Gün geçtikçe insanlığa dair olan umutların tükendiği bir dünyada yaşıyoruz. Öyle ki, her geçen gün kötülük insanlara daha çok sirayet ediyor, haksızlıklar artıyor. Kolay kolay kimse iyilik ya da gönül alma adına, insanlık namına davranışlarda bulunmuyor.
             İyilikten kastım kimse görmeden, gizlice gerçek manasıyla yapılan iyilikten bahsediyorum ama toplum öyle bir hale gelmiş ki, iyilik yapanlar bunu şov yaparcasına göstermeye başladılar. Oysa ki iyilikteki esas, bir elin verdiğini diğer elin görmemesidir. Haliyle iyilikten ziyade reklam barındırıyor, görsellik içeriyor. İyiliğin yanlış anlaşıldığı diğer bir durum ise, insanlar iyiliği bir karşılık ya da çıkar uğruna yapar oldular. İyilik karşılık beklemeden, tamamen kalpten gelerek yapılacak olan bir eylemdir. Karşılığını alamayan insanlar, yaptıkları iyilikleri sıralar olmuşlar.
              Hepimiz insanız ve mutlaka bilerek ya da bilmeyerek kusur işlemiş olabiliriz ancak önemli olan insanın hatasından dönüp, kırdığı gönülleri alabilmesidir. Lakin kimse kırdığı kalbin peşine düşmüyor, herkes kendi hesaplarının peşine düşmüş durumda. Alttan alma, hoşgörü ve anlayışa dair pek bir şey kalmadı. Sadece kendi fikirlerini ve hayatını düşünen bireyler arttığı içinde haksızlıklar son derece artmış durumda.
               İnsanlar çok çabuk harcanır oldu. Bir insan vazgeçmek galiba artık insanların en kolay vazgeçebileceği şey oldu. Oysa ki insan kazanmak ne kadar önemli ve değerli… İnsanı ve insanlığı öyle ucuzlaştırdılar ki, kimse bu olguları aramıyor. Kimisi para için, kimisi mevki makam için, kimisi çıkarları için, kimisi de sadece keyfi için çok kolay bir şekilde insanları gözden çıkarır oldular. İnsanlık çok büyük değer kaybediyor ve etmeye de devam ediyor, toplumdaki çoğu birey artık manevi değil maddiyatçı hale bürünmüş durumda. Toplum maddiyata dayalı şeyleri, parayı, makamı, eşyaları insanlardan daha çok sevip benimser oldu.