531—“ Peygamber Efendimiz, ikindi vaktine yakın bir saatte istirahate çekilmişti, de uyuya kalmıştı. Uyandığı zaman güneşin battığını ve namaz vaktinin geçtiğini gördüler, dua ettiler. Hak Teâlâ güneşi geri çevirip, ikindi namazının kılınmasının kabul edileceği kadar ufukta yükseltti. Peygamberimiz namazını eda ettikten sonra güneş tekrar battı.

18937- Ahmed’in hakikati ayın yüzüne tesir etti. Hatta parlak güneşin bile yolunu kesti. Mesnevi’nin şarihi Tahir-ül Mevlevi, beyitte geçen “Güneşin bile yolunu kesti” cümlesinden yola çıkarak şöyle bir mucize anlatıyor: Peygamber Efendimiz, ikindi vaktine yakın bir saatte istirahate çekilmişti, de uyuya kalmıştı. Uyandığı zaman güneşin battığını ve namaz vaktinin geçtiğini gördüler, dua ettiler. Hak Teâlâ güneşi geri çevirip, ikindi namazının kılınmasının kabul edileceği kadar ufukta yükseltti. Peygamberimiz namazını eda ettikten sonra güneş tekrar battı.

İzahı: Peygamberlere verildiği bildirilen mucizeler, müşrikleri imana getirmek için Cenab-ı Hakkın, peygamberlerine lütfettiği Harikulade olaylardır. Burada anlatılan olayda böyle bir sebep görülmüyor. Birçok kitapta ikindi namazını geciktiren kişinin Hz. Ali olduğunu ve peygamberimiz Hz. Ali namazını kılsın diye güneşi getirdiği yazılıdır. Ama hiç biri doğru değildir.

532—“ Rasulullah Efendimizle bir savaşta idik, halk acıkmıştı. Rasulullah bana, “Yanında yiyecek bir şey var mı” dedi. “Evet, dağarcığımda hurma var” dedim. Getir diye emrettiler, bende getirdim. Mübarek elini sokup, bir miktar hurma çıkardı, yanımızdakilere dağıttı.

Sonra bana “on kişi çağır” dedi. Çağırdım, onlara da hurmadan dağıttı. Böylece bütün orduyu hurmayla doyurdu. Sonra dağarcığı bana verdi. “Elini istediğin zaman içine daldır, avuçla çıkar” buyurdu. Rasulullah’ın zamanında yedim, Hz. Ebubekir’in zamanında yedim.

Hz. Ömer’in zamanında bu mucize devam etti. Hz. Osman zamanında evim yağma edildi. O sırada uğurlu dağarcık kayboldu.

Ebu Hureyre’nin Dağarcığı!

Yine Ebu Hureyre’den geldiği bildirilen bir sözü, C. Rum, şiirleştiriyor ve orda anlatılan olayda mucize olarak gösteriliyor: Rasulullah Efendimizle bir savaşta idik, halk acıkmıştı. Rasulullah bana, “Yanında yiyecek bir şey var mı” dedi. “Evet, dağarcığımda hurma var” dedim. Getir diye emrettiler, bende getirdim. Mübarek elini sokup, bir miktar hurma çıkardı, yanımızdakilere dağıttı.

Sonra bana “on kişi çağır” dedi. Çağırdım, onlara da hurmadan dağıttı. Böylece bütün orduyu hurmayla doyurdu. Sonra dağarcığı bana verdi. “Elini istediğin zaman içine daldır, avuçla çıkar” buyurdu. Rasulullah’ın zamanında yedim, Hz. Ebubekir’in zamanında yedim.

Hz. Ömer’in zamanında bu mucize devam etti. Hz. Osman zamanında evim yağma edildi. O sırada uğurlu dağarcık kayboldu. (İster inanın, ister inanmayın bu kitaplar da mucize diye anlatılıyor.)

İzahı: Peygamberimize atfedilen bu tür mucizeler çoktur. Susuz kalındığı bir yerde parmaklarından su akıtıp herkesi içmesi gibi, bir keçi sütünden birçok insanın içerek doyması bunlardan sayılabilir. Yine Hz. Ali’nin evinde bir üzüm tanesini sıkarak, ondan çıkan şerbeti kırk kişinin kana kana içmesi ve yine de artması bu türden mucizeler olarak anlatılır. Fakat bu tür mucizelerin gerçekle ilgisi yoktur.

(bu uydurma hadis, 18946 ile 18947 beyitlerinin arasında ki numarasız şiirlerde işaret edildiği için dip notta hadis olarak bildirilmiştir.) Peygamberimizden en çok hadis rivayet ettiği söylenen Ebu Hüreyre’nin uydurmalarından birisi.

533—“ Halka sıfatlarımla görün

Şeyh, insanların içinden geçeni bilirmiş!

Şeyhin, bir şey dileyecek kimsenin dilediğini söylemeden önce; onun gönlündeki dileği bilmesi: Borçluların hallerini, ne kadar borçlu olduğunu anlaması. Bu “Halka sıfatlarımla görün” hadisinin belirtisidir.

18960- Fakir bir kimse ihtiyacını söylemeden şeyh onun neye ihtiyacı olduğunu bilir, onun içinden geçeni anlardı. O beli bükülmüş yoksulun gönlünden ne geçtiyse ona ne fazla ne noksan olmamak üzere onu verirdi. Ona; “Amca ne bildin ki, o bu kadar istiyor, bunu düşünüyor?” dedikleri zaman, dedi ki: “Gönül evi bomboş, orada yabancı yok. Orası sanki cennet gibidir.

İzahı: Günümüzde de şeyhlerin, müritlerinin içinden geçenleri bildiklerini iddia edenler çoktur. Bir kişinin içinden geçen gaybdır. Gaybı da Allah’tan başka bilen olmaz. “Allah bildirdiyse bilemez mi” diye bir soru sorulur. Allah’ın gaybı başkasına bildireceğine dair de bir delil yoktur. Fakat bildirmeyeceğine delil vardır. Mâide sûresi 116. âyette, “Sen bende olanı bilirsin ama ben sende olanı bilmem.” Cenab-ı Hak, bu sözü Hz. İsa gibi bir peygamberine söyletiyor. Ona bildirmediği bir gaybı, bana bildirdi diyen doğruyu söylemiş olamaz. Mevzunun başındaki, “Halka sıfatlarımla görün” sözü de hadis değil, Allah’a ve Peygamberine yapılmış bir iftiradır.