MAİDE SURESİ- 87-88-89-90-91-92-93-99-100-

87-
Ahmet Varol Meali
Ey iman edenler! llah'ın size helal ettiği temiz şeyleri haram kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.

Ahmet Varol Meali
Mâide Suresi 87. Ayet Açıklaması
Tirmizi`nin Abdullah bin Abbas (r.a.)`tan rivayet ettiğine göre bir adam Resulullah (a.s.)`a gelerek: "Ey Resulullah (a.s.)! Ben et yediğimde kadınlara düşkün oluyorum ve cinsel arzum artıyor. Bu yüzden kendime eti haram kıldım" dedi. Bunun üzerine bu ayeti kerime indirildi.
İbnu Cerir`in Abdullah bin Abbas (r.a.)`tan rivayet ettiğine göre de bu ayeti kerime bazı sahabilerin kadınlara yaklaşmayı ve et yemeği kendilerine yasak etmeleri ve kendilerini tamamen ibadete verme kararı almaları üzerine indi. Bunu destekleyen daha başka rivayetlerde olay daha teferruatlı olarak anlatılmaktadır.

88-
Diyanet Vakfı Meali
Allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yeyin ve kendisine iman etmiş olduğunuz Allah'tan korkun. 

Diyanet Vakfı Meali
Mâide Suresi 88. Ayet Açıklaması

Resulüllah (s.a.) bir sohbetlerinde kıyamet ve ahiretten bahsetmiş, sohbetin tesirine kapılan Ali, İbn Mes’ûd, Mıkdâd (r.a.) gibi bazı sahâbîler, Osman b. Maz’ûn’un evinde toplanarak gündüzleri devamlı oruç tutmak, geceleri uyumadan namaz kılmak. Kadınlarının yanına gitmemek, et yememek ve eski püskü elbiseler giymek suretiyle yaşamaya, kalan ömürlerini böyle geçirmeye, hatta kendilerini kısırlaştırmaya azmemişlerdi. Resûl-i Ekrem durumu haber alınca hemen yanlarına geldi ve şöyle buyurdu: «Ben böyle bir kulluk şekli ile emrolunmadım. Vücut ve nefislerinizin sizde hakkı vardır; oruç tutup namaz kılın, fakat aynı zamanda orucunuzu açıp yeyin ve uyuyun. Ben namaz kılar ve uyurum, oruç tutar ve iftar ederim, et yerim ve kadınlarıma yaklaşırım; benim yolumdan çıkan benden değildir.» İşte bu hâdise üzerine 87-88. âyetler gelmiştir.

89-
Diyanet Vakfı Meali
Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffâreti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek yahut onları giydirmek yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin). Allah size âyetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz!

Diyanet Vakfı Meali
Mâide Suresi 89. Ayet Açıklaması

Allah üzerine bilerek yemin eden bir kimse yeminini yerine getirmelidir. Eğer yeminle yapacağı iş haram ve kötü bir iş ise bu takdirde kötü işi yapmayacak, yemini bozacak ve keffâreti yerine getirecektir. Keffâret yeminden caymanın bedeli ve bağışlanma vasıtası olup âyette zikredilen ilk üç şeyden birini yapmakla yerine gelir. Bunlara gücü yetmeyen de üç gün oruç tutar.

90-
Mehmet Okuyan Meali
Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar), fal (şans) okları şeytanın işinden bir pisliktir. Ondan (o pis şeylerden) uzak durun ki kurtulasınız.

Mehmet Okuyan Meali
Mâide Suresi 90. Ayet Açıklaması
Bu ayet iddia edildiği gibi içki ve kumarla ilgili ilk ve tek hüküm ayeti değildir. Çünkü bu konudaki ilk hüküm ayeti Bakara 2.219’dur. Nahl 16.67’de herhangi bir hüküm söz konusu değildir. Nisâ 4.43’te ise sarhoşken namaza yaklaşmamayla ilgili başka bir açılım ve yeni bir haramlık söz konusudur. Mâide 5:90. ayet, daha önceki bir hükmü tekrar vurgulayan, benzer haramları hatırlatan ve bu yasakları gerekçelendiren bir içerik arz etmektedir.

91-
Diyanet Vakfı Meali
Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?

