KURSLAR DA MEHDİLİK VE DECCAL
Bir evvel ki sohbetimde Mehdiliğin gelişiminden bahsetmiştim. Kurslar da tasavvuf anlayışı olduğu için orada da Mehdiliğin olması icap eder. Hocalarımız akşam sohbetlerinde Mehdiliği de anlatıyorlardı.
Süleyman Efendi yüz yılda bir gelen Mürşidi Kamil olduğu gibi, kâinatın idaresi elinde olan Kutb-ül Aktab’dır. Yine Peygamberliğin sonuncusu Hz. Muhammed olduğu gibi Evliyalığın sonuncusu olan Hatem-ül Evliya da Süleyman Efendidir. Son Veli olması hasebiyle Mehdi-yi Resul de odur.
Ehli Sünnetin temel görüşüne göre Mehdi gelecek; Hz. İsa Şam’da ki ak minareye inecek. İkisi buluşup İmamı Azamın mezhebine göre amel edecekler. Dünyayı feth edip herkesi Müslüman yapacaklar. Haçı kırıp, domuzu öldürecekler. Kâfirlerin üzerine uygulanan Cizyeyi-vergiyi kaldıracaklar.
Süleyman Efendinin Mürşid olarak yaşadığı 30 lu, 40 lı ve 50 li yıllarda Mesihin Şam’da ki ak minareye indiğine dair bir haber yok. Söylenen diğer şeyler de vaki olmamıştır. Buna rağmen Süleyman Efendi Mehdiliğini yapmış ve vurduğu manevi sille ile de Deccalı öldürmüştür.
Kıyamete yakın geleceği söylenen Deccal da bir muammadır. Kur’an’da açık bir delil olmadığı gibi kapalı olarak gösterilen bir işaret bile yoktur. Hadislerde ise Yahudi kökenli olduğunu gösteren bin-bir gece masallarını andıran bir rivayet vardır:
İhtiyar bir Yahudi kadın, bir Müslüman kadına gelip Müslüman olduğunu söylüyor ve şöyle bir masal anlatıyor: Otuz kişilik bir kafile bir gemi ile deniz seferine çıkıyorlar. Bir ay denizlerde dolaşıyorlar ve yedi deniz geçiyorlar. (Bu yedi deniz birçok masalda geçer.) Sonra bir fırtınaya tutuluyorlar ve kendilerini zar-zor bir adaya atıyorlar.
Adayı araştırırken bir mağara buluyorlar. Mağara da eli, yüzü belli olmayan bir büyük cüsseli yaratığa rastlıyorlar. Burası neresi, sen kimsin diye soruyorlar. Orada ki canlı bunları bana sormayın ileride başka bir mağara var, o mağara da sizi bekleyen biri var diyor. Bunlar da oraya gidiyorlar.
Tarif edilen mağaraya varıyorlar ki evvel ki gördüklerinden çok daha cüsseli, yaklaşık sekiz metre eninde, sekiz metre yüksekliğinde bir yaratık var. Kıllardan ağzı burnu görünmüyor, Zincirlerle elleri ve ayakları bağlanmış vazıyette. Gelenlere soruyor siz kimlersiniz nereden gelip nereye gidiyorsunuz. Onlar da Medine bölgesinden geldiklerini söylüyorlar.
Sonra mağarada ki Dev felan bölge de bir göl vardı suyu var mı, kurudu mu diye soruyor, Bunlar biraz suyu var diyorlar. Filan yerde ateş yanardı devam ediyor mu diye soruyor, onlar da evet devam ediyor diyorlar. Sonra Mekke bölgesinden bir peygamber çıkacaktı, çıktı mı diye soruyor: Evet çıktı diyorlar. Kavmi onu doğduğu yerden sürgün edecekti, ettiler mi diyor. Onlar da evet diyorlar.
Bundan sonra mağarada ki yaratık diyor ki yakın zaman da ben zincirlerimden kurtulacağım ve bütün şehirleri çiğneyerek yıkacağım Ancak Mekke’ye ve Medine’ye girmem yasaklandı diyor. İşte bu hikâyeyi Yahudilikten İslam’a döndüğünü söyleyen kadından alan Müslüman kadın Peygamberimize anlatıyor. Onun dediğine göre de Peygamberimiz bir şey söylemeden başını sallayarak onaylıyor.
İşte bu hikâyede ki devden Deccal icat ediliyor. Bizimkilerde buradan çıkacak Deccalı Süleyman Efendinin manevi sillesi ile öldürtüyorlar. Devam eder inşallah.