Bazen çevredeki kalabalıktan yorulur, bunalırsın. Daha az esya görmek istersin. İşte bu anda minimalizmi tanımak senin için en iyisi olabilir. Burda durup sorgulama vakti: Gerçekten neye ihtiyacım var? Eğer evdeysen durdur şu an bak etrafına, bulunduğun ortamdaki eşyaların hangisi yaşam deneyimine katkı sağlıyor gerçekten.
Bana göre minimalizm dünyevi olandan tamamen vazgeçmek değildir. Araban olabilir evin de olabilir. Birkaç çeşit kıyafetin de. Önemli olan bir şey alırken şunu sorabilmek: Gerçekten şu an buna ihtiyacım var mı? Gelecekte bir gün değil: Şimdi ihtiyacım var mı? Almazsam hayatım aksar mı? En başta bu soruyla başlamak gerekiyor.
Bir eşya kalabalığının içinde yaşıyorsun. Hayatını feda ederek kazandığın parayı belki de hiç kullanmayacağın eşyalara harcıyorsun. Daha çok borçlanıyorsun ve daha çok çalışmak zorunda kalıyorsun. Ama ümitlisin, bir gün bitecek bunlar ve sen mutlu olacaksın. Umalım ki sen bitmeden bitsin. İlk adım evimizdeki kalabalığı gözden geçirmek. Sonraki adımlarsa gereksiz alışkanlıklardan, gereksiz insanlardan, gereksiz konuşmalardan ve en sonunda gereksiz düşüncelerden kurtulmak.
Tabi bir kez eşyalarımızı eledik bu iş tamam artık minimalist oldum diyemeyiz. Bu devam eden bir süreç, bir yaşam şeklidir. Zaman zaman değişen ihtiyaç ve alışkanlıklarımız doğrultusunda eleme işlemini tekrarlamalıyız. Ayrıca yeni bir şeyler alırken de daha bilinçli davranmalıyız. Gerçekten ona ihtiyacımız var mı yoksa ihtiyaç olduğuna mı inanıyoruz diye düşünmeliyiz. Aksi halde sadece depoladığımız eşyaları değiştirmiş oluruz. Boşalttığımız alanlar bir bakmışız ki yeniden dolmuş.