EN'AM SURESİ-

59- 
Diyanet Vakfı Meali

Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.

Diyanet Vakfı Meali
En’âm Suresi 59. Ayet Açıklaması
Göklerde ve yerde insan ilminin keşf edip insanlığın istifadesine sunamadığı nice hazineler vardır ki Allah bunları bilir, zamanı geldiğinde, dilediğini insanlığın istifadesine sunar, dilediğini de kendi ilminde saklı tutar. İşte gaybın anahtarlarından maksat bunlar olmalıdır.

61- 
Cemal Külünkoğlu Meali
O, kullarının üstünde yegâne kudret ve tasarruf sahibidir. O size koruyucu melekler gönderir. Nihayet sizden birinize ölüm vakti geldiğinde elçilerimiz onun canını alır ve onlar vazifelerinde asla kusur etmezler.

Cemal Külünkoğlu Meali
En’âm Suresi 61. Ayet Açıklaması
Ayette geçen “koruyucu melekler” ifadesi, insanı her türlü felaketten koruyan, tabiat kanunlarına karşı ayakta durmasını sağlayan melekleri anlatmış olabileceği gibi, insanın yaptıklarını kayıt altına alan meleklere de işaret olabilir. İnsanın yaptıklarını kayıt altına alan meleklerle ilgili Kâf suresi 50/17, 18. ve İnfitar suresi 82/10-12. ayetleriyle karşılaştırma yapabilirsiniz.
İnsan hayatını disipline eden birtakım unsurlar vardır. Bunların en önemlisi Allah’ın varlığına ve denetleyiciliğine inanmaktır. Allah’a inanan, O’nu seven ve O’na karşı sorumluluk bilinci olan bireyin plansız, programsız, gayesiz, ilkesiz, mefkûresiz, tutarsız, duyarsız, sorumsuz, amaçsız yaşaması düşünülemez. Bir ikincisi de insanın eylemlerinin kayıt altına alındığını bilmesi ve bunan inanmasıdır. İnsan, dünyada yaptıklarıyla ahirette değer göreceğine, yaşadıklarıyla değerlendirileceğine inanırsa daha dolu, daha anlamlı ve daha düzeyli bir hayat yaşar.

70- 
Mustafa Çavdar Meali
Dünya hayatının aldattığı, böylece dinlerini oyun ve eğlence haline getirenleri kendi haline bırak ve onlara Kuran’la şu gerçeği hatırlat. “Her insan, kazandıkları ile rehin alınacak. Onun için Allah ile aralarına koyacakları herhangi bir veli/koruyucu ve şefaatçi olmayacak. Verilebilecek her fidyeyi verse bile ondan asla alınmayacak. İşte bunlar işledikleri yüzünden helake sürüklenmiş olacaklar. Onlar ayetlerime inanmadıkları için içlerini yakıp kavuran bir su ve acıklı bir azap vardır.” 7 1 31/33, 35/5, 45/35, 53/29. 27/51, 57/20, 36/19, 21/45, 42/7, 50/45, 4 52/21. 53/39, 74/38, 52/107, 10/18, 32/4.  42/9, 610/54, 13/18, 70/11. 15, 723/105, 27/84, 40/63, 41/15

71- 
Mustafa İslamoğlu Meali
DE Kİ: “Biz, Allah’ı bırakıp da bize ne faydası dokunan ne de zarar veren şeylere mi yalvaralım? Ve tıpkı “bizimle gel!” diye kendisini doğru yola çağıran arkadaşları dururken şeytanların ayartmalarına kapılıp dünyevî zevklerin peşine tutkulu bir biçimde takılan kimse gibi, Allah bizi doğru yola ilettikten sonra topuklarımız üzerinde gerisingeri mi dönelim?” De ki: “Hiç şüphe yok ki yegâne rehberlik Allah’ın rehberliğidir ve biz Âlemlerin Rabbine kayıtsız-şartsız teslim olmakla emrolunduk;

Mustafa İslamoğlu Meali
En’âm Suresi 71. Ayet Açıklaması
Nahivcilere göre bu ibaredeki el-hudâ haber, hudallah ise mübtedadır. Bu yaklaşım bir ifadenin gramerini mânasına önceleyen bir yaklaşımdır. Her tür hidayetin Allah’a atfı Kur’an’daki uluhiyet anlayışına en uygun olandır ve bunun için de hudallah terkibini haber, el-huda lafzını ise mübteda olarak okumak Kur’an’ın genel üslûbuna daha uygun düşmektedir. Arap dilinin büyük otoritesi Sîbeveyh (ö. 180/769) el-Kitab’ında şöyle der: “Nahivcilerin çoğunluğu bir ifadenin gramerini düzelteceğim diye anlamını göz ardı ederler. Hâlbuki sözün anlamı irabından çok daha önemlidir.” İbn Hişam da şöyle der: “Metnin irabını gözeten dilciler mânanın gereğini göz ardı ettiler” (Nkl: İtkân II, 261). Nahivcilerin ön kabulleri dışına çıkmak zorunda kaldığımız çeviri örneklerimizin gerekçesi budur.

