Bugün 10 Kasım… Her 10 Kasım’da olduğu gibi bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümü.

      10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 9’u 5 geçe hayata gözlerini yuman ebedi liderimizin bugün aramızdan ayrılışının 85. yılı... Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının bize armağan ettikleri bu güzel vatan için yaptıkları mücadeleleri bugün Ukrayna Rusya Savaşı ve İsrail’in Gazze’ye yapmış olduğu zulüm ile bir kez daha iyi şekilde anlıyoruz.

      Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarının vatanı kurtarma adına Türkiye’nin her yerinde o gün ki zor şartlar altında ortaya koydukları milli ruhu gözlerimin önüne getirince inanamıyor ve gözyaşlarıma hakim olamıyorum. O gün Atatürk ve yol arkadaşları canları pahasına bu vatan için birçok cephede mücadeleler ortaya koydular. Gece demediler gündüz demediler, çoğu zaman aç olarak yola devam ettiler. Silahları olmadı, mermileri olmadı ama düşman üzerine korkusuzca yürümeye devam ettiler. Onurlu ve gururlu verilen mücadeleler bugün bizlerin dünyanın en güzel ülkesinde kimsenin buyruğuna girmeden özgürce yaşamamızı sağladı.

      Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sadece 10 Kasım’da değil, hayatımızın birçok anında hatırlamamız ve onun bizlere emanet ettiği ilke ve inkılaplarına da sahip çıkmamız ve sımsıkı sarılmamız gerekiyor. Atatürk’ü anlamak için Atatürk gibi hayata bakmak, Atatürk gibi düşünmek ve ulu önder gibi de ileri görüşlü olmamız gerekiyor.

      Bugün 10 Kasım, Türk milleti olarak yastayız ancak Atatürk’ün bize emanet etmiş olduğu güzel vatanımız içinde durmadan koşmaya devam edeceğiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında emeği geçen tüm büyüklerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.

      Milli mücadelenin baş kahramanı, Türk milletinin sevdalısı, vatanı ve milleti için durmadan çalışan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, bağımsızlığımızın mimarı Mustafa Kemal Atatürk’ü bir Türk evladı olarak çok özlüyorum ve eminim ki Türk milleti onu çok özledi. Özlüyoruz, anıyoruz ve asla unutmuyoruz.

      Atamında Türkçülük sevdasını, Türk milliyetçiliğini kendime destur edinerek köşe yazımı onun sözleriyle bitirmek istiyorum, “Ne mutlu Türküm diyene!”