şeyleri de yerine getirecek ki imtihanı kazanmış olsun. İkinci cümlede de “Ahirette ebedi kalacakmış gibi ’nin “gibi” si fazla olmuş. Ahirette ebedi kalınacağı Kur’an’ı Kerimde birden fazla ayette geçtiği bilinen gerçektir.

(Tasavvuf kültüründe hadis-Feth-ür Rabbani A. Geylani)

93- “Çin de bile olsa ilmin peşine düşünüz.

Yine aynı şekilde evvelden geçen bu söz de ilmi teşvik ettiği için makbul bir söz olsa da hadis münekkitlerine göre hadis olmadığı bildirilmiştir.

94- “Aziz ve Celil olan Allah, dünyada Vera sahibi sahibi olan kullarını hesaba çekmekten hayâ eder.”

Vera, İslam dininde haram olup olmadığı belli olmayan şeylerden ve yakışıksız işlerden kaçınmaktır. Geçmiş te de aynı cümleleri ihtiva eden söz geçmiştir. Orada izah yapıldığı için burada sadece bu sözün hadis olmadığını tekrarlayarak bitirmek istiyorum.

95- “Bildiği ile amel edeni Allah, bilmediğinin bilgisine varis kılar.”

Bu söz de geçmişin tekrarı olarak geçenlerden. Manası itibariyle de pek anlaşılır gibi değil. Yani bir kişi bildikleriyle amel ederse, kendisine bilmediği mi öğretilir. Hadis olmadığı bildirilen sözlerdendir.

96- “Kim insanların beğeneceği şeylerle süslenir ve Allah’ın beğenmeyeceği şeylerde Allah’la çatışırsa, Allah’a, O kendisine öfkeli olduğu halde kavuşur.”

Hadis hakkında el Fethin muhakkak ki “Çok zayıf” notunu düşmüştür.

Yukarıda ki hadis diye rivayet edilen sözü okuduğun zaman, “Her halde” demek gerekiyor. Yani, bir kul insanların beğeneceği şeyleri yapacak ama Allah’ta muhalefet edecek, tabi ki Allah ona öfkeli ve gazaplı olur. Fakat bu söz yine de hadis olarak kabul edilmemiştir.

(Tasavvuf kültüründe hadis-Feth-ür Rabbani A. Geylani)

97- “İnsanlar uykudadır, öldüğü zaman uyanırlar.”

Hadisleri tenkit edenler, neden se anlamında bir eksiklik veya yanlışlık aramamışlar, sadece ravi yönünden tenkit etmişlerdir. Hâlbuki bu sözde olduğu gibi mana yönünden birçok yanlışlar vardır. Mesela: Bu sözde, “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar” denmektedir.” Bu söz bazılarına çok doğruymuş gibi gelebilir. Çünkü insanlarımız öldükten sonra hemen kabir de sorguya çekileceğine, kabrin bir cennet bahçesi veya cehennem çukuru olduğuna inandırılmıştır. Bu iddialar gerçek hadise dayansaydı Yasin Suresinin 52. Ayeti olmaması gerekirdi. Çünkü bu ayete göre kabirde yatanlar kıyametten sonra yeniden dirilene kadar hiçbir şeyden haberleri olmaz” deniyor: Şöyle derler: Vay başımıza gelenlere! Bizi yattığımız yerden kim kaldırdı? Bu, Rahman’ın vadettiği şeydir. Demek ki Peygamberler doğru söylemişler.” Eğer kabirdekiler dünyadakinden daha uyanık olsalardı, yeniden dirilip te kalkarken, “Bizi yerimizden kim kaldırdı” diye sormazlardı. Bize göre bu söz mana bakımından da ayete zıttır ve hadis değildir.

98- “Dilenci, Aziz ve Celil olan Allah’ın, kuluna hediyesidir."

Hadisin senedinde ki Said b. Musa hakkında Hatip el Bağdadi (463) “meçhul” demiştir. İbn Hibban (354) ise hadis uydurmakla itham etmiştir. Zehebi batıl olduğuna hükmetmiştir. İbn Tahir el Makdisi (507) ise, onu senedinde ki Said b. Musa veya Süleyman el Cübayiriden birisinin uydurmuş olabileceğini söylemiştir. Bu bilgiler ortada iken, Süyutinin “zayıf” değerlendirmesinin bir anlamı yoktur.

99- “Nefsini bilen Rabbini bilir.”

Bu sözü ikinci defa yazıyorum. Fakat bu söz birçok tasavvuf kitabında geçmektedir. Bu sözün hadis olmadığı hususunda hadis âlimleri de diğerleri de hemfikirdirler. Bu söz tasavvufçuların hoşuna gittiği için kitap yazan her sofi kitabına almıştır.