EN'AM SURESİ-

153- 
(Yine onlara: “Ey kâfirler! Gelin size Rabbinizin); ‘İşte benim dosdoğru yolum budur, sadece ona uyun. Sizi O (Allah)’ın yolundan ayıracak başka yollara uymayın.’ dediğini (anlatayım.) Şunu iyi bilin ki (Allah) bütün bunları, kendisinden hakkıyla sakınasınız diye size tavsiye etti.” De.

Mehmet Türk Meali
En’âm Suresi 153. Ayet Açıklaması
Bu ve bundan önceki iki ayette emredilenler, Allah’ın bütün Peygamberlere gönderilen ve asla hükmü kaldırılmayan evrensel emirleridir. İbni Abbas: “Bu ayetler bugüne kadar Allah tarafından gönderilen kitapların hiçbirinde nesh edilmemiştir. Bunlar Âdem Oğullarının hepsine haramdır. Ve bunlarla amel eden Cennete girer, etmeyen de Cehenneme girer.” demiştir. Tevrat olduğu söylenen kitaptaki; ilaveleriyle ve Yahudiliğe uyarlanmış haliyle “on emrin” aslı bunlardır. Yani bu ayetler Allah’ın Musa (a.s)’a verdiği levhalarda ilk yazdığı on ayeti ihtiva eder. Onlar da: Tevhidi bozmamak, Allah’a şirk koşmamak, yalan yere yemin etmemek, ana-babaya itaat etmek, adam öldürmemek, zina etmemek, hırsızlık yapmamak, başkasına iftira etmemek, başkasının elindekine göz dikmemek, cumartesi yasağına uymaktır. İşte bu ana ilkeler (cumartesi yasağı hariç) Hz. Âdem’den, Hz. Muhammed (a.s)’a kadar Allah arafından gönderilen tüm hak dinlerin değişmez ilkeleridir.


155- 
Bu (Kur'an) bizim indirdiğimiz bereketli bir kitaptır. Merhamet edilmeniz, ona uymanıza ve kötülüklerden sakınmanıza bağlıdır.

Cemal Külünkoğlu Meali
En’âm Suresi 155. Ayet Açıklaması
“Allah’ın rahmetinin tecelli etmesi”, insanın Kur’an’la olan ilişkisine ve Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle yaşamasına bağlanıyor. Kur’an bir hayat kitabı olarak insanların hayatını dizayn ederse vazifesini yapar ve bereketli olur. İnsanlar da Kur’an’ı anlar, hayatlarına müdahale ettirir ve onunla yoldaş olursa ancak o şekilde onun feyzinden istifade ederler. Kur’an’ı anlamadan sadece lafzından okumanın yani lafız tekrar yapmanın rahmetin tecellisine bir katkısı olmaz. Çünkü o, anlaşılmak ve hayatları insanca yaşamanın formülleriyle dizayn etmek için gelmiştir. İnsan önüne konan lezzetli bir yemeğe sadece bakıp dursa ve onun doyurucu olduğuna da inansa doyabilir mi? Elbette ki hayır. Doyması için onu midesine indirmesi lazım. Kur’an’ın bir rahmet kaynağı olduğunu bilmek ve onun doğru yolu gösteren ve cennete ulaştıran bir rehber olduğuna inanmak yetmez. Ondaki açık mesajları içselleştirerek onun getirdiği manevi ve ahlaki disipline uymak, daha özet bir ifade ile onunla yaşayarak onun isteklerine göre hayatı dizayn etmek gerekir.

156- 
(Ey müşrikler! Biz bu Kitabı): “Bizden önceki iki ümmet (olan Yahudi ve Hıristiyanlara) kitap indirildi ve biz, onların okuduklarından habersiz kaldık.” demeyesiniz, (diye indirdik.)

Mehmet Türk Meali
En’âm Suresi 156. Ayet Açıklaması
Bir kitabın bir topluma indirilmesi, indirildiği toplumun tekelinde olmasını ve onun hükümleriyle yalnız onların sorumlu tutulmasını gerektirmez. Bir de kitabın indiği duyulduktan sonra; “biz bu kitabın dilini bilmiyoruz,” şeklindeki mazeretler geçersizdir. Allah tarafından indirilen her kitaba; bir önceki kitaba inananların ve her toplumun, mutlaka inanması ve onunla yaşaması gerekir.

157- 
Veya “Kitap (ilahî mesaj) bize indirilseydi, biz onlardan daha fazla doğru yolda olurduk.” dersiniz diye (Kur’an’ı indirdik). Elbette size de Rabbinizden apaçık bir delil, bir rehber ve rahmet gelmiştir. Allah’ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir ki! Ayetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmeleri nedeniyle ileride azabın en kötüsüyle cezalandıracağız.

Mehmet Okuyan Meali
En’âm Suresi 157. Ayet Açıklaması
Bu iki ayet yani En‘âm 6:156-157. ayetler, A‘râf 7:172-173 ve Zümer 39:56-58. ayetlerle birlikte okunmalıdır. Benzer mesajlar: Âl-i İmrân 3:94; En‘âm 6:21, 93, 144; A‘râf 7:37; Yunus 10:17; Hûd 11:18; Kehf 18:15; ‘Ankebût 29:68; Zümer 39:32; Saf61:7.

