Elif-Lam-Mim. O Allah’tır, Ondan başka hiçbir ilah yoktur. (O Allah) diridir, her şey onunla ayaktadır/kaimdir. (1-2)

Önceki vahiylerin hakikatlerini doğrulayan bu ilahi kelamı sana sapasağlam indiren O’ dur. Üstelik Tevrat’ı ve İncili O’ indirmiştir. (3)

Şüphesiz Allah'a, yerde ve göklerde hiçbir şey ona gizli kalmaz. (5)

O Allah’tır ki, nasıl istiyorsa rahimlerde kilere şekil verendir. Hiçbir ilah yoktur, ancak kudret sahibi ve hikmet sahibi olan O’ (Allah) vardır. (6)

Ey Rabbimiz! Bize doğru yolu gösterdikten sonra kalplerimizi saptırma! Katından bize bir rahmet bağışla! Şüphesiz sen gerçek bağışla yansın. (8)

Ey Rabbimiz! Muhakkak ki sen kendisinde hiçbir şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın. Gerçekten Allah vadinden dönmez. (9)

Şüphesiz ki, inkâr edenlerin ne malları ne de evlatları Allah katında kendilerine bir fayda sağlamaz. İşte onlar cehennem yakıtı olacaklardır. (10)

(Ey Resulüm!) inkâr edenlere de ki: “Siz yenileceksiniz ve toplu halde cehenneme sürüleceksiniz. Orası ne kötü yataktır.” (12)

Onlar, “Rabbimiz şüphesiz biz inandık, artık bize günahlarımızı bağışla ve ateşin azabından bizi koru” derler. (16)

(Onlar,) sabredenler, doğru olanlar, itaat edenler, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde bağışlanma dileyenlerdir. (17)

Allah şahittir. Gerçek şu ki, Ondan başka ilah yoktur. Meleklerde adaleti gözeten ilim adamları da (şahittirler ki,) ondan başka ilah yoktur, güçlü ve hikmet sahibidir. (18)

Şüphesiz Allah’ın ayetlerini inkâr edenlere, haksız yere Nebileri öldürenlere ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenleri çok acıklı bir azap ile müjdele. (21)

(İşte bu kötü işleri) yapanların dünyada ve ahirette amelleri boşa gitmiştir ve onların yardımcıları da yoktur. (22)

Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi ki, aralarında hükmetmesi için Allah'ı kitabına çağırıyorlar da, sonra içlerinden bir gurup yüz çevirerek gidiyor. (23)

Bu onların: “Belirli günler haricinde bize ateş dokunmaz” demelerin dendir. Uydurdukları şeyler onları dinlerinde aldatmıştır. (24)

Geleceğinden şüphe olmayan o günde onları topladığımız ve her kişiye kazandığı şeyler haksızlığa uğramadan verildiği zaman halleri nasıl olacak? (25)

De ki: “Göğüsleriniz dekini gizleseniz de veya açıklasanız da Allah onu bilir. Allah, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Allah her şeye kadirdir. (29)

(Ey Resul) de ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız beni izleyin ki Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, merhametlidir. (31)

Kısa izah: Muhabbet mahlûkat ağacının tohumudur. (Habbe). Zımnen: Eğer Allah'ı seviyorsanız, bunun bedeli Resulü izlemektir. Allah'ı sevenden Allah'ı izlemesi istenmemiştir. Zira yerde yürüyenler iz bırakır ve iz bırakanlar da izlenirler. Bu yüzden Elçiler insanlardan seçilmiştir. (M. İslamoğlu)

De ki: Allah'a ve Resule itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah nankörleri sevmez. (32)

Şüphesiz Allah, Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini, İmran ailesini kendi çağlarında en üstün kıldı. Bunlar, birbirinin soyundandır. Allah her şeyi işitendir, bilendir. (33-34)

Hanı, İmran'ın hanımı demişti ki: Rabbim ben senin için sadece karnımdakini adadım, benden kabul buyur. Şüphesiz sen işiten ve bilensin (35)

İşte orada Zekeriyya Rabbine dua etti. “Rabbim katından bana temiz bir zürriyet/nesil bağışla” dedi. Şüphesiz duaları işitensin. (38)

O, Mihrapta durmuş namaz kılarken melekler şöyle nida ettiler: “Allah sana, Allah’tan gelen kelamı doğrulayıcı, saygın, nefsine hekim, sahillerden Nebi olacak Yahya’yı müjdeliyor. (39)

Ey Meryem! Rabbine boyun eğerek huzurunda dur! Secdeye kapan ve rükû edenlerle beraber rükû et! (43)

Hani melekler: “Allah, kendi katından bir kelimeyi sana müjdeliyor. Onun ismi Meryem oğlu İsa Mesih’tir. Dünya ve ahirette Allah’ın en yakınlarındandır” demişlerdi. (45)