Diyanet Vakfı Meali
Mâide Suresi 91. Ayet Açıklaması:

İslâm’dan önce Araplarda çok yaygın bir şarap içme alışkanlığı bulunduğu için Allah Teâlâ ilk Müslümanları yavaş yavaş içki yasağına alıştırmıştır. Önce onun zararının faydasından çok olduğunu bildirmiş, sonra içkili namaz kılmayı yasaklamış ve en sonunda bu ayetle kesin olarak sarhoşluk veren içkileri içmeyi haram kılmıştır. Yine cahiliye devrinde Araplar on adet ok sapı ile bir nevi kumar ve şans oyunu oynarlardı. Bunların yedisinde bazı paylar yazılı idi, üçü de boştu. Güvenilir bir kimse, bir torbanın içinden bunları, katılanlar adına teker teker çekerdi. Dolu çıkanlar maldan hisselerini alır fakirlere verirlerdi. Boş çıkanlar ise bu malın parasını öderlerdi. Kumarların belki de en nezihi olmasına rağmen İslâm bunu da yasaklamış, ortaya mal ve para konarak oynanacak hiçbir şans oyununa izin vermemiş, fukaraya yardım edilecekse bunu herkesin, helâl kazancından ayırarak etmesini istemiştir. Âyet içki ve kumar yasağının en önemli içtimaı, ahlâkî ve dinî hikmetlerini açıklamıştır. İlgili hadisler ile ilim, bunlara ekonomik ve sıhhî sebepleri de eklemiştir.

92-
Muhammet Esed Meali
Öyleyse Allah’a itaat edin, Elçisi’ne de itaat edin ve [kötülüklere karşı] her zaman hazırlıklı olun: Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Bizim Elçimiz ’in görevi, [kendisine emanet edilen] mesajı apaçık tebliğ etmekten ibarettir.

Muhammed Esed Meali
Mâide Suresi 92. Ayet Açıklaması
Bu, Hz. Peygamber’in halkı inanmaya zorlayamayacağına ve bu nedenle, bunu gerçekleştirememekten dolayı sorumlu tutulamayacağına işaret eder.

93-
Mehmet Okuyan Meali
[Takvâ]lı (duyarlı) olup iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra (yine) [takvâ]lı (duyarlı) olup iman ettikleri, sonra da (bunu devam ettirerek) [takvâ]lı (duyarlı) olup güzel davrandıkları sürece (haram kılınmadan önce) tattıklarından dolayı iman edip iyi işler yapanlara herhangi bir vebal yoktur. Allah güzel davrananları sever.
Mehmet Okuyan Meali
Mâide Suresi 93. Ayet Açıklaması
Bu ayet Mâide 5.90. ayetteki haramları işler vaziyette ölenlerin durumuna dair bir hüküm içermekte ve henüz yasaklar söz konusu olmadan ölenlerin daha önce tattıkları şeylerde kendilerine herhangi bir sorumluluğun olmadığını ortaya koymaktadır.

99-
Cemal Külünklu Meali
Resulün üzerine düşen sadece tebliğdir. Allah, sizin açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilir.
Cemal Külünkoğlu Meali
Mâide Suresi 99. Ayet Açıklaması
Bu ayeti bir sonraki iki ayetle beraber ele aldığımızda tekrar anlıyoruz ki Hz. Muhammed’in mutlak hüküm koyma yetkisi yoktur. Ancak Peygamberin hüküm koyma yetkisi yoktur diye onu sorumluluğu olmayan bir postacı gibi de düşünemeyiz. Zira vahyin tebliği ile postacının mektubu ulaştırması aynı şey değildir. Birinde bütün bilgiler zarfta saklıdır ve muhatabına kapalı olarak teslim edilir, diğerinde bütün bilgiler açıktır ve muhatabına açıklanmış olarak tebliğ edilir.

100-
 Erhan Aktaş Meali
De ki: Habis¹ olanla tayyib olan aynı değildir. Velev ki habis olanın çokluğu³ hoşuna gitse de. Ey selim akıl sahipleri! Allah'a karşı takvalı olun ki kurtuluşa eresiniz.

Erhan Aktaş Meali
Mâide Suresi 100. Ayet Açıklaması
1- Habis: Murdar, pis, kötü.
2- Temiz, hoş, mutluluk, güzel, iyi.
3- Az olan temiz şey, çok olan pis şeyden daha hayırlıdır. Az ama helal olan, çok ama haram olandan daha temizdir. Önemli olan niteliktir, nicelik değil.
4- Sağlıklı düşünen, sağduyulu olan.