159- 
İnançlarının bütünlüğünü bozup (tanınmaz hale getirerek) gruplara, fırkalara ayrılanlara gelince; onlar için yapabileceğin bir şey yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Zamanı geldiğinde Allah onlara vaktiyle yaptıklarını gösterecektir.

Cemal Külünkoğlu Meali
En’âm Suresi 159. Ayet Açıklaması
“İnançların bütünlüğü” neden kastedilen İslâm Dininin kendisidir. Hangi tarihi isimlendirme altında olursa olsun Allah’a inanan ve dinine tabi olan herkes bu mesajın doğrudan muhatabıdır. Müslümanlar da bu mesajdan üzerlerine düşeni almak zorundadır. Zira bugün Müslümanların yaşadığı İslam’la Allah’ın gönderdiği İslam aynı değildir. Müslümanların yaşadığı İslam’a baktığımızda görüyoruz ki; bidatlerle, hurafelerle, menkıbelerle yozlaştırılan din statik bir hal alarak Arap kültürüyle bütünleşmiş ve daha sonra farklı grupların, mezheplerin, cemaatlerin elinde aslını kaybederek tanınmaz hale gelmiştir. Öyle ki; Rabbi Allah olan lakin Allah’ı dara düştüğü zaman hatırlayan, peygamberi Muhammed olan ancak Hz. Muhammed’i sadece bir şefaatçi olarak gören, kitabı Kur’an olan fakat Kur’an’ı bir tılsım gibi düşünen, dini İslam olan ama İslam’ı bir kimlik olarak kullanan, aklı olan ama aklını işletmek yerine atalarının aklıyla yaşayan bir ümmet meydana gelmiştir.

160-
Kim (İlâhî mahkemeye) bir iyilikle gelirse yaptığının on katını kazanacaktır; ama kim de bir kötülükle gelirse onun aynısıyla cezalandırılacaktır: fakat hiç kimseye haksızlık yapılmayacaktır.

Mustafa İslamoğlu Meali
En’âm Suresi 160. Ayet Açıklaması
Haseneye fazlasıyla kıymet biçileceği muştusu (Hasenat ve sâlihât farkı için bkz: 103:3, not 4). Yunus 26’daki ziyadenin bir açılımı niteliğindedir. Rakam bildirilmesi, insan zihninin çalışma yasasıyla alâkalı bir teşvik ifadesidir. Matematiğin diliyle söylersek: Ölçülemeyen değerlendirilemez, değerlendirilemeyen artırılamaz. Eylem kalitesinin artması için ölçme ve değerlendirme yeteneğinin önemine dikkat çekilmektedir.

161-
De ki: Rabbim beni doğru yola, İbrâhim'in dimdik ayakta duran, batıldan uzak, tamamen Hakka yönelmiş tevhit dinine iletti. O, asla müşriklerden olmamıştı. 

Suat Yıldırım Meali
En’âm Suresi 161. Ayet Açıklaması
Allah Teâlâ’nın tevhidin atası ve her zaman gerçek inancın temsilcisi Hz. İbrâhim (a.s.)’ın dinini zikretmesi düşündürücüdür. Kendisine Yahudi, Hıristiyan adlarını takanlar da Arap müşrikleri de Hz. İbrâhim’e tam bir saygı ve bağlılık gösteriyorlardı. Bu ayet Hz. Muhammed’in, Hz. İbrâhim’in onun dâvetini yenilemekten başka bir şey yapmadığını, dolayısıyla ona mensup olmayı şeref saydığını göstermekte ve diğer din mensuplarını da Hz. İbrahim'e sadık bir mensup olmaya dâvet etmektedir.

162- 
De ki: “Benim tüm istek ve arzum, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir!

Mustafa İslamoğlu Meali
En’âm Suresi 162. Ayet Açıklaması
Lafzen: “salâtım”. Burada, salâtın “dua, istek, destek istemek- destek vermek” gibi kök anlamlarına bir atıf (Bkz: 5:12 ve 87: 15, notlar 20 ve 15. Krş: Zâdu’l-Mesîr, 2:3’ün tefsiri).
Nusuk özelde “kurban” için kullanılsa da genelde tüm ibadetleri ifade eder (Bkz: 2:200, not 336 ve 22:34, not 50). Bu ayet, Kur’an’ın Müminlerine talim ettirdiği and’dır. İnsanı Allah ‘en güzel kıvamda’ yaratmış, kıvamını bulması için üstün yetilerle donatarak yolun başına bırakmıştır. Böylece insanı kendi kendisine emanet etmiştir. Eğer insan emanete sadâkat göstermek istiyorsa, kendisini Allah’a adayacaktır. Zira insanın kendisini armağan edeceği ve aldanmayacağı tek kapı Allah’ın kapısıdır. Allah dışındaki bir kapıya adanış bin aldanıştır. Zira insana ‘değerini’ yalnızca Allah verir. Bu yüzden kendisini Allah’a armağan edene fiyat biçilemez. Fiyat biçilenin ise değeri olmaz. Onu alan da çıkar, satan da. Bu ayet muhatabına bu hakikati tebliğ eder.