73- 
Muhammed Esed Meali
O’dur gökleri ve yeri [derunî] bir hakikate ⁶⁴ göre yaratmış olan. O ne zaman “Ol!” dese emri derhal yerine gelir; ve [mahşer] borusu çalındığı Gün hükümranlık yine O’nun olacaktır. O, yaratılmışların idraklerini aşan şeyleri de, onların duyuları veya akılları ile kavrayabileceklerini de ⁶⁵ bilir: yalnızca O’dur gerçek hikmet sahibi, her şeyden haberdar olan.

Muhammed Esed Meali
En’âm Suresi 73. Ayet Açıklaması
Bkz. sure 10, not 11.
Şehâdet terimi (lafzî anlamı, “şehadet edilen [veya, “edilebilen”] şey”), bu ve benzeri bağlamlarda ğayb’ın (yaratılmış varlıkların idraklerini aşan şey) tam karşıtı olarak kullanılmıştır. Böylece, yaratılmışların kavramsal veya duyusal olarak kavrayabilecekleri gerçeklik tezahürlerini kapsar.

93- 
Cemal Külünkoğlu Meali
Allah'a karşı yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey vahye dilmemişken “Bana da vahyolundu” diyenden ve “Ben de Allah'ın indirdiği ayetlerin benzerini indireceğim” iddiasında bulunandan daha zalim kim olabilir? (Ey Resul!) Kendilerini ölüm sancıları içinde bulduklarında ve melekler ellerini uzatarak: “Ruhlarınızı teslim edin! Allah'a gerçek olmayan şeyleri izafe ettiğiniz ve kibre kapılarak O'nun ayetlerine karşı büyüklük tasladığınız için bugün aşağılanma cezası ile cezalandırılacaksınız!” diye o zalimlere seslendiklerini bir görsen!

Cemal Külünkoğlu Meali
En’âm Suresi 93. Ayet Açıklaması
Bu âyet; Peygamberliklerini iddia ederek “Allah beni Peygamber gönderdi” diyen Müseylemet’ül-Kezzab, Nadr b. Hâris, Esved’ül-Ansi ve kendi kendine din uydurmağa kalkışan Amr b. Lühay gibileri hakkında indirilmiştir. Tarihte Şirazlı Mirza Ali Muhammed ve Ahmet Kadiyani ve daha birçokları gibi sahte peygamberlerin ortaya çıktığı görülmüştür. Kur’an bu haddini bilmeyen maceraperestlere ve onlardan önceleri de aynı serüvenin kurbanı olan kişilere de dikkat çekmektedir. Bugün bile –maalesef- aynı iddia ile ortaya çıkan hatta kendilerinin Allah’tan bilgi aldıklarını, ruhlar âleminde Allah’la ve Peygamberlerle görüştüklerini, kendilerine insan idrakini aşan bilgiler geldiğini iddia eden kendini bilmezlere rastlamak mümkündür. İnsanlar arasından böyle sahte peygamberlerin çıkışı bir felakettir ancak bundan daha büyük felaket bu zavallıların arkasına takılan cahillerin sergilediği teslimiyettir.

94- 
Mehmet Okuyan Meali
Yemin olsun ki sizi ilk kez yarattığımız gibi teker teker bize gelmiş [*] ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakmış (olacaksınız). Ortaklarımız sandığınız şefaatçılarınızı da beraberinizde göremiyoruz. Şüphesiz ki (ilişkiniz) kesilmiş ve (şefaatçi ilah) sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir.
 
Mehmet Okuyan Meali
En’âm Suresi 94. Ayet Açıklaması
Genelde bütün insanların, özelde ise kıyamet ve mahşeri inkâr eden müşriklerle Allah’a yalan isnat edip ayetlere karşı kibirli davrananların Yüce Allah’ın huzuruna tek başına çıkacakları ve herkesin teker teker yargılanacağı ifade edilmektedir. Putperestler yanlarında hiçbir yardımcı bulmayacaklardır. Benzer mesajlar: Kehf 18:48; Meryem 19:80, 95.,Benzer mesajlar: A‘râf 7:37; Hûd 11:21; Nahl 16:87; Kasas 28:75; Mü’min 40:74; Fussilet 41:48.