EN'AM SURESİ-

126-
Rabbinin doğru yolu işte budur. Biz (gerçeği) hatırlayacak bir toplum için ayetleri elbette ayrıntılı olarak açıkladık.

Mehmet Okuyan Meali
En’âm Suresi 126. Ayet Açıklaması

Ayetlerin açıkça ortaya konulmasıyla ilgili bkz. En‘âm 6:55, 97, 98, 114, 119, 154; A‘râf 7:32, 52, 145, 174; Tevbe 9:11; Yûnus 10:5, 24, 37; Hûd 11:1; Yûsuf 12:111; Ra‘d 13:2; İsrâ 17:12; Rûm 30:28; Fussilet 41:3, 44.
127-O (hayat koordinatlarını Kur'an'a göre belirleye)nlere Rableri katında barış ve esenlik yurdu (olan cennet) vardır. Allah, yaptıkları (doğru ve yararlı) işler sayesinde onların en yakın dostu (ve yardımcısı) olacaktır.


132-
Herkes için, yaptıklarına göre dereceler vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.


Yorum: Cemal Külünkoğlu Meali
En’âm Suresi 132. Ayet Açıklaması
Ayetten anlıyoruz ki; dünyalık işlerde olduğu gibi insanın dünyada yaşadıklarıyla alakalı olarak Allah katında da bir kredi notu/skoru vardır. Yaşadıklarına bakılarak kişinin Allah katındaki makamı ya yükselir ya da alçalır. Faydalı amellerde bulunarak kredi notu yükseldikçe itibarı artar, güvenilir hale gelir ve Allah’ın desteğini almaya hak kazanır. Bu destekle güzel eylemlerin takipçisi olur ve sürekli faydalı işler üretir. Ama günah irtikâp ederek kredi notu düştükçe itibarı da azalır, güvenilirliğini kaybeder ve böylece Allah’ın merhametinden mahrum olur. Bu da kişinin zayıf ve desteksiz kalmasına yol açar. Böylece Allah’ın desteğinden mahrum kalan insan, şer dürtülere karşı kendini savunamaz ve sürekli kötülük üretir. Ayrıca kişinin ahiretteki durumu da Allah katındaki derecesine yani yaşadıklarıyla oluşturduğu kredisine bağlıdır. İyi bir insan olarak gitmişse mutlaka yeri de iyi olacaktır, kötü olarak gitmişse gideceği yer de şüphesiz kötü olacaktır. O halde fırsat eldeyken iyi işler yaparak iyi olmaya çalışmak gerekir.

149-
De ki: “En üstün delil yalnızca Allah’ındır. O, dileseydi elbette sizin hepinizi doğru yola iletirdi.

Diyanet İşleri Meali (Yeni)
En’âm Suresi 149. Ayet Açıklaması

Bu ayetten Allah’ın; insanların doğru yola ermelerini dilemediği anlamı çıkarılamaz. Burada vurgulanmak istenen nokta, insanların hür iradesine Allah’ın müdahale etmediğidir. İnsanlar doğru, ya da eğri yolu kendi hür iradeleriyle seçerler. Allah da bu tercihlerin aksine bir irade ortaya koymaz. Zira böyle bir şey insan iradesine baskı olurdu ki, bu taktirde insanların sorumlu olmaması gerekirdi. Buna göre Allah’ın, insanları kendi tercihlerine ters düşecek şekilde zorunlu olarak doğru yola getirmek istememiş olması, aslında onların iradelerini bu yönde kullanmadıklarının bir ifadesidir. Kısaca âyet şöyle anlaşılmalıdır: “Siz istemeseniz de Allah sizi doğru yola iletebilirdi. Ama bu sizin hür iradenizi yok saymak olurdu. Bu sebeple Allah sizin tercihinize ters düşecek şekilde doğru yola girmenizi istemedi ki iradenize baskı yapmış olmasın.”


