Hiç kimsenin hangi fiziksel durumda doğacağına karar verme imkânı yok. Hangi soyadı ile hangi ırktan, hangi mezhepten, dinden doğacağına karar verme imkânı da yok. Hiç kimsenin yarın başına ne geleceğini bilme imkânı da yok. Ama hayallerimiz var ve hedeflerimiz var...  Toplumun gücünü arkasına alacak milletvekillerine ihtiyacımız var yaklaşan seçimlerde.  Türkiye çağı yakalayacaksa, çağdaş olacaksa Anayasasında belirtilen Cumhuriyetin temel niteliklerine uygun bir geleceğe adım atacaksa, engelli yurttaşlarımızın önündeki engelleri el birliğiyle kaldırma zorunluluğumuz var.   “Engellilik sorunu siyaset dışı, siyaset üstü bir sorundur.” şeklinde cümle kuranlarımız oluyor. Oysa bu doğru değildir. Engellilik sorunu, diğer sorunlar kadar ve belki onlardan daha fazla siyasetle ilgili bir sorundur. Tam odak noktasındadır siyasetin. Çünkü doğru siyaset yapmak engellilerin yaşam standartlarını artırırken, eğitim düzeylerini yükseltirken; yanlış siyaset yapmaksa onları çeşitli bağımlılıklara, cehalete, yoksulluğa mahkûm edebilmektedir. Alınacak küçük bir karar, değişecek bir yönetmelik maddesi engellinin doğrudan doğruya yaşamını etkilemektedir. Hak, bireyin, diğer insanların kendi hayatlarını yaşama şekline müdahale etmeden, kendi yaşamına yön verme özgürlüğüdür. Engelliliğin, kişinin  hayatını karanlığa çevirmesinin önündeki engellerin kaldırılması suretiyle aşılabileceğine inanmaktayız. Doğru olan; “engellilerle bu hayatın içinde hep birlikte yaşamak ve empati kurmak”tır.  Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesinin ‘Siyasal ve Toplumsal Yaşama Katılım’ başlıklı 29. 

Maddesinde ifadesini bulan “Taraf Devletler, engellilerin siyasi haklarını ve diğer bireylerle eşit koşullar altında bunlardan yararlanma fırsatını güvence altına alır…” amir hükmünü hatırlamak ve hatırlatmak gerekmektedir. Türkiye’de yaşayan ve mücadele sürecinde yer alan engelliler, yıllardan buyana kendilerine ilişkin karar alma süreçlerinde engellilerin de söz ve karar sahibi olması gerektiği noktasına vurgu yapmışlardır. Dünyada engellilerin  sorunları Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca 13 Aralık 2006 tarihinde kabul edilen ve üye ülkelerin imzasına açılan Engelli Hakları  Sözleşmesi ile çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştır..  Engelli Hakları Sözleşmesi 28 Ekim 2009’dan beri Ülkemiz açısından da bağlayıcı bir iç hukuk metnidir.  50 maddeden oluşan Sözleşmenin bütün maddelerinde engelli hakları konularına sık sık vurgu yapılmıştır. Engelliliği konu alan, yinelenen beş temel ilke bulunmaktadır: 

Eşitlik, Bağımsızlık, Erişilebilirlik, Ayrımcılık Yasağı ve Karar Süreçlerine Etkin Katılım. Bu beş ilkenin ilk dördü olmasaydı bile tek başına karar alma süreçlerine etkin katılım ilkesi engellilerin sorunlarını çözebilme kapasitesine sahip olacaktı. Çünkü engelliler toplumsal varlıklarını, yaşamın tüm alanlarında bu ilkenin uygulanmasıyla hissettirebilirler. 14 Mayıs’ta ülkemiz genel seçime gidiyor. Engelliler olarak, bizler de seçim öncesinde, görünürlülüğümüzün artmasını, milletvekili aday adaylarının ve milletvekili adaylarının, engelli sivil toplum örgütlerini ziyaret etmesini ve kendisinin, partisinin yapacağı çalışmalarla alakalı, gönül alıcı sohbetlerde bulunmasını tavsiye ediyoruz. Milletvekili aday adaylarımızdan Bayram DARICI Bey, bedensel zihinsel ve zihinsel engelli aileleri yardımlaşma ve dayanışma derneği başkanı Halil Geçkil’i ve görme engelli temsilcisi olarak bizleri ziyaret ettiler. Mutlu olduk. Sahada olmasına, duyarlı söylevlerine şahitlik ettik. Temennimiz Meclis’te, engelli arkadaşlarımızın daha çok temsil edilebilmesi, duyarlı siyasetçilerimizin ve engelli milletvekillerimizin sayısının artmasıdır. Engelsiz günler diliyoruz.