37-“ Aç bir karın Allah’a, yetmiş gafil âbitten daha sevimlidir.”

38-“ Kardeşleri çoğaltın. Çünkü Rabbin diridir ve kerem sahibidir. Kuluna, dostları ve kardeşleri içinde kıyamet günü azap etmekten hayâ eder.”

Cümleleri, lafızları ve manaları açısından hadis olmayacak kadar zayıf görünüyor. Zaten böyle bir söz hadis olarak hiçbir hadis kitabında görülmemiştir.

Hucviri, Keşf-ül Mahcup- M. Uysal Tasavvuf kültüründe hadis.)

39-“ Velileri kubbelerimin altındadır. Onları benden başka, yalnız dostlarım tanırlar.”

Veli, çoğulu Evliya olan bu kelime dost veya dostlar demektir. Allah’a inanan ve takva üzere amel eden her Müslüman Allah’ın velisidir, (dostudur.) Bu söz de açıkça müritlerine kendilerini Allah dostu olarak göstermek isteyen tasavvufçu, tarikatçı şeyhler bu sözü hadisi kutsi kalıbı ile uydurarak hem Allah’a ve hem de Peygamberimize iftira etmişlerdir. Daha önce söylediğimiz gibi hadisi kutsiler, dördüncü asırdan sonra bilhassa tasavvuf ehli tarafından uydurulmuş sözlerdir.

40-“ Bilmeyen kimseye öğretmek, nefsin kemalatındandır.”

Bu söz de anlam açısından doğru kabul edilebilir. Fakat Hadis âlimleri tarafından sahih hadis olarak kabul edilmemiştir.

41-“ En büyük düşmanın, iki yanın arasında ki nefsindir.”

Hemen-hemen her tasavvuf kitabında tekrarlanan bu söz hadis değil, uydurmadır. Kur’an’da nefis kişinin kendisi demektir. Kişi kendi, kendine düşman olmaz. Beğenilmeyen huyları, ahlakı varsa disiplin altına alarak onu iyiliğe çevirmeye çalışır. Aynı söz hakkında daha önce izahat yapılmıştı.

42-“ Çin’de bile olsa, ilmin peşine düşünüz.”

Manası itibariyle doğru bir söz olsa da Mevzuat kitapları yazanlar bu sözün hadis olmadığını beyan etmişlerdir.

(Hucviri, Keşf-ül Mahcup- M. Uysal Tasavvuf kültüründe hadis.)

43-“ Ahir zamanda insanların en hayırlısı, hafifül hal olandır.” Kendisine: Ey Allah’ın Resulü! “Hafifül Hal” kimdir?” denilince, Hz. Peygamber, “Hanımı ve çoluk-çocuğu olmayan kimselerdir” buyurdu.”

Peygambere bu sözü uyduran yalancı ve müfteri olduğu kadar, hadislerden haberi olmayan bir cahilmiş. Çünkü Peygamber Efendimizin herkes tarafından bilinen bir sözü vardır. “Evlenin ve çoğalın! Çünkü ben ahirette, ümmetimin çokluğu ile iftihar ederim” buyurmuştur. Fıkıhta evlenmek Sünnet olarak bilinir. Böyleyken, Peygamber Efendimizin “evlenmeyi, çoluğu-çocuğu” yasaklayan bir hadisinin olması doğru olamaz. Bunu ancak, dünyadan elini eteğini çekmiş, kendi deyimleri ile uzlete çekilmiş, keşiş gibi yaşayan dervişler uydurmuş olabilirler.

44-“ Bir saat tefekkür, altmış sene ibadetten hayırlıdır.”

Hangi amel, diğerinden üstündür” bunu tayin edecek olan Yüce Allah’tır. Kur’an’ı Kerimde makbul amel “salih” amel olarak bildirilmiştir. Salih amel: Riyadan/gösterişten uzak, Allah rızası için, kendine ve diğer insanlara, hatta diğer canlılara faydası olan güzel ameldir. Bu tariften yola çıkarak bir kişi bir saat düşünerek, çalışarak insanlara senelerce fayda sağlayacak yararlı bir iş yaptı ise bu söz hadis olmasa da doğru kabul edilebilir. Yoksa, kafayı aşağı düşürüp, Hindi gibi düşünmenin kimseye bir faydası olmaz.

Hucviri, Keşf-ül Mahcup- M. Uysal Tasavvuf kültüründe hadis.)

45-“ Benim iki mesleğim vardır: Fakr ve cihad.”

Aynı söz daha evvel başka tasavvuf kitabında da hadis olarak geçmişti. Orada yapılan izahı yeterli bulduğum için burada izaha gerek görmüyorum.

46-“ Yün elbiseler giyin ki, kalpleriniz de imanın tadını alın.”

Tasavvufun temelinde insanı rahatsız eden şeylere rağbet vardır. İnsanın nefsine ağır gelen ne varsa tasavvufçular onu yapmayı tavsiye ederler. Keçi kılından veya koyunyününden yapılan giyecekler insan bedenini rahat ettiği için bu tür elbiseler giymişlerdir. Yünden yapılan elbiselere “soft” dendiği için Sofi isminin oradan geldiği ve o nedenle Sofi ismi aldıkları da söylenir. Tasavvufçular, sözlerinin kabul görmesini istedikleri için onu Peygamberin sözü dür diye, böyle hadis diye takdim ederler.