151-
De ki: “Gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını ben söyleyeyim: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın! Anaya-babaya iyilikten ayrılmayın (onlara karşı saygısızlık yapmayın. Fakirlik korkusuyla) çocuklarınızı öldürmeyin! (Allah buyuruyor ki:) Sizin de onların da rızkını biz veririz. İster açık olsun ister gizli, kötülüğün ve ahlaksızlığın her çeşidinden uzak durun! Haklı bir gerekçeye dayanmaksızın, Allah'ın haram kıldığı bir cana kıymayın!” İşte (Allah), aklınızı kullanasınız diye size bunları emretti.
Cemal Külünkoğlu Meali
En’âm Suresi 151. Ayet Açıklaması

 “Allah’a eş koşmak”, Kur’an’da en büyük zulüm olarak tanımlanır (Lokman 31/13). Nisa suresi 4/48. ayette; Allah’ın kendisine şirk koşulmasını asla affetmeyeceğini bildirmektedir. İnsan, Allah’a eş koşamaz ve O’na ulaşmak için araya birilerini ya da bir şeyleri sokamaz. O doğrudan Allah’a ulaşır. Çünkü Allah ona can damarından daha yakındır (Kaf 50/16). “Her nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir” (Hadid 57/4).

“Kötülüğün ve ahlaksızlığın her çeşidinden uzak durun!” emri de diğer emirler gibi zımnî bir hassasiyeti ihtiva eder. Burada gizli, açık her türlü kötülük yasaklanıyor. Ama Müslümanların hayatlarında kötülükler büyük günahlar adı altında şirk, adam öldürmek, kumar, zina, içki ve faiz gibi birkaç eylemle sınırlandırılmıştır. Oysaki ayet kötülüğün ve ahlaksızlığın her çeşidini yasaklıyor. Örneğin; yalan, gıybet, hırsızlık, aldatmak, tefecilik, riya, kibir, haset, cimrilik, su-i zan, israf, aldatma, kayırma, torpil vb. kötülükler Allah’ın uzak durulmasını emrettiği ahlaksızlıklardandır. Onun için Müslüman keyfine göre Allah’ın yasaklarını kategorize ederek rahatça günah işleyemez. Bir eylemin içinde bir başkasının hakkı geçiyorsa ya da birileri zarara uğratılıyorsa veya toplumun düzeni bozuluyor, manevi ve ahlaki değerlerini yozlaştıracak bir aksiyon bulunuyorsa o eylem haramdır.


152-
Rüştüne erinceye kadar, yetimin malına dokunmayın; ne ki en güzel biçimde olan müstesna; (maddî mânevî her alanda) ölçüp tartarken hikmet ve hakkaniyeti gözetin; (bilin ki) Biz insana gücünün yettiğinden fazlasını yüklemeyiz ve biri hakkında konuşacaksanız yakınınız da olsa âdil olun; ve Allah’la olan sözleşmenize sadâkat gösterin! Bütün bunları Allah size emretti ki, sorumluluğunuzu aklınızdan çıkarmayasınız.

Mustafa İslamoğlu Meali
En’âm Suresi 152. Ayet Açıklaması

Bu iki âyette çizilen kırmızıçizgiler ve konulan ilâhî sınırlar, adeta insan hayatının tüm alanlarını kapsamaktadır. İnsan-Allah, ebeveyn-evlat, ebeveyn-çocuk, insan-insan ilişkilerine dair sınırlar çizildi. Bunlar, akidevi, fıtrî, insanî ve tabiî alanlara dair çizgilerdi. Ardından ahlâkî ve ekonomik çizgiler çizildi. Aslında burada yasaklanan şeylerin ortak noktası, tümünün de insan fıtratını bozan şeyler olmasıdır. Âyetin sorumluluk bilincine vurgu yaparak bitmesinin sebebi, bütün bu yasakların insandaki sorumluluk duygusunu öldürmesidir. İşte asıl felaket budur.